Arabasının içini ve çevresini inceledim. Silah veya boş kovan yok. | Open Subtitles | لقد تحققت داخل وحول السيارة لا سلاح , ولا غلاف رصاصة |
Onu çalıştıranın içini çok yoğun bir dehşet hissi kaplıyor. | Open Subtitles | إنه يزرع شعوراً ساحقاً من الرعب داخل أي من يشغله |
Kadın bankanın içini muhtemelen kaçış için incelediği esnada, onunla kaldı. | Open Subtitles | و بقي معه,بينما بحثت المرأة داخل المصرف فلنفترض عن طريق للهرب |
O bir 1877 Victorian, onun içini ve dışını restore ettirdim. | Open Subtitles | إنه يعود إلى فيكتوريا 1877 وقد قمت بترميمه من الداخل والخارج |
İçini baştan aşağıya kaplayan bu karanlık duyguların aslında kendin olduğunu görmek için. | Open Subtitles | كي تعرفي ان كانت تلك المشاعر المظلمة التي تحمليها بداخلك هي في الحقيقة تمثلك |
Basit ve kafanıza geçirebileceğiniz bir cihazla gerçek anlamda insan beyninin içini görebiliyor ve tek kelime etmeden zihinsel haritasını çıkarabiliyoruz. | TED | عن طريق ارتداء جهاز بسيط، يمكننا رؤية ما بداخل الدماغ البشري، وتعلم جوانب من المشهد العقلي لدينا دون أن ننطق بكلمة. |
Aslında hayat bu içini görmek istediğimiz bir Gizem Kutusunun parçası. | Open Subtitles | إنه جزء من غموض الصندوق الذي نتمنى أن نرى ما بداخله |
Biz rahim içini hallederken sizin girdiğiniz yerdeki parçalar çok büyük. | Open Subtitles | إنها أكبر من أن تدخل هناك عندما نقوم بهذا داخل الرحم. |
Başta bir radyo buzulbilimci olduğumu söylemiştim ve bunun bir şey ifade etmesinin sebebi buz tabakalarının içini görmek için buz-tesirli hava radarının ana aracımız olması. | TED | أخبرتكم بداية أنني عالم أدرس الجليد بالموجات الإذاعية، وسبب أهمية ذلك أن الرادار الهوائي المخترق لطبقات الجليد هو الأداة الرئيسة التي نملكها للرؤية داخل الصفائح الجليدية. |
Bunun sebebi bugün beynin içini görebilmemiz, tüm şekline bakmak yerine. | TED | وهذا لأنه يمكننا أن نرى اليوم ما هو داخل الدماغ، بدلاً من مجرد النظر في شكله العام. |
Artık yaşayan bir beynin içini görebiliyoruz. Tekil nöronlar arası bağlantıların oluşumunu gerçekleştiği sırada, ateşlendiği anda görebiliyoruz. | TED | يمكننا الآن أن نرى داخل دماغ حي ونرى روابط خلية بينية فردية متواصلة فى أوقات حقيقة، ترسل إشارات فى أوقات حقيقة. |
Hamilelik yerleştirme denilen bir süreçle başlıyor. Bu süreçte embriyo, rahim içini saran endometriyum yani dölyatağı iç zarına kendini gömer. | TED | يبدأ الحمل بعملية تسمى الغرس. حيث أن الجنين يعزز وجوده داخل بطانة الرحم. |
Yıllar boyunca atomun içini gerçekten keşfetmeyi öğrendik. | TED | لذا، على مر السنين، تعلّمنا بالفعل البحث داخل الذرة. |
DNA, hücrelerimizin içini sarmalayan, uzun ve ipliksi molekül. | TED | الحمض النووي هو جزيء طويل يشبه السلسلة وينتهي داخل خلايانا. |
Sayaç bir nevi şablon görevi görüyor ortadaki bu karenin içini doldurmaya yarıyor. | TED | فان العدد يستخدم كمرجع لكي يتم ملء الوسط في داخل المربع |
Tek sorun şu ki, senin içini diri diri kepçe ile... | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة أنك سـتكون حيا بينما نحن نفرغك من الداخل حسـنا |
İçini görebiliyormuşum gibi hissediyorum. | Open Subtitles | تشعرني كما لو أنني أستطيع رؤية ما بداخلك |
Kontrolü ele alabilirsiniz. Ben beynimin içini gördüm. Siz de göreceksiniz, yakında. | TED | أنت تتحكم لقد رايت ما بداخل دماغي. يمكنكم أيضاً، قريباً |
Ve görmeye çalıştığınızda, maskenin içini görürsünüz. | TED | وعندما تحاول النظر إليه، فإنّك سترى ما بداخله. |
Senin içini dışına çıkarırım, ama çok uzun sürede. | Open Subtitles | سوف أجعل ما داخلك خارجك و العكس في خلال مدة طويلة جداً من الزمن |
Zaten her zaman senin içini görebilmisimdir. | Open Subtitles | لكن لطالما أمكنني أن أرى من خلالك يا دكتور |
İçini açmamız gerek. Uzman olan sensin. | Open Subtitles | يجب علينا أن نفتح بطنه أنتِ الأكثر تأهيلاً |
* Kırmak istemiyorum kalbini * * İzin ver ben rahatlatayım içini * | Open Subtitles | لا أريد تحطيم قلبك *، * بل أريد أن أعطي لقلبك إستراحة |
İçini ürperten bir sese sahip olmak hiç hoş değil. | Open Subtitles | أن يكون لديه صوت يزحف لداخلك فإن هذا ليس لطيف |
İçini dökmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريدِ أن تزيحى ثقل من على كاهلك؟ |
Eğer olmazsa buradakilerin de içini dışına çıkarabiliriz, değil mi? | Open Subtitles | وإذا لم يعُد، فلعلّنا نبقر أحشاء أولئك القوم، أليس كذلك؟ |
Sınır kasabasındaki çiftçi köylerinin içini boşaltan soykırımcı bir savaş beyinin işini bitirmek için dört kişilik bir saldırı ekibi yolladık. | Open Subtitles | أرسلنا فريق هجوم يتكون من أربع رجال لإخراج أحد أمراء الحرب الإبادة الجماعية الذي أنتزعت أحشاءه |
Seni yenebilirim, ve yendim de bu da senin içini kemirecek. | Open Subtitles | بإمكاني التغلب عليك ولقد فعلت ذلك وذلك سيأكل أحشائك من الداخل |
Bu yüzden de aynı Güneş'in içini göremediğimiz gibi daha öncesini göremiyoruz. | Open Subtitles | لذا فنحن لا نستطيع أن نرى أبعد بالزمن تمام مثلما لا نستطيع أن مابداخل الشمس |