Bir kaç saat önce burda olmadığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنه لم يكن موجودا منذ ساعات قليلة |
İnanmak çok zor. Bu yaşta bir kız ve bunca erkek... | Open Subtitles | لكن من الصعب تصديق فتاة بعمركِ مع كل هؤلاء الرجال. |
Birinin düğün masraflarını, kardeşinin karşıladığına inanmak çok zor. İnanması zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن الأخ هو الذي يدفع تكاليف الزفاف |
Mi inanmak çok zor senin belki bazı karanlık benliği gerçek duygularını hareket olabilir mi? | Open Subtitles | هل من الصعب التصديق أنه ربما شبيهك المظلم قد يتصرف بمشاعرك الحقيقية ؟ |
Bu adamlardan herhangi birinin tecavüzcü ya da katil olmadığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | أجد صعوبة في تصديق أن واحدا من هؤلاء الرجال ليس لدينا القاتل القطع المغتصب. |
Ruhun çok genç. 25 yaşında olduğuna inanmak çok zor. | Open Subtitles | روحك شابة جداً من الصعب أن أصدق أن عمرك 25 سنة |
Bombanın buraya atıldığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | بالنظر لناجازاكي من الصعب تصديق أن هذا هو المكان حيث أسقطت القنبلة |
Buna inanmak çok zor. Ama Jules Verne'e de gülmüşlerdi. | Open Subtitles | من الصعب تصديق هذا لكنّهم ضحكوا على جولز فيرن |
O kızın ırkçı bir not yazacağına inanmak çok zor. Nedenmiş o? | Open Subtitles | اجد انه من الصعب تصديق انها ستكتب رسالة عنصرية |
Biliyorum inanmak çok zor, ama ben yardım etmeye çalıştım. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب تصديق ذلك لكنني كنت احاول المساعدة فحسب |
Bundan 10 yıl sonra insanların kimliğini çalacağına ve kendini öldürteceğine inanmak çok zor. | Open Subtitles | أتعرفي، من الصعب تصديق أن بعد عشر سنوات من هذا سيسرق الهويات ويُقتل |
Buraya iki gün önce şarapnel yağmuru yağdığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | حسنًا ، من الصعب تصديق أن هذا المكان ضُرب بواسطة تساقط شظايا سفن الفضاء منذ يومين فقط. |
Yeryüzünde, o gece orada olan kimsenin kalmadığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أنه لا يوجد شخص أخر على هذا الكوكب كان موجوداً في تلك الليلة |
Eskiden bizim gibi olduklarına inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأنهم كانو مثلنا ذات يوم |
Öldüğüne inanmak çok zor. | Open Subtitles | ـ قاتله؟ بالنسبة ليّ من الصعب التصديق إنه قد مات. |
Jasmine'i bulmak için böyle birinin yardım etmesine inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن الشخص الوحيد القادر على مساعدتنا في ايجاد جازمين موجود هنا |
Ve onca zamandır senin bunun farkında olmadığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | وأجد صعوبة في تصديق أنك لم تعلمي طيلة الوقت |
Daha geçen Noel Harmony ve benim dünyayı değiştirdiğimize inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنه فى آخر عيد ميلاد مجيد غيرنا أنا و (هارمونى) العالم |
Köstebek olduğuna inanmak çok zor. | Open Subtitles | أجد أنه من الصعب أن أصدق أن تكون الجاسوسة |
O kadar küçük olduğuna inanmak çok zor. | Open Subtitles | يصعب التصديق أنك كنت بهذا الصغر |
Kızını kullanmadan Zane'i ikna etmene inanmak çok zor. | Open Subtitles | يصعب علي التصديق بأنّك قمت بإقناع (زين) لفعل ذلك دون استخدام ابنته ضدّه |
Senin, daha önce bir erkeği çıplak görmediğine inanmak çok zor. | Open Subtitles | إن هذا يبدو صعب التصديق بأنك ما رأيت رجل عاري قبل ذلك |
Buralarda bir yarı Tanrının yaşadığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب أن نصدق أن أي نصف الإله يعيش هنا. |