Dinle, korkmak için zaman yok. Telsiz yok. Tekrarla, telsiz yok. | Open Subtitles | اسمعي, ليس هناك وقت للخوف لا راديو, أكرر لا راديو |
-Hadi gel Geç kalacağız. Özür için zaman yok hadi gidelim | Open Subtitles | سوف نتأخر, ليس هناك وقت للإعتذارات دعنا نذهب |
Hazırlanmak için zaman yok. | Open Subtitles | ليس هناك وقت للإستعداد وحتى إذا كان هناك |
Bunun için zaman yok. Gitmeliyiz. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت لهذا يجب أن نذهب |
Biliyorum panik yapıyorsun ama şimdi, bunun için zaman yok. | Open Subtitles | أعلم أنك على الأرجح مذعور الآن لكن لا يوجد زمن لذلك |
Bunun için zaman yok. | Open Subtitles | لا يوجد وقت لذلك |
- Ver şunu bana. - Hayır! Bunun için zaman yok! | Open Subtitles | اعطنى هذا كلا لا يوجد وقت لهذا |
Ama yarınki teslimat için daha yapılacaklar var, yani defne yaprağınızda dinlenmek için zaman yok. | Open Subtitles | ولكن أمامنا الكثير من العمل من أجل ُشحنة الغد لذلك ليس هناك وقت للراحة والجلوس على أكليل الغار |
Maalesef merakını giderecek bir çalışmayı yönetmek için zaman yok. | Open Subtitles | للأسف، ليس هناك وقت إجراء هذه الدراسة لإرضاء فضولك |
İstasyon gücünün başarısız. Bu saçmalık için zaman yok. | Open Subtitles | الطاقة في المحطه ستنتهي ليس هناك وقت لهذا الهراء |
Cambazlık için zaman yok. | Open Subtitles | - ليس هناك وقت لأيّ أعمال مثيرة، Traven. |
Şimdi bunun için zaman yok, genç bayan. | Open Subtitles | ليس هناك وقت لذلك الآن يا آنستي |
Bunun için zaman yok. | Open Subtitles | ليس هناك وقت إبتعد إلى مسافة آمنة |
Bunun için zaman yok! | Open Subtitles | ليس لدينا وقت لهذا |
Bunun için zaman yok. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت لهذا |
Dinle Bob, bunun için zaman yok. | Open Subtitles | استمع إلي يا (بوب) ليس لدينا وقت لهذا |
...ama bunun için zaman yok. Odaklanman lazım. | Open Subtitles | لكن لا يوجد زمن لذلك يجب أن تركز |
Kocamı arayacağım. - Bunun için zaman yok. | Open Subtitles | سوف أتصل بزوجي - لا يوجد وقت لذلك - |
- Bunun için zaman yok. | Open Subtitles | -لا يوجد وقت لذلك . |
Hayır. Bunun için zaman yok. | Open Subtitles | لا,لا يوجد وقت لهذا |