Bunun dışında, ilaçlarla kafası güzelleşti, bu günlerde sanki kedi gibi. | Open Subtitles | بجانب أنه مخدر تماماً بسبب الأدوية إنه كالقط الوديع هذه الأيام |
Bunun dışında, ilaçlarla kafası güzelleşti, bu günlerde sanki kedi gibi. | Open Subtitles | بجانب أنه مخدر تماماً بسبب الأدوية إنه كالقط الوديع هذه الأيام |
Ve insanlar bu yeni ilaçlarla eskilerinin etkinliğini karşılaştıran deneyler yaptılar, | TED | فبدأت الناس تعمل تجارب على هذه العقاقير الجديدة عوضاً عن العقاقير القديمة، |
Kapalı alan korkusu sadece ilaçlarla düzelmez. | Open Subtitles | لا يمكن الشفاء من رِهاب الإحتجاز بالدواء وحده |
Gelişen dünyada, milyonlarca insana daha iyi aşılar ve daha iyi ilaçlarla ulaşmayı umut ederdik. | TED | في العالم النامي، نحن نأمل أن نصل لملايين من الناس مع تطعيمات أفضل، أن نصل إليهم مع أدوية أفضل. |
Sağlıkla, ilaçlarla ilgili bilgileri aynen bu şekilde alıyoruz, ve gerçekten de iyi görünüyor. | TED | وهي الطريقة التي نحصل عليها من خلالها عن المعلومات فيما يخص الادوية وهي تبدو طريقة رائعة |
Kendisine gerçek bir eğitim yatırımı yapsak, onu gerçek ilaçlarla donatsak ve ona gerçek bir iş versek? | TED | ماذا لو استثمرنا فيها بتدريبات حقيقية، وزودناها بأدوية حقيقية، وأعطيناها عملا حقيقيا؟ |
Epilepsili bireylerin üçte ikisi bu rahatsızlığı ilaçlarla kontrol altında tutabiliyor. | TED | ثلثي المصابين بالصرع يمكنهم التحكم به بالأدوية. |
Aslında, sistemin içinde yok olup gidiyor. Bir sürü ilaçlarla dolduruldu ve unutturuldu. | Open Subtitles | حسناً, لقد تلاشت في روتين النظام و إمتلاً جسدها بالعقاقير ونُسي أمرها |
Bazı ilaçlarla kemikler kırılgan hale getirilebilir. | Open Subtitles | يوجد عقاقير لكى تجعل عظامك مهششه |
Bence yaptıkları bize insanlar için geliştirebileceğimiz ilaçlarla ilgili çok şey anlatıyor. | TED | وإعتقادي أن ما تقوم به يمكن أن يخبرنا بالكثير عن الأدوية التي يمكن أن نطورها للبشر |
En çok görülen sorunlar için jenerik ilaçlarla başlarız. | TED | ويمكننا أن نبدأ، مرة أخرى، الأدوية الجنيسة كحل لمعظم المشاكل. |
Daha önce benzer durumlarda bazı ilaçlarla şansımız yaver gitmişti. | Open Subtitles | لقد كان لدينا بعض الحظ مع بعض الأدوية المخدرة في حالات مماثلة. |
İlaçlarla yaşıyor ama ilaçlar bir yere kadar idare eder. | Open Subtitles | وهويتناولالأدوية, .لكن. الأدوية وحدها لا تكفي |
İlaçlarla kontrol altına alınabilecekken, neden ameliyatı öneriyor? | Open Subtitles | لم سينصح باجراء جراحة بينما الأدوية يمكنها السيطرة على الوضع؟ |
Burada da, beslenme faktörlerinin ilaçlarla başa baş gittiğini görebilirsiniz. | TED | و ها هي العوامل الغذائية تمضي رأسا برأس مع تلك العقاقير. |
Bugünlerde ilginç ilaçlarla ilgileniyor. | Open Subtitles | انها مثيرة للاهتمام على بعض العقاقير هذه الايام |
Şimdi zeki ilaçlarla tedavi olabiliriz. | TED | الان يمكن أن نُعالج بالدواء الذكي. |
İlaçlarla olan ilişkisini açıklayabilir. Şimdi nerede? | Open Subtitles | هذا يفسر معرفتها بالدواء أين هي الآن؟ |
Hayır, günün herhangi bir saatinde sisteminin yarısı psikotropik ilaçlarla dolu olduğundan içki içmesi iyi bir fikir olmaz. | Open Subtitles | كلاّ، لكن قد تكون أدوية نفسية عديدة بجسمه، لذا فإن الشراب ليس فكرة صائبة. |
Hastanenin kayıp ve bulunan ilaçlarla ilgili politikası nedir? | Open Subtitles | ماهي سياسية المستفى حول الادوية الفقودة؟ |
Son hafta içerisinde kuvvetli ilaçlarla tedavi edilen hastalar için CYBH kayıtlarını araştırdım. | Open Subtitles | فراجعتُ ذلك في سجل الأمراض المنتقلة جنسيّاً لمَن يُعالَج بأدوية قويّة خلال الأسبوع الماضي |
O, ilaçlarla dönünce kardeşime ilaçlarını vereceğiz. | Open Subtitles | حالما يعود بالأدوية سنعطي الدواء لأختى الصغيرة |
Şu an ilaçlarla dolu bir binadayım acı da olsa bunun farkındayım ama ben bununla uğraşıyorum. | Open Subtitles | أنا أقف في مبنى مملوء بالعقاقير الآن، حقيقة أعرفها بكل ألم، ولكنني أفعل هذا. |
Zaman kavramıyla oynayan ilaçlarla ilgili bir çalışma yürütüyordu. | Open Subtitles | اعتقلت رجلاً اسمه (دوير كايرك) اليوم؟ كان يتابع اختراع عقاقير توسيع الوقت. |