2016 yılı, çok büyük bir kesimin, hatta Batı dünyasının bile, bu hikâyeye inanmayı bir kenara bıraktığı andır. | TED | وعام 2016 كانت اللحظة التي بدأ جزء كبير حتى في العالم الغربي بالتوقف عن تصديق هذه القصة. |
Diğer seçeneği düşünmektense buna inanmayı tercih ederim. | Open Subtitles | اسمع، أنا أفضّل تصديق هذا على الأمر الآخر |
Hayatımda ilk kez düzgün bir adamla beraberim ve buna inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | لأول مرة في حياتي أملك رجل جيد وأنا أرفض أن أصدق ذلك |
Sen büyük bir kızsın, böyle şeylere inanmayı bırakmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | إنكِ فتاة كبيرة، وقد حان الوقت لتتوقفي عن الإيمان بهم هكذا |
Emin olmak beni ziyadesiyle rahatlatırdı elbette fakat bunun yerine onun gökyüzünde olduğuna inanmayı seçtim. | Open Subtitles | سيرحيني كثيراً أن أعلم يقيناً. لكن بدلاً من ذالك، اخترتُ أن أؤمن أنه بالأعلى هناك. |
Bunu yapabileceğine inanmayı hiç istemedim ama sanırım, hep biliyordum. | Open Subtitles | لم أكن أريد التصديق أنه يمكن أن يكون مشترك في شيء مثل هذا لكنّي أظن أنني عرفت هذا دائما |
Hastanede gördüğümüz kadının başına gelenleri bir insandan başkasının yapmış olmasına inanmayı reddediyorsun. | Open Subtitles | ترفض الإعتقاد ذلك أيّ شئ ما عدا الرجل كان يمكن أن يعمل هذا. كان يمكن أن يعمل ما رأينا إلى تلك الإمرأة في المستشفى. |
Sadece küçük dünyamızı bir perspektife yerleştirmiyor aynı zamanda gerçekten yalnız olduğumuza inanmayı güçleştiriyor. | Open Subtitles | هذا ليس فقط يجعل عالمنا المألوف كله في منظور جديد بل يجعل من الصعب تصديق أننا وحدنا حقاً |
Ölüm Gözcüsü'nün bunun arkasında olduğuna inanmayı red ediyorum. | Open Subtitles | ارفض تصديق ان حارس الموت له يد فى هذا الموضوع |
İki korkunç şeyden birine inanmayı seçmem gerektiğini anladım. | Open Subtitles | أدركتُ أنّ لديّ الخيار في تصديق شيئين فظيعين |
Gördüğüm ve tecrübe ettiğim onca şeyin ardından, bunun yalan olduğuna inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | بعد كل ما رأيته وجربته, أنا أرفض أن أصدق أن كل هذا ليس حقيقياً. |
Çünkü sana inanmayı bir dakika bile olsun bırakmadım! | Open Subtitles | فأن لم أصدق شيئا من ذلك منذ البداية و لو للحظة واحدة |
Babamın tamamen iflah olduğuna inanmayı seçtim. | Open Subtitles | إخترت أن أصدق أن والدي أصبح مستقيماً بالفعل |
Bizi aydınlanmaya götürmeye hazırlanan bir tanrı kendisine inanmayı reddeden herkesi yok ederek, bu ilahi güçle çelişir mi? | Open Subtitles | هل يُعقل لإله يكرّس نفسه ..ليقودنا إلى درب التنوير ..أن يناقض الخير الإلهي بتدميره كل الذين يرفضون الإيمان به؟ |
Eğer bunlardan bir tanesine inanmayı seçerseniz, -tek boynuzlu atlara, diş perilerine, demliklere veya Yehova'ya- neden inandığınızı açıklamakla mükellefsiniz. | TED | إذا أردت الإيمان بأي منها.. البراق، جنيات الاسنان، أباريق الشاي، أو يهوا.. تقع عليك مسئولية تبرير الايمان بها. |
Bana güzel şeylerin nasıl olabildiğini ve nasıl tekrar olacaklarına inanmayı öğrettin. | Open Subtitles | لقد علمتني كيف أؤمن من جديد كيف أن أشياءا جميلة ممكنة الوقوع و أنها ستحدث |
- Henüz hazır değilsiniz. Görülmeyen bir şeye inanmayı seviyorsunuz. Ama karşınıza çıktığında göremiyorsunuz. | Open Subtitles | يمكنكم التصديق في شئ طالما كان خفياً لكن حالما يظهر أمامكم ، تقومون بإنكاره |
Her neyse, daha sonra böyle şeylere inanmayı bıraktım. | Open Subtitles | على أية حال، بعد ذلك توقّفت عن الإعتقاد بهذه الأشياء |
Diyelim ki sana inanmayı sana yardım etmeyi seçtim. | Open Subtitles | لنقل بأني إخترت أن أصدقك إخترت أن أساعدك |
Oysa sen insanlara hep sevmeyi ve inanmayı öğütledin. | Open Subtitles | كنت دائما أقول للناس الى الحب والى الاعتقاد. |
Altı ay önce, ilk başta inanmayı reddettiğim, yaklaşan bir tehlike konusunda uyarıldım. | Open Subtitles | منذ ستة أشهر علمت بشأن موقف يعد كارثة في البداية رفضت تصديقه |
İçinde buradaki felâketi görmeyen bir parçan olmadığına inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | أرفضُ تصديقَ أنّه ليس بداخلكِ ما يرى مأساةً فيما حدث. |
Fakat Tanrı'ya inanmayı çok uzun zaman önce bırakmıştım. | Open Subtitles | و لكن منذ ذلك الحين توقفت عن الأيمان بالله |
Bay Beysbol'un Düşler Tarlası'nı izlemediğine inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | انا لا اؤمن سيد بيسبول الم ترى فيلد اوف دريمز |
Sana inanmayı çok istiyorum. | Open Subtitles | أتدري؟ أود تصديقك |
Ve bugün insanlar burada olanlar hakkında gerçeğe inanmayı reddediyor. | Open Subtitles | والى هذا اليوم,مازال الناس يرفضوا ان يصدقوا ما حدث هنا |