bu işsizlik olayı harika çünkü gerçekten büyük planlar yaptık. | Open Subtitles | والتوظيف البطالة هذا رائع جداً بسبب اننا صنعنا خطط كبيرة |
Piyasalardaki durguluktan dolayı pek çok şehirde işsizlik kanser gibi yayılıyor. | Open Subtitles | ..بسبب الأزمة.. فإن البطالة تنتشر مثل السرطان .فى كثير من الدول |
Pine Ridge Rezervasyonu'nda işsizlik yüzde 85 ve 90 arasında dalgalanıyor. | TED | البطالة في محمية "باين ريدج" الهندية تتراوح بين 85 و90 بالمئة. |
Hâlâ kişi başına düşen gelirin en az, işsizlik ve hapsedilme oranlarının en yüksek olduğu, posta kodu olmaktan kaynaklanan bir acı var. Twitter, Airbnb ve Uber gibi teknoloji devlerinin evi olan yerde. | TED | هنالك ألم من الحقيقة أن هذا الرمز البريدي لا يزال لديه واحد من أدنى دخل للفرد، وأعلى معدل من البطالة وأعلى معدل من الاعتقالات في مدينة تحوي عمالقة التكنولوجيا مثل تويتر، ايربنب وأوبر بالديار. |
Göreceğiniz üzere her ne zaman "fantazi/hayal" yükselme gösterse "işsizlik" de aynı şekilde yükselme gösteriyor. | TED | وسوف ترون انه في كل مرة الخيال والتخيل يرتفع خرائط لارتفاع حاد في معدلات البطالة. |
Küresel ekonomi korku ve belirsizliğe tutulunca Amerika'da yüzde 30 oranında işsizlik olduğunu hayal edin. | TED | تخيلوا نسبة 30 في المئة من البطالة في أمريكا والإقتصاد العالمي تحت سيطرة الخوف والشكوك. |
Böylece bir yığın veriyi analiz ettikten sonra keşfettiğimiz şey şuydu; işsizlik ve sefalet 2011 Arap ayaklanmalarının tek sebebi değildi. | TED | إذن بعد تحليل أكوام من البيانات، ما اكتشفناه كان هذا: البطالة والفقر لوحدهما لم يؤديا للانتفاضات العربية في 2011. |
Ülke daha zenginleşirken, işsizlik yükseldi ve insanların konaklama ve eğitim gibi meseleler hakkındaki tatminleri düştü. | TED | بينما تصبح الدولة أفضل ماديا، ارتفعت في الحقيقة البطالة وتراجع بسرعة رضاء الناس عن أشياء مثل الإسكان والتعليم. |
Tüm bunlardan çıkarabileceğiniz korkutucu sonuç ise, yapısal işsizlik için kaygı duymaktır. | TED | نتيجة واحدة مخيفة يمكنكم استخلاصها من هذا كله هي القلق من البطالة الهيكلية. |
Gençler, sıklıkla en yüksek işsizlik oranlarından muzdarip olanlardır. | TED | فالشبان في العادة هم من يعانون من أكثر معدّلات البطالة ارتفاعا. |
İşsizlik zaten yüksek ve her zaman yeniliğin meslekleri öldüreceğine dair bir korku var. | TED | البطالة مرتفعة بالفعل، وهناك دائما خوف أن الابتكار سوف يدمر فرص العمل. |
Damlama fikrine sahip düşünürler haklılarsa, o zaman Washington eyaleti büyük bir işsizlik barındırmalı. | TED | إذا كان الناصحون بالنظام التدريجي محقين، إذًا فعلى ولاية واشنطن مواجهة البطالة الرهيبة |
Bu birçok önemli faktörden biri sadece. Eğer gençlik, işsizlik, eğitimsizlik ve erkek kimliği ile birleşirse -- esas mevzu da bu -- ortaya ölümcül sorunlar çıkıyor. | TED | هذا عامل واحد ضمن مجموعة، لكن الشباب مع البطالة مع نقص التعليم، بالإضافة لأهم نقطة وهي الذكور، هو اقتراح مميت. |
