Başka birini cinayete azmettiren. cinayetin işlendiği silahı sağlayan şuça şu yada bu şekilde karışmış olan herkes. suçludur. | Open Subtitles | أي شخص يؤثر بشخص آخر لكي يرتكب جريمة قتل... وأي شخص يقدم... أداة الجريمة القاتلة لغرض ارتكاب جريمة.. |
Camden Kasabası'nda her 7 dakikada, bir suç işlendiği söyleniyor. | Open Subtitles | يقولون أن في مقاطعة " كامدن " يتم ارتكاب جريمة كل 7 دقائق |
Bu da Erica Flynn'in cinayetin işlendiği sırada iş yerinde olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | وهو ما يعني أنّ (إيريكا فلين) كانت في مكتبها في وقت ارتكاب الجريمة |
Cinayetin işlendiği saatlerde, nerede olduğunu söylemek istemiyor musun? . Size söyledim. | Open Subtitles | وبدون ذكر أنك لا تستطيع تحديد مكان وجودك أثناء وقت إرتكاب الجريمة |
Bir ikizin olduğunu ispatlayan sahte doğum sertifikası ve cinayet işlendiği sırada şehirde olmadığını ispatlayan sahte pasaportun. | Open Subtitles | شهادة ميلاد مزوّرة تفيد أنه كان لديك توأم وجواز سفر مزوّر يفيد بإنك كنت خارج البلاد أثناء إرتكاب جريمة القتل |
Katilimiz bu videoyu cinayet işlendiği sırada şehrin öteki tarafında olduğuna mazeret olsun kullandı. | Open Subtitles | استخدمته القاتلة كعذر غياب لجعل الأمر يبدو وكأنّها في وسط الجانب الآخر من المدينة عندما وقعت الجريمة. |
Cinayet işlendiği sırada New York'daymış. | Open Subtitles | كان في نيويورك وقت ارتكاب الجريمة |
Sadece suç işlendiği zamanki duruma bakar. | Open Subtitles | فقط بحالته العقلية وقت ارتكاب الجرائم. |
Cinayet işlendiği sırada neredeydiniz, Miss Estravados? | Open Subtitles | أين كنت وقت ارتكاب الجريمه يا انسه (ايسترافادوس)؟ |
Rachel Seybolt cinayetlerin işlendiği gece oradaydı. | Open Subtitles | ولكن(ريتشل سيبولت) كانت في المنزل، ليلة ارتكاب الجريمه |
Burada ciddi bir suç işlendiği apaçık belli. | Open Subtitles | 'تم ارتكاب جريمة كبيرة هنا' |
Tanığınız, Mariel... cinayetin işlendiği akşam için lehinde kanıt yok. | Open Subtitles | الشاهدة الخاصة بكي ـ (ماريل) ـ ليست لديها حجة غياب ليلة ارتكاب الجريمة |
- Sayın Hâkim, GPS içindeki veri cinayetin işlendiği gece, cipin Bay Dorfman'ın ofisinden cesedin atıldığı yere kadar seyahat ettiğini gösteriyor. | Open Subtitles | أن سيارات الدفع الرباعي تلك كانت تسير بالقرب من مكتب السيد ـ (دورفمان) ـ متوجهةً نحو الموقع الذي وجدت الجثة ملقاةً فيه ليلة ارتكاب الجريمة |
Sayın Yargıç, kusurlu olduğunu ispatlasa bile, ...silah bir suçun işlendiği sırada ateşlendi. | Open Subtitles | حضرة القاضي حتى لو تمكنت من إثبات أنه كان معيوبا السلاح أطلق أثناء إرتكاب الجريمة |
Suçları, işlendiği dönemdeki kanunlara göre yargılıyoruz. | Open Subtitles | نحن هُنا نقوم بإتباع القوانين فى الوقت الذى تم فيه إرتكاب الجريمة |
Bu suçun işlendiği mahallenin şerifiyim, evet. | Open Subtitles | أجل، أنا مأمور هذه المنطقة... حيث وقعت الجريمة. |