Ve sol tarafta ise, onu görünmez yapan kameranın olduğu işlenmiş videoyu göreceksiniz. | TED | وفي الجهة اليسرى، سترون الفيديو المعالج حيث جعلته الكاميرا غير مرئي. |
Akademik kurumları insanlara yeniden yemek yapmayı öğretme yolları hakkında düşünmeye başlatmalıyız, çünkü kuşkusuz ki yapmıyorlar! çünkü bu işlenmiş gıdalar okullarda ve kurumlarda çok uzun zamandır var. | TED | يجب أن نحصل على مؤسسة أكاديمية لنبدأ التفكير بطرق لتعليم الناس كيف يطهوا مجدداً لأنهم بالطبع لا يطهون لأنه لدينا هذا الطعام المعالج في المدارس والمؤسسات منذ وقت طويل. |
Ne yüksek früktozlu mısır pekmezimiz, ne trans yağlarımız, ne de işlenmiş gıdalarımız var. | TED | لا يتوفر لدينا شراب الذرة بنسبة عالية من سكر الفركتوز لا دهون غير مشبعة ولا غذاء معالج |
Dilimlenmiş İşlenmiş Uzaylı Eti. | Open Subtitles | أو بعبارةٍ أخرى .. لحوم الفضائيين المشرحة و المعالجة |
Arkaya işlenmiş bir gravür ve mücevher var. | Open Subtitles | هناكَ نقش محفور ورائها ما المحفور عليها ؟ |
Potansiyel silahımız kayıp bu yüzden tam olarak suç işlenmiş diyemeyiz. | Open Subtitles | ولكن السلاح المُحتمل استخدامه مفقود لذلك مـن الصعب تأكيد أن هناك جريمة أرتكبت |
İşi bağlamak için gerçekten de işlenmiş şekeri beslenme biçimimden çıkardım. | Open Subtitles | بالواقع, توقفت عن تناول السكر المكرر من نظامي الغذائي لأتمام الصفقة |
Peki, o zaman neden senin arabanda işlenmiş senin plakanı içeren bir trafik ihlâline dair celp bana geliyor? | Open Subtitles | حسنا, و لم تصلني إذن استدعاءات قضائية بخصوص مخالفات مرورية مرتكبة في سيارتك و تحمل رقم بطاقات ترخيصك؟ |
Şu yeni otomatik makine işlenmiş şeker, sanayi atıkları ve yağ verilmiş asit dolu! | Open Subtitles | وجباتآلةالبيعالجديدةتلكمليئة .. بالسكر المعالج والمنتجات الثنائية الصناعية والاحماض الدهنية |
Gelişigüzel şeyler söyleyecek, video oyunlarının ya da işlenmiş şekerin zararları hakkında. | Open Subtitles | سيقول أشياءً عشوائية حول خطر ألعاب الفيديو و السكر المعالج |
Kötü işlenmiş polyesteri gece gündüz giyince antimoni zehirlenmesi oluyor ki bu da senin ishaline senin de ellerindeki uyuşukluğa neden oluyor. | Open Subtitles | ان ارتديتم البوليستر المعالج بشكل رخيص طوال الليل و النهار لأيام و ليالي ستصاب بتسمم الأنتموني |
Bütün yiyecek üreticileri onu işlenmiş gıdalar hakkında ve işlenmiş gıdaları nasıl daha iyi yapabilecekleri konusunda uzun ve çetrefilli bir müzakereye sürükledi. | Open Subtitles | كل صناعات الأغذية إستدرجوها إلى مناقشة طويلة معقدة بشأن الطعام المعالج كيف يمكننا جعل الطعام المعالج أفضل |
Çocuklara kimyasal dolu, işlenmiş çerçöp sunmayı sürdüremeyiz ve onların sağlıklı vatandaşlar olmasını bekleyemeyiz. | TED | لا نستطيع الاستمرار في تقديم هراء معالج يعج بالمواد الكيميائية ونتوقع بأننا سوف نصبح مواطنين أصحَّاء |
