Gelecek için söz veremem, mükemmellik için de çünkü biz biziz, ben benim ve neler olacağını kimse bilemez. | Open Subtitles | , لا يمكنني أن أوعدك بمستقبل و لا يمكنني أن أعدك بالكمال لأننا كما نحن و أنا ما هو عليه و من يعرف ما قد يحدث |
Espirili ve ilgici olmak için söz veremem fakat bir sonrakileri ben söyleyeceğim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أعدك بأنني ظريفة و جذابة لكني سوف أحصل على الجولة أخرى |
Onurlu bir adam olarak, şu an için hissetmediğim bir şeyin ebedi olması için söz veremem. | Open Subtitles | كرجل شريف لا أستطيع أن أعد بالخلود لشىء لم أشعر به لحظة واحده |
Size hiçbir şey için söz veremem. Editörüme durumu anlatırım. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعدك بشىء سأتحدث مع المحررين فى ذلك الأمر |
Kalbiniz patlamadan önce bitmesini umuyorum, ama hiçbir şey için söz veremem. | Open Subtitles | , أتمنى ان تنتهي قبل أن ينفجر قلبكِ لكن لا يمكنني أن أعدكِ بشئ |
Sonuçları için söz veremem... ama evet... bazen başarılı oluyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أضمن النتائج... . لكن, نعم لدي بعض النجاحات |
Akşam yemeği vardiyasında çalışıyor şimdi, bir şey için söz veremem. | Open Subtitles | أنه مشغول حالياً أنه الآن وقت العشاء لذا, لا أعدكم بشئ |
- Size bunun için söz veremem. | Open Subtitles | ــ لا يمكنني أن أعدك بهذا ــ بلى يمكنك |
Hiçbir şey için söz veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أعدك بشيء |
Sana hiçbir şey için söz veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أعدك بأي شيء |
Hiç bir şey için söz veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أعدك بأي شي... |
Tamam, bak, hiçbir şey için söz veremem ama elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | حسنا، اسمع، لا أستطيع أن أعد بشيء، لكن سوف أرى ما يمكنني القيام به. |
Şimdilik başka bir şey için söz veremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعد بأي شيء آخر حتى الآن |
Bir şey için söz veremem fakat irdeleyeceğim. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعد بأي شيء ولكني سأبحث |
Hiçbirşey için söz veremem. Ondan çok az haber alıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعدك بشيء نادراً ما أتواصل معها |
İstersen, tabii ki ama güvenliği için söz veremem. | Open Subtitles | بالطبع .. إن كنت ترغب بذلك ولكن لا أستطيع أن أعدك بإبقائه سالماً |
"Bu hayatta sana mutluluk için söz veremem, ama diğer hayatta verebilirim." | Open Subtitles | " لا أستطيع أن أعدك بالسعادة في هذه الحياة" " لكن في الآخرة" |
Sarah, üzgünüm. Seni seviyorum. Bunun için söz veremem. | Open Subtitles | أنا آسف سارة لكني أحبكِ و لا يمكنني أن أعدكِ بهذا |
Bu kadar zaman kaybetmişken, gelecek sene bursu için söz veremem. | Open Subtitles | بعد أن تخسري كل هذا الوقت لا يمكنني أن أعدكِ بأنكِ ستكونين مستعدة للمنحة الدراسية للسنة القادمة |
Hiçbir şey için söz veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أعدكِ بشئ |
Size zafer için söz veremem. Size iyi zamanlar için söz veremem. | Open Subtitles | لا أعدكم بالنصر، لا أعدكم بأوقات طيبة |