Sadece Noel'i kutlamakla kalmayıp bir de Noel Baba'ya mı inanıyorsun? | Open Subtitles | أنت لا تحتفل بعيد الميلاد فحسب أنت تؤمن بسانتا كلوز ؟ |
Geri dönen askerin, "Beni öldürttüğünüz için teşekkürler" diyeceğine mi inanıyorsun? | Open Subtitles | أنت تؤمن بأن الجندي سيعود قائلاً أشكركم على التسبب في قتلي |
Stan'in elinde gerçek deliller var ve sen Afrika zırvasına inanıyorsun? | Open Subtitles | ستان لديه أدله حقيقية وأنت تصدق الكلام التافه عن أفريقيا ؟ |
Herşeye rağmen bana inanıyorsun. Sana verdiğim acıya karşın bunu yapabiliyorsun, hayret verici. | TED | مازلتِ تؤمنين بي، وأن تملكي القدرة على ذلك برغم حجم الألم الذي سببته لك لهو أمر مذهل. |
Asıl yalancılardan uzak durmalı. Bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لا ما عليك هو أن تتجنب أكاذيبك جمال أنت تصدقني ؟ |
Buna inanıyorsun çünkü adama takmışsın ve inanmak istiyorsun. Tamam mı? | Open Subtitles | تصدقين ذلك لأنك أردت حل قضية الرجل بشدة وتريدين تصديق ذلك |
Onu ben yapmadım! Anne, sen bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لم أفعل هذا ، أنت تصدقينني يا أمي، أليس كذلك؟ |
Hergün iyi insanların öldüğünü görüyorsun ve hala tanrıya mı inanıyorsun? | Open Subtitles | تري اناس صالِحون تَمُت كل يوم و لازلت تؤمن بالله ؟ |
İşte bu yüzden gitmem lazım. Hâlâ bu saçmalığın gerçek olduğuna inanıyorsun. | Open Subtitles | لهذا السبب عليّ الذهاب، لأنّك ما تزال تؤمن بأنّ هذا الهراء حقيقيّ |
Senin ifşa ettiklerin bu optimistik bakış açısının kalbine hançer sapladı. Fakat sen yine de yapılabilecek bir şeylerin olduğuna inanıyorsun. | TED | تصريحاتك نوع الما حطمت وجهات النظر المتفائلة لكنك مازلت تؤمن أن هنالك طريقة للقيام بشيء حياله. |
Ya da yapamayacağına mı inanıyorsun? Ama buna çok fazla vurgu yapıyor olmamızın fazla önemi yok? Alain de Botton: Kâbus düşünce şu, | TED | ام انك لا تؤمن بذلك لانه لا يهم ان كنا نركز كثيرا على تلك المفاهيم او لا . فهي واقعية ألين دي بوتون: ان الكابوس الليلي |
Bu kızın tüm söylediklerine neden bu kadar gönülden inanıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تنوي ان تصدق كل شيء تخبرك به تلك الفتاة؟ |
Bak, benimki yerine hüküm giymiş bir mahkûmun söylediklerine inanıyorsun. | Open Subtitles | أصغي ، تؤثر أن تصدق كلام قاتلٌ مُدانٌ على كلامي |
Bu adam sana ne anlattı ki onun hikayesine inanıyorsun? | Open Subtitles | ماذا قال لك الرجل بحق الجحيم حتى تصدق قصته؟ |
Sen ettiğin yemine inanıyorsun. Onlar inanmıyor. | Open Subtitles | أنتِ تؤمنين بالقسم الذي أدليتي به , وهم لا |
Bütün ayrılıklara, hayal kırıklıklarına ve tren kazalarına rağmen hala dışarıda bir yerde olduğuna inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | بعد كل الإنفصالات والإحباطات أما زلت تؤمنين بوجوده؟ |
Arazi konusunda artık bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | الآن تصدقني حول الأرض، أليس كذلك؟ |
Buna inanıyorsun, yoksa Memnet'i öldürmezdin. | Open Subtitles | أنت تصدقين ذلك و إلا ما كنت قد قتلت ممنت |
Eminim ki, ben değildim. Sen bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنا واثق أنني لست الفاعل أنتِ تصدقينني صحيح؟ |
Phoebe, bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | فيبي, أنتِ تصدقيني, أليس كذلك؟ |
Gerçekten kahraman olduğuna inanıyorsun. O zaman kendine bir tayt ve pelerin bulup New York'da dolaşarak yanan binalardan bebekleri çıkarmalısın. | Open Subtitles | أنا آسف، أنتَ تصدّق فعلاً أنّكَ بطل ينبغي أن تأتي لنفسكَ بزي وحرملة |
Arkadaşlarına inanacağına ona inanıyorsun. | Open Subtitles | الآن انت تصدقه أكثر من أصدقائك؟ |
Sen buna inanıyorsun. | Open Subtitles | سلّمنا بأنك مؤمن, فهل تتنازل عن كل ما تملُك |
Meydana gelen her şeyin... hayat gayen içinde olduğuna inanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تُؤمن بأن كُل شيء.. يحدث في حياتك لديه مغزى |
- Ama artık inanıyorsun, kusura bakma. | Open Subtitles | التي يؤسفني أن أقول، والذى أنت تعتقده الآن. |
Demek artık bana inanıyorsun. | Open Subtitles | إذن ، أنتَ تصدّقني الآن - حسناً ، لن أسترسل بذلك - |
Gerçekten! Tae Moo bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انها الحقيقة يا تاى مو انت تصدقنى اليس كذلك ؟ |
Hastaya değil, ona inanıyorsun. Vakayı bu yüzden alıyoruz. | Open Subtitles | تصدقها و تكذب المريض نفسه لهذا نتولى تلك الحالة |