Size işsizlik hakkında üçüncü ve son hikâyemi anlatmak istiyorum. | TED | لذا أريد أن أخبركم قصتي الثالثة والأخيرة، والتي تتمحور حول البطالة. |
Şimdilerde erkek işsizlik oranı bayan işsizlik oranından yüksek. | TED | في الوقت الحاضر، يعد معدل البطالة عند الذكور أعلى من معدلها عند الإناث. |
Berlin'in tamamında işçiler, işsizlik ve zorluklarla karşılaştı. | Open Subtitles | عاني العمال عبر سائر برلين من البطالة وضائقة العيش |
World of Warcraft'ta işsizlik yok. Ellerinizi ovuşturup oturmak yok. Her zaman yapılması gereken spesifik ve önemli bir şey var. | TED | ولا توجد بطالة في ورلد أوف ووركرافت. لا يوجد من يجلس هنا وهناك يفرك أصابعه مللاً. هناك دوما أمر محدد ومهم. |
Sizleri daha önce bulunduğunuz yere geri göndermemi mi , yani Greenland' daki işsizlik günlerinize geri dönmek mi istiyorsunuz? | Open Subtitles | ميئوس منك أتريد منى أن أعيدك حيثما كنت عاطل فى جرينلاند |
Hiç şüphe yok ki, işsizlik oranının yükselmesi ve sosyal adaletsizlik, diktatörlüklerin oluşmasına etken ederler. | Open Subtitles | ممتاز,ارتفاع معدل البطاله والظلم الاجتماعي بالتأكيد ذلك لصالح الدكتاتوريه |
İşsizlik kurumu bunu gönderdi. Adresten bahsediyor. | Open Subtitles | وكالة العاطلين عن العمل , أرسلت هذا و قد وضعت العنوان |
Tabloda kırmızı nokta ile ifade edilen "işsizlik" Çalışma Bakanlığı istatistiklerini gösteriyor. | TED | النقطة الحمراء هنا تمثل والبطالة وهو مكتب بسيط للإحصاء تابع لوزارة العمل. |
O zaman, Bayan Lopez mahkemeye ülkeden çıkacağınızı söylemenize rağmen neden işsizlik maaşına başvurduğunuzu açıklar mısınız? | Open Subtitles | إذن يا آنسة (لوبيز) أيمكنك أن توضّحين للمحمة لما قمتِ بترك عملك بقولك أنكِ سترحلين عن هذه الدولة للأبد؟ |
Başkan Mandela Pretoria'ya ulaştığında işsizlik,teknoloji ve suç konularıyla uğraşıcak | Open Subtitles | حيث يتخذ الرئيس (مانديلا) مقراً له في (بيرتوريا) متعرضاً لقضايا تتناول الركود الإقتصادي والبطالة وإرتفاع معدل الجريمة |
Enflasyon yüksek, işsizlik yüksek, göçmenler sevilmiyor. | Open Subtitles | مستوى التضّخمِ عالي، مستوى البطالةِ عالي، والمهاجرون مكروهون |
Bana çocukları karakola götürüp işsizlik parası istememi söyledi. | Open Subtitles | أتعرف بم أخبرني؟ أخبرني بأن أذهب لمركز الشرطة وأن أتقدم بمذكرة |
İşsizlik sigortası ödeyeceğimize insanların çalışması daha iyi. | Open Subtitles | من الأفضل للناس أن يعملوا على أن يتلقوا معونات من الحكومة |
İşsizlik olsun, hırsızlık olsun, sen niye rahatsız olasın ki? | Open Subtitles | سواء كان هناك تعطيل أو سرقة.. لماذا يجب أن تزعج نفسك؟" |
İşsizlik artık sadece felsefe dallarının konusu değil. | Open Subtitles | مهنة العاطلون لم تعد مخصصة فقط للفلسفيون |
İşsizlik, berbat işler... Çalışmak zorunda kaldığım işler... | Open Subtitles | العطالة, فرص لأعمال رديئة الاعمال التي يجب ان اقوم بها |