İçinizdeki süper kahramanla tamamen temas içindeydiniz. | TED | وكنت على اتصال كامل وتام مع البطل الخارق الذي يكمن بداخلك. |
İçinizdeki saat doğru zamanı gösterecektir. | Open Subtitles | إنها مثل ساعة بداخلك تعطيك التوقيت الصحيح |
İlham verdikleri duygular ışık dalgalarının frekans ve enerjisindeki belli bir değişimin içinizdeki bir şeyi tetiklemesiyle oluşur. | Open Subtitles | تلك السيارة الجديدة المشعة المشاعر التي تُلهمها تحدث عندما يُثار شيء بداخلك |
Millet, içinizdeki çocuk derken kast ettiğim şey bu genç adamdır. | Open Subtitles | ايها الناس ، هذا الشاب يملك الصوت الداخلي الذي اتحدث عنه |
Bunu da dememle birlikte, bu konuşmadan çıkaracağınız bir şey varsa, Umarım o da şudur. İçinizdeki isteği kucaklayın, ne olursa olsun. | TED | إذن مما قلته، إذا كان هناك شيء يجب الخروج به من هذا الحديث، آمل أنه الآتي: اتبع حدسك الداخلي مهما يكن. |
Bunca yıldır içinizdeki öfke ve hayal kırıklıklarını sizi parçalayana kadar içinize gömmüşsünüz. | Open Subtitles | ...كل هذه السنوات التي دفنتما غضبكما بداخلكما ...وكل هذا الإحباط الذي مزقكما |
Sevdiğiniz kadını ya da bacaklarınızı kaybederseniz, içinizdeki güzelliği birden fark edersiniz. | Open Subtitles | إن فقدت المرأة التي تحب، أو فقدت ساقيك، ستجد فجأةً نوعاً من الجمال بداخلك. |
O siz değildiniz, içinizdeki karanlıktı. | Open Subtitles | .. لم يكن هذا هو أنت كان هذا هو الظلام الموجود بداخلك |
İçinizdeki çocuğun gitmesine asla izin veremiyorsunuz. | Open Subtitles | لا يمكنك الخلاص من ذلك الطفل الذي بداخلك. |
Aşk, nerde olduğunu bilmeseniz de içinizdeki cesareti ortaya çıkarmak demek. | Open Subtitles | الحب حول شجاعة مدفونة بداخلك ولا تعرف بأنها موجودة هناك |
Fakat "birinci anahtar", "ikinci anahtar" "İçinizdeki yeteneği açığa çıkarın" kabul etmelisiniz ki, bunlar bilimselden çok, dini terimler. | Open Subtitles | ولكن المفتاح الأول والثاني يحررون تلك القدره بداخلك يجب ان تعترف بأن هذا المصطلح أكثر تديناً من معرفتي |
Fakat "birinci anahtar", "ikinci anahtar" "İçinizdeki yeteneği açığa çıkarın" kabul etmelisiniz ki, bunlar bilimselden çok, dini terimler. | Open Subtitles | ولكن المفتاح الأول والثاني يحررون تلك القدره بداخلك يجب ان تعترف بأن هذا المصطلح أكثر تديناً من معرفتي |
Bakalım inancınız mı yoksa yaşama isteğiniz mi daha ağır basacak. İçinizdeki cihazın sadece takip için olmadığını yaşayarak öğrendiniz. | Open Subtitles | ضد رغبتك في البقاء المتعقب بداخلك ليس مجرد متعقب كما شاهدت |
İçinizdeki gücü daha çok kullandıkça onu kendinize daha fazla çekeceksiniz. | Open Subtitles | وكلما أستخدمت القوة التي بداخلك كلما حصلت على قوة أكبر |
İçinizdeki ruhu hissetmeye ve sizi taşımasına hazır olun. | Open Subtitles | اثنان ، كن جاهزاً لتشعر بالروح التي تحملها بداخلك للمواصلة |
İçinizdeki tutkuyu kucaklamak daha mutlu daha gerçek bir yaşama yol açıyor. | TED | اتباع حدسنا الداخلي سيقودنا إلى حياة أكثر سعادة وصدق. |
Şimdi, bir saniyeliğine gözlerinizi kapayın ve içinizdeki sesi dinleyin. | Open Subtitles | والآن أغلق عيناك وانصت بتمعن للصوت الداخلي لنفسك |
Savaştaki en kötü düşmanınız kendinizsiniz. İçinizdeki düşmanı mağlup edebilirsiniz. | Open Subtitles | إنّ العدو الأسوأ في الحرب هو نفسك أنت تستطيعين هزيمة عدوك الداخلي |
Ajan Booth, içinizdeki ineğe erişiyorsunuz. | Open Subtitles | أيها العميل بووث إنك تظهر إنحرافك الداخلي |
İçinizdeki bilgiye kostantre olmalı siz | Open Subtitles | ركزا على المعرفه بداخلكما يجب |
Kendi içinizdeki düşmanı alt etmeden önce böyle büyük bir düşmanın karşısına çıkmaya hazır olamazsınız. | Open Subtitles | لن تهزموا عدوكم القوي ما لم تهزموا العدو بداخلكم |
İçinizdeki ateşi yakacak | Open Subtitles | " سيشعل شعلتك " |