Bu ilaçlara ihtiyacı var. İki günden fazla gidemeyiz ilaçsız. | Open Subtitles | إنها تحتاج إلى ذلك الدواء لا يمكنها قضاء يومين بدونه |
Peki sen hapse girdiğinde, oğlunun bu ilaçlara devam edeceğinden nasıl emin oluyorsun? | Open Subtitles | إذن .. كيف تتأكد من أن أبنك سيحصل على الدواء بينما أنت مسجون |
Yıllarca ilaçlara direndim ve onlardan uzak durmak için çok çaba sarf ettim. | TED | فقد قاومت العقاقير لسنين و بذلت الكثير من المجهود لتركها |
Bu, insanları tüm süreci tamamlamaktan vazgeçirir ve kısmi tedavi bakterinin bu ilaçlara karşı direnç göstermesini sağlar. | TED | وهذا يَثْبُطُ عزيمة الاشخاص من انهاء رحلة العلاج، والعلاج الجزئي يتيح للبكتريا مقاومة هذه العقاقير. |
Bugün, sekiz milyon insanın antiretroviral ilaçlara erişimi var. | TED | اليوم ، ثمانية ملايين شخص يمكنهم الوصول للأدوية المضادة للفيروسات العكوسة. |
Telefonda konuşabildiğimiz birkaç kişi ilaçlara geri dönmemizi tavsiye etti. | TED | والقليلين منهم ممّن استطعنا الاتصال بهم نصحونا أن نرجع للدواء. |
Birincisi şu: biz hastaların tüm önemli ilaçlara erişiminin olmasını istiyoruz. | TED | الأول: نريد أن يكون للمرضى قدرة الحصول على جميع الأدوية الهامة. |
Yazdığım ilaçlara ve diyete devam edin... | Open Subtitles | استمرى فى الادوية و النظام الغذائى الذى وصفتة لها |
Bakteriler ilaçlara karşı artık oldukça dirençliler; bunun nedeni de kullandığımız antibiyotiklerin tamamının bakterileri öldürüyor olması. | TED | البكتيريا الآن قادرة على مقاومة مختلف انواع الدواء بشكل فعال والسبب هو ان المضاد الحيوي الذي نستخدمه يقتل البكتيريا |
Durumunu stabil tutmak için küvete ve ilaçlara ihtiyacı var. | Open Subtitles | لقد عاد الطفح يحتاج الدواء والحمام معاً لإبقائه مستقراً |
Malum, o ilaçlara... ulaşma imkânın varken. | Open Subtitles | .. كما تعلم .. عندما قمت بالوصول إلى هذا الدواء |
Freud'u unut ve ilaçlara devam et. | Open Subtitles | انس أمر العلاج النفسي و ركز على العقاقير |
Tıbbi malzemelere dikkat et, özellikle de ilaçlara. | Open Subtitles | ركزوا البحث على أي معدات طبية، العقاقير على الأخص. |
Bugün tüm ülkeler ilaçlara en az 20 yıllık patent sağlamakla yükümlüler. | TED | اليوم ، كل الدول ملزمة بتوفير براءات الإختراع للأدوية والتي تدوم لـ 20 عاما على الأقل. |
İlaçlara dayanıklı tüberklozu tedavi etmeniz gerektiği argümanını. Aynı argümanları 2000'li yıllarda HIV hakkında duyuyorduk. | TED | يجب عليك علاج مرض السل المقاوم للأدوية واجهنا نفس الجدال في بداية الألفية الثانية حول مرض نقص المناعة المكتسبة |
- Sorun yok gibi gözüküyor... ama hastanenin o ilaçlara ihtiyacı olamayacak mı? | Open Subtitles | لا أريد أن أعارض، لكن ألا يحتاجون للأدوية بالمستشفى ؟ |
Burada yaşayan insanlar için bu ilaçlara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج للدواء من أجل الذين يعيشون هنا |
Geniş imkanlara sahip harika bir ülkede yaşamalarına, en gelişmiş ilaçlara erişimleri olmasına rağmen neredeyse tüm hastalarım hayatını kaybetti. | TED | وبرغم العيش في بلد جميلة وثرية، مع إمكانية الحصول على أكثر الأدوية تطورًا، تقريبًا كل فرد من مرضاي لقي حتفه. |
- Hayır, yeni ilaçlara tepki veriyor sadece. | Open Subtitles | لا، هو فقط لديه ردود فعل سلبية لبعض الادوية الجديدة |
Evet, en azından ciddi zararları olan ilaçlara anlamsız, manipülatif isimler bularak hayatımı kazanmıyorum. | Open Subtitles | على الأقل أنا لا أكسب أموالي من أيجاد اسماء غريبة و بدون معنى لأدوية خطيرة للغاية |
Aptalca ilaçlara gerek kalmadan annenle içli dışlı olabilmemin bir yolu diyebiliriz. | Open Subtitles | إنّها طريقة لأبقى ، حميميّاً مع أمّك من دون الاعتماد على عقاقير . سخيفةٍ للتعزيز الجنسيّ |
Ondan sonra 14 gün zorunlu psikiyatrik izleme alınır direk ilaçlara başlarlar. | Open Subtitles | ثم سوف يكون في العزل النفسي لمدة 14 يوم، و سوف يعطونه الأدويه على الفور، |
Antiretrovial ilaçlara erişimi var. | TED | ويمكنه الوصول للعقاقير المضادة للفيروسات العكوسة. |
Yeni ilaçlara sahip olmanın kulağa çok hoş geldiği aşikar. | TED | و من المؤكد أنه من الجيد أن تكون لدينا أدوية جديدة. |