Ne yazık ki işlenmiş un. Hayır, teşekkürler. | Open Subtitles | وللأسف، إنه طحين معالج لا شكراً |
Okul yemek programı öğrencilere hizmet etmek yerine işlenmiş gıda sektörüne hizmet eder hâle gelmiş. | Open Subtitles | برنامج غداء المدرسة تطور بطريقة بحيث أنه يخدم الأطعمة المعالجة أكثر مما يخدم الطلبة |
İşlenmiş etlerin kanserde görülen artışla ilgisi açık. | Open Subtitles | اللحوم المعالجة مرتبطة بشكل واضح بازدياد السرطان. |
Ve oyunumuz, 19. yüzyıla ait eski Kanton yazılarıyla işlenmiş altın bir saat ile başlıyor. | Open Subtitles | وتبدأ اللعبة مع ساعة يد ذهبيّة من القرن الـ 19 محفور عليها نقوش كانتونيّة قديمة. |
O zaman NCIS'in ABD sularındaki bir İngiliz gemisinde işlenmiş bir suçu araştırma yetkisi olduğunu da biliyorsundur. | Open Subtitles | إذن أنت على دراية بإن الفريق لديه السلطة للتحقيق في جريمة أرتكبت على سفينة بريطانية داخل المياه الأمريكية. |
Dolayısıyla sistem, evrimsel anlamda bu ani, yüksek seviyede işlenmiş şeker bolluğu ile başa çıkmak üzere oluşturulmamış durumda. | Open Subtitles | فالاجهزة الجسدية الآن لو تم تعريفها على مرحلة تطوره غير مهأية للتعامل مع هذا القدر مع هذه الوفرة المفاجأة للسكر المكرر |
Tabii kendimizi küçük çocuklar ve büyük evcil kediler tarafından işlenmiş suçları çözmekle kısıtlamayacaksak. | Open Subtitles | وهذا يمكن ان يحدث الا اذا اكتفينا بالتحقيق بجرائم مرتكبة من قبل اطفال او قطط منزلية كبيرة الحجم |
Cinayetin bir bayan tarafından işlenmiş olması mümkün, ya da işbirliği içinde bir erkek ve bir kadın tarafından. | Open Subtitles | من المحتمل أن جريمة القتل قد تم تنفيذها بواسطة إمرأه أو بواسطة رجل و إمرأه إشتركا فيها سويا |
Tulsa'a geçen sene 20'li yaşlarında beyaz erkekler tarafından işlenmiş suçlara bakmayı dene. | Open Subtitles | جربى البحث عن الجرائم التى ارتكبها الذكور البيض فى منتصف العشرينات فى تولسا على مدار العام المنصرم |
Dylan. Görüp görebilecegin en işlenmiş sanatçidir.. | Open Subtitles | ديلان، هذا أكثرُ فنان مصقول يمكنُك التفكير به |
Ekmek. İşlenmiş halde. | Open Subtitles | خبز,معظمه مُعالج |
Dün gece bir cinayet daha işlenmiş. | Open Subtitles | جنرال ، الليلة الماضية كانت هناك جريمة أخرى |
Bunların her biri işlenmiş ettir ve bir kolon kanseri için son derece, doğrudan bağlantılıdır. | Open Subtitles | أياً مِن هذه الأشياء هي لحوم معالجة وتلك هي الأسوأ على الإطلاق ذات صلة مباشرة بسرطان القولون |
Evet özellikle de şu işlenmiş kimlik numaralarıyla.. | Open Subtitles | نعم، خصوصاً مع تلك الأرقام التسلسلية المنقوشة |
Bu odaların birinde cinayet işlenmiş olması muhtemel. | Open Subtitles | من المحتمل ان يكون هناك جريمة قتل تم ارتكابها فى احدى الغرف |