Öyleyse tek yapman gereken erkek arkadaşını sevgilisini gizli bir doktoru, gizli bir zulası ve gizli bir hayatı olduğuna inandırmak. | Open Subtitles | إذا، كل ما عليك فعله هو إقناع هذا الشاب بأن صديقته كان لديها طبيب سري ومخبأ سري |
Kendisinin inandığı bir şeye başkalarını da inandırmak için bizi kullandı. | Open Subtitles | كان يستخدمنا لإقناع الآخرين بشيء هو يؤمـن به بالفـعل |
Dur tahmin edeyim, son bir buçuk saatini Büyükelçiyi benim kafayı yemediğime inandırmak için harcadın. | Open Subtitles | دعيني أحزر، لقد أمضيتِ الساعة والنصف الماضية محاولةً أقناع السفيرة بأني لستُ معتوهً فاقدٌ للعقل |
Milleti, o gece olanlar hakkında inandırmak için çok zaman harcadım. | Open Subtitles | لقد قضيت وقتاً طويلاً أحاول أن أقنع القوم بما حدث تلك الليلة |
Benden nefret ediyor. Seni bana karşı doldurmak ve güvenilir biri olmadığıma seni inandırmak istiyor. | Open Subtitles | إنّها تكرهني، وتريدك أن تنقلب عليّ وتحاول إقناعك أنّي غير جديرة بالثقة |
Her toplum gelecek savaşçıları savaşta ölmenin onur verici olduğuna inandırmak için ölülerine anıt diker. | Open Subtitles | كل المجتمعات تبني صروحاً لموتاها حتى تقنع مقاتليها المستقبليين بأن الموت في معركة هو شرف |
Ben erkeklerin inanmak istedikleri şeyi inandırmak için para alıyorum. | Open Subtitles | وظيفتي أن أجعل الرجال يصدقون ما يريدون أن يصدقوه أجل |
Hala bana aşık olduğuna inandırmak için elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | بذلت قصارى جهدها لتقنعي بأنها ما زالت تحبني. |
- İnsanların Graham'ı bir hayaletin öldürdüğüne inandırmak istemiş. | Open Subtitles | والتعاويذ الغريبة وخدع الناس ليصدقوا أن غراهام قتل بواسطة شبح |
Ve bir şişe kırıp... .. kendimi kestim çünkü bunu kızına benim yaptığıma... .. seni inandırmak istedim, Walt. | Open Subtitles | . ياإلهيّ . لذلك كسرت زجاجة ... و جرحت نفسيّ، لأنّي أردت إقناعكَ |
Ben sarhoşum ama bu adam ya Amerika'nın en adi herifi ya da Amerika'nın en adi herifi olduğuna beni inandırmak istiyor. | Open Subtitles | أنا ثملة، و هو إما أكبر وغد في أمريكا... أو انه يحاول إقناعي بأنه أكبر وغد في أمريكا... |
Biliyor musun? 100000 kişiyi inandırmak, bir kişiyi inandırmaktan daha kolay. | Open Subtitles | انت تعلمين انه من الاسهل جعل 100000 شخص ان يصدقوا اكثر من جعل شخص واحد |
Ve şuan olan şeylere baktığımız zaman halkımızı buna inandırmak bizim için-- | Open Subtitles | لكن حالياَ بكل ما يجري صعب علينا جداَ إقناع العائلات |
Kendini; aldatmadığına, annemin Garcetti'yi yenebileceğine ve T.J.'in iyi olduğuna inandırmak istiyorsan hiç durma, yap. | Open Subtitles | لو أردت إقناع نفسك أنك لست خائناً وأمي ستغضب الرئيس أن إبنها |
Kendini doğru tarafta olduğuna inandırmak için bu lafı mı kullanıyorsun? | Open Subtitles | هل هذه هي الجملة التي تستعملينها لإقناع نفسك أنك في الجانب الصحيح؟ |
Bekarlığa veda partisi, çok büyük bir hata yaptığına dair bekarı inandırmak için son bir şansdır. | Open Subtitles | هل حفل العزوبية آخر فرصة لإقناع العازب بأنهم يرتكبون خطأ فادح؟ هل هى كذلك؟ |
Tindle'i ciddi olduğuma inandırmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان علىّ أقناع "تيندل" بأننى جاد |
Bütün hayatımı, Kiliseyi ve asilleri bizlerden onlara herhangi bir zarar gelmeyeceğine inandırmak için harcadım. | Open Subtitles | لقد قضيت حياتي أقنع الكنيسة والأمير أنهم لا سبب لهم لكي يخيفونا |
Anlaması zor, biliyorum Kyle, fakat bunların hiçbirinin gerçek olmadığına seni inandırmak için müşteri hizmetleri tarafından buraya gönderilen benim. | Open Subtitles | أعلم أنه صعب فهمه كايل، ولكن أنا من تم إرسالي من قبلِ خدمة العملاء في محاولة إقناعك أن كل ما تراه غيرُ حقيقي. |
Mutluluk, etrafınızdaki insanları mutlu olduğunuza inandırmak değildir. | Open Subtitles | السعاده ليست أنك تقنع الناس حولك أنك سعيد |
Sorun şu ki, insanları buna gerçekten inandırmak zor, bilmiyorum. Yapay zekâ bir tehdit olabilir, vesaire. | TED | المشكلة أنه من الصعب جعل الناس يصدقون ذلك، لا أعلم الذكاء الاصطناعي تهديد وشيك وما الى ذلك. |
Hala bana aşık olduğuna inandırmak için elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | بذلت قصارى جهدها لتقنعي بأنها ما زالت تحبني. |
Emekçi sınıfını kandırıp özgür iradeleri olduklarına inandırmak için sadece bir maske. | Open Subtitles | ليصدقوا أن لديهم إرادة حرة |
Ve bir şişe kırıp kendimi kestim çünkü bunu kızına benim yaptığıma seni inandırmak istedim, Walt. | Open Subtitles | . لذلك كسرت زجاجة ... و جرحت نفسيّ، لأنّي أردت إقناعكَ . (بأنّي أنا من فعل ذلك بابنتك، يا(والت |
Beni bildiğim her şeyin bütün hayatımın buhar olup uçmadığına inandırmak için ne söyleyebilirsin sence? | Open Subtitles | كيف بوسعك إقناعي أن كلّ شيء عهدته، وحياتي بأسرها... تبخّروا توًّا؟ |
Bizim düğün hediyemiz de, onları bu saçmalığa inandırmak oldu. | Open Subtitles | و هديتنا لهم كانت جعلناهم يصدقوا ذلك الهراء. |
Beni kendine tekrar inandırmak için bana içinden gelerek ne yapabilirsin? | Open Subtitles | ماذا أنت مستعد له, لتقنعني به لتجعلني أؤمن بك مجدداً ؟ |
- Seni inandırmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لا يجب أن أقنعك |
Bizi inandırmak için de çok uğraştı. | Open Subtitles | لقد وجد صعوبة فى اقناعنا ايضا, |