- İnanılır gibi değil. - Biliyorum. Artık onlar olduğunu bildiğini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ـ أمر لا يصدق ـ أعرف هذا ، إذن ستخبرهما أنك عرفت؟ |
- Böyle de yapılmaz ki. - İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | ـ هذه ليست طريقة للقيام بذلك ـ هذا لا يصدق |
İnanılır gibi değil, Başkan'ın ölümü yalnızca buzdağının görünen kısmı. | Open Subtitles | وعلى الرغم من كون الأمر غير معقول فموت الرئيسة لهو أمر بسيط وسط كل تلك الأمور الغامضة |
Bu karmaşık dünyaları inanılır, anlaşılır, ve keşfetmeye değer yapan da budur. | TED | وهذا مايجعل هذه العوالم المعقدة قابلة للتصديق وشاملة وتستحق الاستكشاف. |
Bu inanılır gibi değil. Her söylediğimi çarpıtıyorsun. Ben vazgeçiyorum. | Open Subtitles | هذا لا يُصدّق تحوّرين كلُّ ما أقوله, لقد يأست |
İnanılır gibi değil, neden bunun peşini bırakmıyor ki? | Open Subtitles | هذا لا يعقل لماذا لا يستطيع أن يدع الأمر و شأنه؟ |
İnanılır gibi değil. 10 kişi var ama hiçbiri konuşmuyor. | Open Subtitles | كنت مخطئة بشأنه هذا لا يصدق عشرة أشخاص ولا يتحدث أحدهم |
İnanılır gibi değil. Ee, ayrıldın mı yani ondan? | Open Subtitles | أعلم ، الأمر لا يصدق ، لكنكِ إنفصلتِ عنه ؟ |
İnanılır gibi değil! | Open Subtitles | إنه أمر لا يصدق يتعين علينا أن نبحث عنهم |
Burada apaçık listelenmiş halde. İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | جميعها مدرجة بكل وضوح كضوء النهار هذا لا يصدق |
Önceden olanların hangisi inanılır gibiydi ki? | Open Subtitles | هل كان هناك جزءاً يصدق من قبل ؟ |
Bu uzun bir hikâye, ve çoğu inanılır gibi değil. | Open Subtitles | انها قصة طويلة واغلبها لا يصدق |
İnanılır gibi değil! | Open Subtitles | هذا غير معقول لا أصدق أنني أقول هذا |
Sana, inanılır gibi olmayanın ne olduğunu söyleyeyim. | Open Subtitles | ساخبرك ما هو الغير معقول ، حسنا؟ |
Yukarı tarafı olmalı ve inanılır olmalı. | TED | يجب أن يكون الإتجاه تصاعديا , و من ثم يجب أن يكون قابلا للتصديق. |
Bana orada olup yılda bir milyar dolar kazanacağınızı söylüyorsanız -- bu inanılır değil. Yani iki taraf da olması lazım. | TED | و إخباري بأنك ستكون موجودا لتحقيق مليار دولار في العام -- هذا غير قابل للتصديق. لذا يجب أن يستوفي الأمر الجانبين. |
İkiniz de inanılır gibi değilsiniz. Peki şuna ne dersiniz? | Open Subtitles | هذا لا يُصدّق من كلاكما |
Gündüzden geceye enerji değişimi inanılır gibi değil. | Open Subtitles | تغير الطاقة من النهار لليل لا يعقل |
DNA'mızın %90'ının uykuda olduğuna inanılır. | Open Subtitles | تسعون % من حمضنا النووي يُعتقد أنه خامل، |
Daha az inanılır, ama gene de çok mümkün olan hikaye... onu kendi cüzdanıyla karıştırmış olması. | Open Subtitles | الأقل تصديقاً ولكن ممكن لحد بعيد ان يكون ظن خطاء انها ملكة |
İnanılır gibi değil ancak görünüşe göre hakemler Personi'nin koşmasını sağladı! - Güvende! | Open Subtitles | من الصعب تصديق ذلك ، لكن لكن يبدو الحكام ضبطوا كريسكيون أثناء جريه |
Ve sebep olduğu zarar inanılır gibi değil. | Open Subtitles | والأضرار التي تسببت بها غير معقولة أبداً |
Biliyor musunuz, düşünüyorumda, bu inanılır gibi değil. | Open Subtitles | اتعلمون, اعتقد بأنه شئ لايصدق في بلدة صعيرة كـ ريدجيفيلد ان |
- İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | يخالوننا أغبياء، هذا لا يُصدق. |
İnanılır gibi değil! Çok uygun görünüyor. | Open Subtitles | هذا لا يصدّق أظن بأنّ هذا يبدو أمراً طبيعياً جداً |
İnanılır olması için kasten B- aldık ki. | Open Subtitles | لكننا جعلناكِ تحصلين على متوسط عمداً حتى نجعل الأمر قابل التصديق |