| -Hayatta kalmaktan bahseden sen değil miydin? . -Bak iki seçeneğin var. ya sana dediklerimi yaparsın. | Open Subtitles | لديك خياران, إما أن تفعل ما آمرك به أو تسقط وتحترق |
| İki seçeneğin var. Ya benim her dediğimi dinlersin yada yere çakılıp parçalanıp yanarsın. | Open Subtitles | لديك خياران, إما أن تفعل ما آمرك به أو تسقط وتحترق |
| İki seçeneğin var: Ya kapıdan çıkar gidersin ya da seni çalışan sağlığı bölümüne gönderirim, bir kaba işersin. | Open Subtitles | لديك خيارين , بأمكانك الخروج من هذا الباب حالاً او ان ارسلك الى مسؤل صحه الموظفين وسوف تضطر الى البول في كأس |
| Gördüğüm kadarıyla iki seçeneğin var. | Open Subtitles | الآن الطريقة التي أرى أنها هي هذا لديك خيارين. |
| Gördüğüm kadarıyla iki seçeneğin var: | Open Subtitles | بالطريقة التي أرى بها الأمر، لديكِ خيارين: |
| Ama madem ahlaka bu kadar bağlısın iki seçeneğin var. | Open Subtitles | ولكن بما أنك تبدو محزوناً لهذا أمامك خياران |
| İki seçeneğin var. | Open Subtitles | لديك خياران يمكنك أن تحتفظي, بالسر وتعيشي عذابه إلى الأبد |
| İki seçeneğin var, gidebilirsin ya da seni eşek sudan gelene kadar döverim. | Open Subtitles | لديك خياران يمكنك المغادرة أو أن أوسعك ضربا الان |
| İki seçeneğin var, ve hangisini seçersen seç seni destekleyeceğiz. | Open Subtitles | لديك خياران ايهما تختارين سنقف الى جانبك |
| İki seçeneğin var tatlım, ya annene sinirlenmeye devam edersin ve hayatının sonuna kadar mutsuz olursun ya da kafanı takmazsın ve mutlu olursun. | Open Subtitles | لديك خياران: بامكانك ان تظلي غاضبة من امك وبالتالي سوف تكونين بائسة طوال عمرك، |
| Ya da sığınağına çekilip fırtınanın geçmesini beklersin. İki seçeneğin var. | Open Subtitles | أو يمكنك الاختباء وانتظار العاصفة حتى تمرّ لديك خياران |
| Görebildiğim kadarıyla iki seçeneğin var... | Open Subtitles | من منظوري الخاص ، فإن لديك خياران فقط |
| Şimdi iki seçeneğin var, ya beni Berlin'e götürürsün... ya da Berlin'i sana ben getiririm. | Open Subtitles | لديك خيارين إما أن تقودني لبرلين أو أن أقودك إليه |
| Greg Montgomery, savcılıktan. İki seçeneğin var. | Open Subtitles | جريج مونتغمري ، وزارة العدل لديك خيارين |
| Anladığım kadarıyla iki seçeneğin var: | Open Subtitles | الطريقةالتيأراها، لديك خيارين هنا: |
| Bir dörtyol ağzındasın. İki seçeneğin var. | Open Subtitles | أنت تقف على مفترق طرق و لديك خيارين |
| Gördüğüm kadarıyla iki seçeneğin var... nişancılarına durmalarını söyle, geminizi bize verin, ve Karakan tedavisi için zaman kazanın veya onlara ateş açmalarını söylersin. | Open Subtitles | من الطريقة التي أرى بها الأمر، لديكِ خيارين بأن تخبري الرماة بأن يتراجعوا وتعطينا سفينتكم واستخدمي أي وقت |
| İki seçeneğin var. Ödersin, ya da ödersin. | Open Subtitles | أمامك خياران إما ان تدفع لي أو تدفع لي |
| Bence iki seçeneğin var. | Open Subtitles | حَسناً، كارل، أنت عِنْدَكَ إختياران. |
| İki seçeneğin var, House. | Open Subtitles | ( لديكَ خيارين ، ( هاوس |
| Dinle evlat, iki seçeneğin var. | Open Subtitles | انصت يا بنيّ، أمامك خيارين لا ثالث لهما إمّا شرب ماء هذا النهر اللعين |
| İki seçeneğin var. | Open Subtitles | تورك,انا أري أنك لديك اختيارين: |
| Pekala, o zaman iki seçeneğin var, değil mi? | Open Subtitles | حسنا، عندك خياران ، أليس كذلك؟ |