ويكيبيديا

    "inandığı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يؤمن
        
    • تؤمن
        
    • آمن
        
    • يؤمنون
        
    • يعتقده
        
    • آمنت
        
    • يصدقه
        
    • آمنوا
        
    • معتقداته
        
    • مبادئه
        
    • إيمانها
        
    Ancak babasının her zaman inandığı iyi bir temel kural vardı. Open Subtitles على أية حال, قاعدة جيدة كان ,و الده دائماً يؤمن بها
    Bir savaşçı bunu asla yapmaz işte. İnandığı şey uğruna ölümüne dek savaşır. Open Subtitles اسمع، المحارب لا يفعل ذلك أبداً هو يقاتل حتى الموت، لشيءٍ يؤمن به
    Hiç onun biçimsizleştirildiği ihtimali üzerine düşündün mü? Veya biçimsizleştirildiğine inandığı üzerine? Open Subtitles هل فكرت في احتمالية أن يكون مشوهاً أو أنه يؤمن بكونه مشوهاً؟
    Sen beni popodan ağza konusunda inandığı gerçekleri değiştirmediğim için beni peçete doldurmak zorunda bırakıyorsun. Open Subtitles تجعلينى أهتم بالمفارش لأن عائلتى تؤمن بالأفعال القذره
    Evet, o zaman da böyle düşünüyordun. Safının inandığı her şeyden nefret ederdin. Open Subtitles أجل، كان لك نفس الرأي عندئذٍ، إنّك كرهت كلّ ما آمن به فريقك.
    Herkes ona inandığı ve güvendiği için, onlar da gemileri görür. Open Subtitles و لأن الجميع يثقون و يؤمنون به هم أيضاً رأوا السفن.
    Kimin neye inandığı önemli değil. Bu oldu. Open Subtitles لا يهم ما يعتقده الناس,لكن هذا ما حدث فعلا
    Eğitim, laik dünyanın gerçekten inandığı bir alan. TED التعليم هو مجال يؤمن به العالم العلماني
    Bu arada, bugün çoğu Amerikalı'nın inandığı şey bu. TED وبالمناسبة، هذا ما يؤمن به أكثر الأمريكان اليوم.
    İnsan, inandığı şey için savaşmalı. Open Subtitles يجب على المرء أن يحارب من أجل ما يؤمن به
    İnsanların nelere inandığı anlatıyorum. Open Subtitles لست أتكلم بكلام الكهنة بل أتكلم عمّا يؤمن به الناس
    Unvanını, topraklarını, inandığı her şeyi terk etti. Open Subtitles لقد تخلى عن لقبه , وأرضه وكل شيء كان يؤمن به
    İnandığı birşey için savaşıyor. Open Subtitles أنا أفضّل أن أحظى برجل يلتزم بما يؤمن به
    Hayır, kendinden çok daha büyük bir şeye inandığı için mutlu olduğunu söyledi. Open Subtitles لا، تقول أنها تسعد أكثر عندما تؤمن بمن هو أكبر منها
    Heyecan verici bir adamın, sanatına inandığı bir sanatçının sevgilisiydi. Open Subtitles كانت حبيبة رجل مثير للاهتمام فنان كانت تؤمن به
    O terörizmi olduğu gibi bağırarak söylerdi sadece suçluyu değil aynı zamanda inandığı ve çabaladağı şeylere karşı, edebe aykırı kötü örnekleri de. TED سيسمي اﻹرهاب بما يستحق تسميته، ليس إجراما فحسب بل مهزلة فاحشة .لكل ما آمن وعانى من أجله.
    Herkes aynı hayal ürününe inandığı sürece herkes aynı kurallara uyar ve itaat eder, aynı kalıplar ve aynı değerlere. TED وطالما آمن كل واحدٍ بنفس الخيال، فكل واحدٍ عندها سيذعن ويتبع نفس الأحكام، نفس السنن، ونفس القيم.
    Yaşayan en büyük bilim insanları radyum'un varlığına inandığı sürece diğer düşüncelerin pek önemi kalmıyor. Open Subtitles طالما أعظم عالم المعيشة يؤمنون وجود الراديوم ما الأفكار الأخرى لا يبدو أن هذه المسألة.
    Bu pek çok insanın inandığı bir senaryo. Open Subtitles هذا هو السيناريو الذي يعتقده الكثير من الناس
    Kız bana inandığı için havada uçabildim. Open Subtitles يما أن الفتاة آمنت بي كنت قادر على الطيران في الهواء
    Belki herkesin inandığı tek şey de olabilir. Open Subtitles وربما هذا أيضاً هو كل ما يصدقه الجميع.
    Bana kaç kişinin bir zamanlar rahiplere inandığı için geldiğini bilseniz şaşırırdınız. Open Subtitles ستندهشون بعدد المرضى الذين يأتون إلي لأنهم في وقتٍ ما آمنوا بقسيس
    Bir süper kahraman, inandığı şey uğruna ölmeye hazır olmalıdır. Open Subtitles البطل الخارق يجب أن يكون مستعدًا للموت في سبيل معتقداته.
    Simon, eğer Nelson Mandela, inandığı şeyi savunmamış olsaydı, şu anda nerede olurduk? Open Subtitles سايمون, لو لم يقف نيلسون مانديلا مع مبادئه, فأين سنكون الآن؟
    Ondan tek istediğim sana inandığı gibi bana da inanmasıydı. Open Subtitles كل ما كنت أريده هو أن تؤمن بي بطريقة إيمانها بكِ.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد