Demek bunlar senin olgunlaşma yılların ve aklın başına gelene kadar sürekli insanların duygularını incitmeye devam mı edeceksin? | Open Subtitles | أتعتقد لأن تلك هي سنوات تكوينك يمكنك المضي قدما ً في إيذاء مشاعر الناس طالما تخرج بشيء من ذلك؟ |
Senin gibi taş kalpli bir alaycı olabilirdim, ama insanların duygularını incitmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أكون متشائم جامد القلب مثلك لكني لا أحب أن أجرح مشاعر الناس |
Bazı şeylerin söylenmemesi gerekir ama dedektifler bunları söylemek, insanların duygularını sormak zorundadır. | Open Subtitles | هناك أشياء مؤكده لا يجب أن تقال لكن المحقق يجب أن يذكرها أو يسأل عن مشاعر الناس |
İnsanların duygularını sezeriz. Onların eylemlerinin anlamlarını, eylemler henüz gerçekleşmeden bile biliriz. | TED | نحن نستشعر مشاعر الآخرين. نحن نعرف معنى أفعالهم حتى قبل أن تحدث. |
Sorunları insanların duygularını incitmeyi umursamayacak kadar kendilerini zeki sanmaları. | Open Subtitles | مشكلتهما أنهما يظنان أنهما ذكيان جداً و لا يهتمان إن كانا سيؤذيا مشاعر الآخرين |
Bak, insanların duygularını incitme konusunda kimse benden daha duyarlı olamaz. | Open Subtitles | إسمعي، لا يوجد شخص حساس أكثر مني بشأن مسألة إيذاء مشاعر الناس |
Diğer insanların duygularını anlama konusunda sıkıntı yaşadığımı hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت أنه لديَّ مشاكل بالتعرف على مشاعر الآخرين |
Diğer insanların duygularını senin duyguların önüne koymanı sağlıyor. | Open Subtitles | إنها تجعلك تضع مشاعر الآخرين قبل مشاعرك |
Bernie o kadar kibar, yardımsever ve insanların duygularını incitmekten o kadar çekinen biriydi ki kimseye "Defol git" diyemezdi. | Open Subtitles | كان (بيرني) لطيفاً للغاية ومتفهّماً حريص للغاية ألا يجرح مشاعر الآخرين لم يتحمل فكرة أن يُغضب الآخرين |