ويكيبيديا

    "inanıyordu" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يؤمن
        
    • آمن
        
    • آمنت
        
    • تؤمن
        
    • إعتقد
        
    • كان يعتقد
        
    • ظن
        
    • مقتنعة
        
    • صدق
        
    • آمنوا
        
    • مؤمناً
        
    • وثق
        
    • مقتنع
        
    • اعتقدوا
        
    • إعتقدَ
        
    Ajan Bir Kraliyet Mücevherlerini çalmak için bir entrika döndüğüne inanıyordu. Open Subtitles الآن, العميل واحد كان يؤمن بأنه يوجد مؤامرة لسرقة المجوهرات الملكية
    Kurbanlarının pislikle dolu olduğuna ve dünyayı onların kirinden arındırdığına inanıyordu. Open Subtitles يؤمن بأن ضحاياه مليئين بالقذاره. وأنه كان ينظف العالم من قذارتهم.
    Her ne olursa olsun, bir uçağı yok etme gücüne sahip olduğuna inanıyordu. Open Subtitles ضد كل الأسباب هو آمن أنه . لديه القدرة ليدمّر طائرة
    Sadık bir Protestan olsa da Erzebet pek çok sapkın teoriye inanıyordu. Open Subtitles كان يوجد بروتستانت مخلصين. آمنت ارشبت بالكثير من النظريات الهرطقية
    Öz annen inanmazken, o sana inanıyordu. Open Subtitles انهـا اؤمنت بك عندمـا والدتـك لم تؤمن بـك
    Kullandığı uyuşturucunun, tanıdığı herkesin zihnine girmesini sağladığına inanıyordu. Open Subtitles وه، إعتقد الذي المخدّرات أخذه داخل العقول اللاشعورية
    Ayrıca, bir kadının rahminin, vücutta dolaşıp hastalığa neden olabilecek, canlı bir hayvan olduğuna inanıyordu. TED أيضاً كان يعتقد أن رحم المرأة هو حيوان حي والذي يمكنه التجول في جسدها وأن يسبب لها الأمراض.
    Baban, küresel salgının gün yüzüne çıkacağına inanıyordu. Open Subtitles الوباء العالمي الذي ظن والدك أنه على وشك الحدوث
    Çünkü hareket ile özgürlük ve gelişimin geleceğine inanıyordu. TED لانه كان يؤمن ان قابلية التنقفل يجلب الحرية والانجاز.
    Başka bir deyişle, Charles Darwin grup seleksiyonuna inanıyordu. TED وبعبارةٍ أُخرى ، كان تشارلز داروين يؤمن بالانتقاء الجماعي.
    - Baban inanıyordu. Ve oğlu olduğun için, senin için bunun bir anlamı olmalı. Open Subtitles والدكَ آمن بذلك ، و طالما أنتَ ولده فيجب أنّ يعني هذا لكَ شيءً.
    Eski Yunanlılar, Tanrıların insanı kilden yarattığına inanıyordu. Open Subtitles آمن اليونانيون القدماء بأن الآلهة قدّ شكلت الإنسان من الطين
    Bütün çağdaşları gibi, prensipte hava sisteminin benim güneş sistemimden farksız olduğuna inanıyordu. Open Subtitles وكغيره من العاصرون فقد آمن بالقاعدة التى تقول أنه ما دام الطقس لا يختلف عن تلك الألة
    Bu kadın teröriste ve onun davasına inanıyordu. Open Subtitles .. آمنت هذه المرأة في أخلاق الإرهابيّ .. وفي قضيّته
    Ve siz iki kardeşin ancak bu düğünle bir araya geleceğinize inanıyordu. Open Subtitles وكانت تؤمن بأن.. هذا الزواج سيجمعُ شملكما
    eğriliğin etrafını bir kez görebilirsen başladığın yere döneceğine inanıyordu. Open Subtitles ديكير إعتقد بأنه إذا امكنك أَن ترى حول المنحنى كله فستعود لنقطة البداية و ستشاهد نفسك
    Fikirlerinin Tanrı'dan bir armağan olduğunu düşünüyor yada inanıyordu. Open Subtitles لقد أدرك أو كان يعتقد بأن أفكاره كانت هبة من الرب.
    Malestrazza, bu binanın sonsuza dek ayakta kalacağına inanıyordu. Open Subtitles ماليسترازا ظن أن هذا المبنى سيبقى للأبد
    İyi rosto pişirmemin, iyi koca bulmama yardımcı olacağına inanıyordu. Open Subtitles كانت مقتنعة بأن طهي اللحم بطريقة مناسبة سيساعدني على إيجاد الزوج المناسب
    O adamın gerçekten cazı icat ettiğine inanıyordu. Open Subtitles لقد صدق حقاً ان هذا الرجل هو مخترع الجاز
    Gezegeninizin halkı Dünya'nın düz olduğuna inanıyordu. Open Subtitles إنّ أناس كوكبكم آمنوا ذات يوم أن عالمكم مُسْتوٍ.
    Bazen bir çözüm bulmak için gözdağı vermek gerektiğine inanıyordu. TED كان مؤمناً بأنه أحياناً يتوجب عليك أن تمثل تهديداً حتى يتم إيجاد الحل.
    Sana inanıyordu. İleride başına büyük şeylerin geleceğini düşünüyordu. Open Subtitles لقد وثق بقدراتك لقد ظنّ بأنكَ ستتصدّر أموراً عظيمة
    Hayır ama sevdiği kişiyle konuştuğuna inanıyordu. Open Subtitles لا ، كان مقتنع بأنه يتحدث مع الشخص الذي يحبه
    Fakat çoğu meslekdaşı, onun bu arayışının yanlış yönde olduğuna ve artık en güzel günlerinin geride kaldığına inanıyordu. Open Subtitles لكن أغلب زملاؤه اعتقدوا أن مسعاه قد ضُلل وأن أفضل أيامه أصبحت حقيقةً خلفه
    Dünyanın, evrenin ortasında olduğuna inanıyordu ve herkes ona çok zeki olduğu için inandı. Open Subtitles إعتقدَ بأنّ الأرضَ كَانتْ مركز الكونِ، وكُلّ شخص إعتقدَه، لأنه كَانَ ذكيَ جداً.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد