Bence bu içip parti yapmak için bir fırsat. | Open Subtitles | أجل , حسناً , أرى أنها فرصة جيدة للشرب بكثرة ولنمرح قليلاً |
Saçma sapan bu seçimleri iptal etmen için bir fırsat bu. | Open Subtitles | هذه فرصة لك, لكي تلغي هذه الإنتخابات السخيفة |
Bu ulusun kültür tarihini yeniden yazmamız için bir fırsat bu. | Open Subtitles | مثيراً للاهتمام؟ إنها فرصة لنا لنعيد كتابة التاريخ الثقافي لهذه البلاد |
Bu bizim için bir fırsat Ryan. | Open Subtitles | هذه هي فرصتنا يا راين. لا يمكننا تفويت الفرصة. |
Her şeyi değiştirmek için bir fırsat. | Open Subtitles | هذهِ هي الفرصة لتغيير كلّ شيء |
gerçekten bir dünya inşaa etmek için bir fırsat vardır. tüm insanlara hizmetlerimizi ve ürünlerimizi götürebileceğimiz dünya ki insanlar orada kendileri için kararlar alabilsinler ve seçimler yapabilsinler. | TED | أنها فرصة حقيقية لبناء عالم حيث يمكننا توسيع الخدمات والمنتجات لكل البشرية، بحيث يستطيعون أخذ قرارات وخيارات لأنفسهم. |
Yeteneklerini yeni keşfetmiş biriyle nasıl ilgileneceğini öğrenmen için bir fırsat bu. | Open Subtitles | إنها فرصة كي تتعلمي كيفية التعامل مع شخص ظهرت له قدرات جديدة |
İşte sana iyi niyet göstermen için bir fırsat, yaralı adamın gitmesine izin ver. | Open Subtitles | إليك فرصة لإظهار حُسن النية والسماح للرجل المُصاب بأن يُغادر. |
Dünya denen, içine karıştığımız bu şeyin tamamı... yabancılaşmanın ne kadar heyecan verici oluğunu göstermek için bir fırsat. | Open Subtitles | هذاالأمربرمتهالذينحنمرتبطينبهالمدعوبالعالم... هو فرصة لعرض درجة الإثارة التي يمكن للإنعزال أن يصل إليها |
Bu görüşme, o dosyaları bize vermeniz için bir fırsat. | Open Subtitles | هذا اللقاء فرصة لك كي تعطينا هذه الملفات |
Kaçış için bir fırsat, değil mi? | Open Subtitles | إنه فرصة للهرب ، أوليس هو كذلك ؟ |
Hadi notu imzalayalım. Bu seni en çok rahatsız eden derin korkularınla yüzleşmen için bir fırsat. | Open Subtitles | انها فرصة لتواجه اعمق مخاوفك واكثرها أزعاجاً |
Çocukların teyzelerini görmesi için bir fırsat. | Open Subtitles | ، إذا الأطفال لا يرون عمتهم . سيدفعنى هذا للجحيم |
Bu seyahatin aramızda bağ kurabilmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | تظن أن هذه الرحلة قد تكون فرصة جيدة لكي نقوم نحن الاثنين بتقوية رابطة بيننا. |
Yakınlık kurmanız için bir fırsat olur. | Open Subtitles | هو سَيَكُونُ a فرصة جيدة لَك إثنان للإلتِصاق. |
Ve bizim için elini taşın altına soktu. Gelişmen için bir fırsat olabilir. | Open Subtitles | وقد فعل ما إنتظرناه منه، قد يكون فرصة لك لكي تنضج. |
Bu, üstünlüğünüzü sağlamlaştırmak için bir fırsat. | Open Subtitles | هناك فرصة لك لكي تصل إلى السيادة |
Sadece beraber biraz vakit geçirmemiz için bir fırsat. İşle ilgili bir şeyler öğrenmek için. | Open Subtitles | إنّها فرصة لنا لقضاء بعض الوقت معاً فرصة لتعرفي أساسيات العمل |
İtiraf etmek için bir fırsat kollamamız gerek. | Open Subtitles | ينبغي أن نعتبر هذا فرصة لنا لنكون واضحين |
Çıkarılan dersleri paylaşmak ve empati yapmak için bir fırsat. | TED | إنها فرصة لمشاركة الدروس المستفادة منها و لبناء التعاطف مع الاخرين. |
Zulmü durdurman için bir fırsat bu. | Open Subtitles | وهذه هي فرصتنا لنوقف هذا الإضطهاد |
Her şeyi değiştirmek için bir fırsat. | Open Subtitles | هذهِ هي الفرصة لتغيير كلّ شيء |
Ben bunu kendimi bulmak için bir fırsat olarak görüyorum. | Open Subtitles | انظرى,انا ارى ان هذه فرصة حقيقية لكى اجد نفسى . |
En azından adama kendini açıklamak için bir fırsat versek olmaz mı? | Open Subtitles | ألا يُفترض على الأقل أن نُعطي للرجل فرصة كي يفسر هذا؟ |
Merhamet için bir fırsat... | Open Subtitles | فرصة لإظهار التعاطف أنا أوافق |
Bu Laurence Olivier'in Othello filmini oynatmamız için bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصة لعرض فلم لورنس أوليفير Othello |
Bu görüşme, o dosyaları bize vermeniz için bir fırsat. | Open Subtitles | هذا اللقاء فرصة لك كي تعطينا هذه الملفات |
Kaçış için bir fırsat, değil mi? | Open Subtitles | إنه فرصة للهرب ، أوليس هو كذلك ؟ |
Bunu yanıldığımı kanıtlamak için bir fırsat olarak düşün ve başını beladan uzak tut. | Open Subtitles | فكر فى هذه انها فرصة لاثبات اني خطء وابقي بعيدا عن المتاعب |
Çocukların teyzelerini görmesi için bir fırsat. | Open Subtitles | ، إذا الأطفال لا يرون عمتهم . سيدفعنى هذا للجحيم |