Bu fonların kullanım kaynaklarını kontrol etmeli ve inanç temelli organizasyonlarda aşırılıkları önlemeliyiz. | TED | علينا التحقق من مصادر استخدام هذه الأموال وضبط التجاوزات من قبل مؤسـساتنا الدينية. |
Çoğu inanç temelli organizasyonumuz sosyal değişim için kullanılabilecek müthiş miktarda servetlere sahipler. | TED | لدى العديد من مؤسـساتنا الدينية كميات هائلة من الثروة التي يمكنُ استخدامها من أجل التغيير الاجتماعي. |
Güney Afrika ve Kenya'da inanç temelli örgütleri kontrol eden ve Afrika Akreditasyon ve Sorumluluk Konseyi gibi İncil'in idareci yönetim standartlarına uymalarını sağlayan olumlu örnekler görüyoruz. | TED | ونحن نرى بالفعل أمثلة إيجابية في جنوب أفريقيا وكينيا، والمؤسـسات، مثل مجلس أفريقيا للاعتماد والمساءلة الذي يقوم بالتحقق من المؤسـسات الدينية والتأكد أنها تلتزم بالمعايير الإنجيلية للإشراف |
Maalesef, bir kez seçilince, bu inanç temelli organizasyonların çoğu göz ardı edilir. | TED | للأسف، حالما يتم انتخابهم يتم تجاهل العديد من هذه المؤسـسات الدينية. |
Benzer şekilde, inanç temelli organizasyonlar kritik becerilerin ve bilginin transferini destekleyebilir. | TED | بالمثل، يمكنُ للمؤسـسات الدينية دعم نقل المهارات المهمة والمعرفة. |
Gerçek şu ki Afrika'da inanç temelli örgütler olmadan aile planlaması ile ilgili sorunları ele alamayız. | TED | الحقيقة هي أننا لا نستطيع حل القضايا حول تنظيم الأسرة دون المؤسـسات الدينية في أفريقيا. |
Sosyal etki yaratmaya yönelik inanç temelli kuruluşlarla ortak çalışmayı düşünmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. | TED | أعتقدٌ حقًا بأنه من المهم أن نفكر في التعاون مع المؤســسات الدينية لتحقيق التأثير الاجتماعي. |
Afrikalı inanç temelli organizasyonların küresel çapta güçlü bir varlığı olduğu da bilinmeli. | TED | ومن المهم أيضًا ملاحظة أن المؤسـسات الدينية الأفريقية لديها وجود قوي عالميًا. |
Kilisenin anında satış olanaklı, inanç temelli bir ticaret merkezi olmasını istiyoruz. | Open Subtitles | ،نفضل أن تكون متجراً أساسه الأيمان ومليئة بصفقات بسبب الدوافع الدينية |
İnanç temelli örgütlerin gücünü ve potansiyelini, varlıklarını, ölçeklerini, sahip oldukları kamu güvenini ve inanırlıklarını, daha düşük işletme maliyetlerini, tabanlarına erişimlerini ve yurt dışındaki varlığını güçlendirir. | TED | إدراك قوة وإمكانات المؤسـسات الدينية للاستفادة من ممتلكاتهم ومستوياتهم، وثقة ومصداقية العامة التي لديهم، وتكاليف العمل المنخفضة ووصولهم إلى القاعدة الشعبية وتواجدهم على الصعيد الخارجي. |
Bu arada, inanç temelli organizasyonlar her cuma ve pazar günü iyi bir vaaz vaadiyle | TED | حاليًا، تسحبُ المؤســسات الدينية الآلاف والملايين كل يوم أحد أو جمعة... |
İnanç temelli örgütlerle ortaklıkların bir risk olduğunu, ancak Afrika'da sosyal etkide bulunan hiçbir paydaşın bu riski almamayı göze alacağını düşünmüyorum. | TED | أود أن اقترح بأن المشاركة مع المؤسسات الدينية ينمُ عن مخاطرة، ولكن جميع أصحاب المصالح الملتزمين للتغير الاجتماعي في أفريقيا لا يستطيعون إلا تحمله. |
2016'da Kenya'da yapılan "Neden Veriyoruz" anketi yetişkinlerinin %60'ının inanç temelli örgütlere ailelerinden bile daha fazla bağış yaptıkları ortaya çıkardı. | TED | في معاينة بعنوان "لماذا تعطي؟" أجريت عام 2016 في كينا أظهرت أن 60% من الشباب تقريبًا يمنحون المؤسسات الدينية حتى أكثر مما يمنحونه لعائلاتهم الممتدة. |