Aklından bu ilişkinin gerçek olma ihtimalinin olduğunu hiç geçirdin mi? | Open Subtitles | في ذهنك أكان هناك أية احتمالية بأن العلاقة قد تكون واقعية؟ |
Şimdi kesinlikle karar vermesi gereken şey, aralarındaki ilişkinin ne olduğuydu. | Open Subtitles | ما كان ينبغي عليه أن يُقرره بجزم الآن، هو العلاقة بينهم. |
Bence bu ilişkinin ne olduğu hakkında bir karara varmalısınız. | Open Subtitles | لذا أعتقد أنكِ يجب أن تكونى واضحة بشأن هذه العلاقة |
Çünkü ilişkinin başlangıcında, seçim şansın olduğunda ilk olarak sen yetişkin olmayı seçtin. | Open Subtitles | لانه عند بداية اى علاقة ، عندما اخترنا بعض انت اخترت ذلك اولاً |
Bir ilişkinin yürümeyecek kadar zor olacağına gerçekten inanıyor muydum ? | Open Subtitles | هل أعتقد حقا كان له علاقة من الصعب من أجل العمل؟ |
Çoğu ilişkinin böyle başladığını doğrulayan başka araştırmalar da var. | TED | وهناك دراسات أخرى تؤكد بأنّ معظم العلاقات تبدأ بهذه الطريقة. |
Bu ilişkinin önemini anlatmak için içimdekileri dışarı çıkarmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | اشعر ان علي ان العبها لـ اتجاهل المشاكل الحقيقة في علاقتنا |
Ve bir ilişkinin nasıl hissettirmesi gerektiğini o zaman fark ettim. | Open Subtitles | وأكتشفت أن هذا هو الشعور الذي ينبغي أن يكون من العلاقة |
Anladığım kadarıyla, bu kitabın yazıldığı süre içinde yazarla editör arasındaki ilişkinin kutsal olması bu şirketin temel politikasıdır. | Open Subtitles | حسناً، من واقع معرفتي بسياسة هذه الشركة أثناء كتابة الكتاب يجب أن تكون العلاقة بين المحرر و الكاتب مقدسة |
İlişkinin daha az zeki kişisi olmak nasıl bir duygu? | Open Subtitles | بماذا تشعر اذا كنت الشخص الأقل ذكاءاً في العلاقة ؟ |
Yani, açıkça, böcekler ve bitkiler arasındaki ilişkinin farkındayız. | TED | لذا نحن على دراية بصورة واضحة عن نوعية العلاقة بين الحشرات والنباتات |
İlk iki not arasındaki ilişki sonraki iki not arasındakı ilişkinin aynısı ve dördüncü de onun gibi. | TED | فالعلاقة بين أول نغمتين مثل العلاقة بين ثانيهما، وهكذا. |
Çok dikkatlice bakarsanız, her çift nokta arasında ilişkinin belirgin olduğunu farkdebilirsiniz. | TED | إن نظرتم بإمعان، فربما تلاحظون أن العلاقة بين كل زوج من النقاط فريدة. |
Bu ilişkinin sadece 24 yıldır farkındayız. | TED | ولقد تشكل لدينا إدراك بهذه العلاقة منذ 24 سنة فقط. |
Belki de olay buydu.Bir ilişkinin adını koyan, başka bir ilişkiydi. | Open Subtitles | ربما هذه هي ما يحدد ماهية علاقة حقاً هو علاقة أخرى |
Wow, bu kendini adamış heteroseksüel ilişkinin bir erkeği eşcinsel yapabileceğini kim bilebilirdi? | Open Subtitles | من كان يعلم ان علاقة الازواج الملتزمة قد تجعل الشاب إلى شاذ ؟ |
Yetersiz cinsel ilişkinin evlilikte büyük bir sorun olduğunu düşünmüyor musunuz? . | Open Subtitles | ألا نظن أن غياب احتكاك جسدي هوّ مشكل عويص في علاقة زوجية؟ |
Yetersiz cinsel ilişkinin evlilikte büyük bir sorun olduğunu düşünmüyor musunuz? . | Open Subtitles | ألا نظن أن غياب احتكاك جسدي هوّ مشكل عويص في علاقة زوجية؟ |
Bu kadar çok ilişkinin olması kavgaları kaçınılmaz kılar. | TED | كثرة هذه العلاقات تجعل الشجارات أمرا لا مفر منه. |
Bana aramızdaki ilişkinin akılcı bir tarafı olup olmadığını tarttığını söyledi. | Open Subtitles | قال لي إن كنت قد أعدت النظر في الحكمة من علاقتنا. |
Muhteşem bir ilişkinin başlangıcı olduğu hissine kapılıyorum. | Open Subtitles | أَشْعرُ بان هذه ستكون بِداية لعلاقة رائعة. |
Peki bu kızla ilişkinin doğası tam olarak neydi Finch? | Open Subtitles | بالضبط, ما هى طبيعة العلاقه التى كانت تربطك بهذه الفتاة, يا فينش؟ |
Müslümanlara göre bu ihanet, baştan beri gergin olan bir ilişkinin kopma noktasıydı. Muhammed Medine'ye geldiğinde, | Open Subtitles | بالنسبة للمسلمين نقض هذا العهد كان بمثابة نهاية للعلاقة التى كانت قد صيغت من قبل |
Sen eski ilişkinin seni biraz hırpaladığını söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أن علاقتكِ السابقة خربت شيئا ما فيكِ قليلا |
Her ilişkinin sonu geldiği gibi, bizimkinin de geldi. | TED | وكما تنتهي كل العلاقات كان ذلك الحال بالنسبة لعلاقتنا أيضا. |
İnsanlarımız arasındaki ilişkinin barışçıl devamlılığını tehdit ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تُهدد الإستمرار السِلمي للعلاقات بين شعبينا |
Kötü bir ilişkinin hesabını vermesi gereken tek kişi bir sonraki ilişkini yaşayacağın kişidir. | Open Subtitles | أنا اكره هذا الشخص الوحيد الذي يجب عليه ان يدفع ثمن العلاقه السيئه هو الشخص بعلاقتك التاليه |
Çocuklar, ilişkinin ilk başlarında hiçbir şeye hayır diyemediğiniz bir dönem vardır. | Open Subtitles | يا أولاد .. في بداية أية علاقةٍ عاطفية يمر الطرفان بطور ٍ لا يمكنهما رفض فعل أي شيءٍ خلاله |
Bana göre, siz ikinizin bir ilişkinin temelinde ne olduğu hakkında birbirinden tamamen farklı fikirleriniz olduğu açıkça görülüyor. | Open Subtitles | يبدو لي أخيراً بأنه من الواضح بأن لدى كلاكما فكرتان مختلفتان جذرياً بشأن أساس علاقتكما |
Sorunları aile içinde tutmayı tercih eder. İkimiz de Yunan tragedyasında geçen Şekspirvari bir ilişkinin tarafları gibiyiz. | Open Subtitles | إنّه يحتاج بأنْ يُبقي مشاكلنا في العائلةِ، كلانا يُعاني من العلاقةِ الشيكسبيريّةِ التي تُحاذي المأساة اليونانيّة |
Kurumla olan ilişkinin bu olaydan etkilenmeyeceğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | يفترض أن أخبركَ بأن وقفك مع الوكالة لن يتأثّر |