Belki sizinle fazla yakınlaşmışımdır belki de birinizi ibret-i alem olsun diye cezalandırmalıyım böylece ilişkimizin sınırlarını yeniden belirlemiş olurum. Ne diyorsunuz? | Open Subtitles | ربما ينبغي عليّ أن أجعل إحداكنّ عبرة حتى تعرف كل منكنّ حدودها |
Belki sizinle fazla yakınlaşmışımdır belki de birinizi ibret-i alem olsun diye cezalandırmalıyım böylece ilişkimizin sınırlarını yeniden belirlemiş olurum. Ne diyorsunuz? | Open Subtitles | ربما ينبغي عليّ أن أجعل إحداكنّ عبرة حتى تعرف كل منكنّ حدودها |
Yılanın başını küçükken ezmenin tek yolu Ollie'yi ibret-i alem yapmak. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لوأد الفتنة هي بجعله عبرة للأخرين |
İkiniz benim malımı çalmak isteyenler için ibret-i alem olacaksınız. | Open Subtitles | أنتما ألثنان ستكونان عبرة لكل شخص يفكر في سرقة أحد سياراتي |
Onları ibret-i alem yaparak belki kendinin olamayan bir şeyi çalmak isteyen salaklar iki kez düşünür dedim. | Open Subtitles | يجب أن نجعلهم عبرة حتى في المرة القادمة كل أحمق يريد أن يسرق شيئاً عليه التفكير مرتين |
Ama şu an hepiniz burada olduğunuza göre ortada var olmayan umudu takip ettiğinizi herkese kanıtlamak ve ibret-i alem olsun diye sizi cezalandıracağım. | Open Subtitles | لكن الآن بما انكم جميعاً هنا ساجعل منكم عبرة تثبت للجميع من يتابعكم أنه لا يوجد أمل |
O kız ibret-i alem oldu, çünkü beni aldattı. | Open Subtitles | لقد جعلت منها عبرة لأنها خانتني |
Ordu üst kademesi, onu bir duvarın karşısında kurşuna dizmek yerine ibret-i alem olması için Berlin'e geri gönderdi. | Open Subtitles | وبدلاً من إنزال عقوبة الإعدام عليه قرّر القائد الأعلى إرساله إلى (برلين) ليجعله عبرة |
İbret-i alem için. | Open Subtitles | وتجعل منه عبرة |