Yaşan fosillere duyduğun ani ilginin, nasıl ortaya çıktığını düşünüyordum. | Open Subtitles | أظنني لا أعرف أنى لك بهذا الاهتمام المفاجئ بحياة الحفريات. |
Tamam, ilginin merkezinde olmak sana göre değil biliyorum ama bunun için çalıştın. | Open Subtitles | حسنا اعرف انه ليس اسلوبك ان تكوني في مركز الاهتمام لكنك عملتِ لهذا |
Diğer hastalıklara gösterilen ilginin ve ayrılan paranın yok denecek kadar azını görüyor. | TED | فإنه يحصل على شق صغير من الإهتمام والتمويل مقارنة مع أي من تلك الأمراض الأخرى. |
Sara isimli kızlarla ilgili bu ani ilginin sebebi? | Open Subtitles | لماذا هذا الإهتمام المفاجئ بتلك الفتاه سارة؟ |
Bana olan ilginin babamın müdür olmasıyla bir ilgisi var mı? | Open Subtitles | هل اهتمامك لي بأى حال من الأحوال ذات صلة إلى حقيقة أن والدى هو المدير ؟ |
Katliama olan merakın katliamdan çok daha önce başladı. Bu katliama ilginin nedeni başka bir katliam. Bu kamplara duyduğun merakın sebebi "başka" kamplar. | Open Subtitles | إهتمامك بالمجزرة تطور قبل أن تحصل بوقت طويل |
Henüz doku nakli için tahlil yaptırmayı kabul etmedi... çünkü bunun onu ilginin odak merkezi haline getireceğini biliyor. | Open Subtitles | لم يوافق على أن يتم فحصه لأجل عملية الزراعة لأنه يعلم أن هذا سيجعله مركز الاهتمام |
Bu ona olan ilginin başlangıcıysa bunu dikkate alırım. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو بداية الاهتمام لها، وتأخذ علما به. |
Biliyorum, sadece bütün ilginin bende olmasını istemedim. Seni seviyorum, bebeğim. | Open Subtitles | اعتقدت انه كان من الغباء لكل الاهتمام إلى الطلب. |
Sen gel, onca yıl tüm ilginin odağı ol, sonra da gel bu delikte bir seneyi çıkarmayı gözle. | Open Subtitles | بعد كل هذه السنوات وأنتِ تحصلين على كل الاهتمام الآن ستقضين السنة القادمة في هذه الحفرة |
Eski tip anesteziye olan bu ani ilginin sebebi nedir? | Open Subtitles | إذاً، لماذا الاهتمام المفاجئ بالمخدّر القديم؟ |
Bu gece ilginin merkezinde olmam gerekiyor ve bu şekilde kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | يفترض بي أن أكون محط الاهتمام في هذه الأمسية وأود أن يستمر الحال هكذا |
Natalie Anderson, ilginin hep üzerinde olmasını seven, evin yıldızı. | Open Subtitles | ناتالي اندرسون ، نجمة العائلة اللتي تحب أن تلقى كل الإهتمام |
Tavuk çorbama olan bu ani ilginin sebebi nedir? Okuldaki "melekler komitesine" katıldım. | Open Subtitles | يا للأسرار ، لماذا هذا الإهتمام المفاجئ في حسائي للدجاج ؟ |
Bu çeşit bir ilginin öğretilemeyecek bir şey olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | تعليمه يمكن لا الإهتمام من النوع هذا مثل بأن لك, وأقول |
- Bence ona gösterilen kısa süreli ilginin tadını çıkarıyor sadece. | Open Subtitles | أعتقد أنه يستمتع بلحظته في موضع الإهتمام ، أتعرفين ؟ |
Ama artık bu ilginin sona ermesi gerektiğini hissediyorsunuz. | Open Subtitles | لكنكِ تشعرين أن ذاك الإهتمام عليه أن يلقى خاتمة؟ |
Sahnede olmak, ilginin merkezinde olmak. | Open Subtitles | التواجد على منصة العرض، وأن تكون محط الإهتمام. |
Bu anlık ilginin sebebini sorabilir miyim? | Open Subtitles | ما سبب اهتمامك المفاجيء اذا سمحت لي بالسؤال |
O, samimi ilginin ve ona duyduğun saygının farkında, Michael. | Open Subtitles | انة يقدر اهتمامك و احترامك يا مايك |
Belki de kızına sadece voleybolcu ikizlerine verdiğin ilginin onda birini verseydiniz onu gerçekten tanımış olurdunuz. | Open Subtitles | ربما لو كنتِ أعطيت لإبنتك عُشر قدر إهتمامك بتوائم الكرة الطائرة لربما كنتِ تعرفيها فعلاًً. |
İlginin çoğu kanıt ve gerçeklerden çok kişisel meselelere çekilmiş gibi duruyor. | Open Subtitles | جذبٌ كبير من الإنتباه تمّ تحوله من التركيز على الأدلة والحقائق إلى الأمور الشخصية. |