Eğer bu tekilayı içmeme izin verirseniz, söz veriyorum cenazemde içmeyeceğim. | Open Subtitles | وإذا سمحت لي بشرب هذا النبيذ... سأعدك بألا أشرب في جنازتي |
Dün gece tekila içmeme neden izin verdiniz? | Open Subtitles | لماذا سمحتم لي يا رفاق بشرب التيكيلا ليلة أمس؟ |
Bu kokular kendini bize adamış olmasından, bizi dikkate almasından ve sınıfta kahve içmeme izin vermesinden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | خطوطالرائحةالنتنةهذة ترمزل: الإخلاص.. العناية، وللسماح لى بشرب القهوة داخل الفصل! |
Belki de toplantılarda içmeme konusunda anlaşmalıyız. | Open Subtitles | ربما يجب أن نتفق على عدم السماح بالشرب أثناء الاجتماعات |
Doktor, Wyatt görev başında içmeme izin vermiyor. | Open Subtitles | تعرف أن ويات لا يسمح بالشرب أثناء العمل |
Doktorum, günde bir bardak kahve içmeme izin veriyor. | Open Subtitles | لقد قال طبيبي أنه مسموح ليّ بان أحتسي كوب من القهوة كل يوم |
Şimdi huzur içinde brendimi içmeme izin verirsen. | Open Subtitles | والآن, إذا استطعت أن تكون مفيداً لتتركني أحتسي شرابي في سلام |
Tekila içmeme izin vermemeni söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك ألا تسمح لي بشرب التكيلا |
Mısır suyunu beleşe içmeme izin veriyorlar. | Open Subtitles | حتى أنهم سمحوا لي بشرب ماء الذرة |
Bill benim Tru Blood'dan başka bir şey içmeme asla izin vermez. | Open Subtitles | أما (بيل)، فهو لا يسمح لى سوى بشرب (الدم الحقيقى). |
- Annem evde içmeme izin veriyor. | Open Subtitles | أمّي تسمح لي بالشرب في المنزل. |
Tatilde içmeme izin veriyor. | Open Subtitles | تسمح لي بالشرب أثناء الإجازة. وااو. |
- İçmeme izin verilmiyor. | Open Subtitles | لا يُسمح لي بالشرب. |
O kadar şarap içmeme niye izin verdiniz? | Open Subtitles | لمَ تركتموني أحتسي الكثير من النبيذ ؟ |