Kimsenin böyle bir direktif vermediği, benim elimde bunu ispatlayacak bir belge olmadığı ve bu suçlamalardan zararlı çıkacağım tarzında bir cevap vereceksiniz. | Open Subtitles | سوف تجيب، لم يستلم أحد مثل هذه التعليمات وأنه لا يوجد معي أوراق لإثبات هذا التعارض وأن كل هذا سوف ينقلب ضدي |
Otopsi raporu onu suçluluğunu veya tersini ispatlayacak somut bir kanıt sunabilir. | Open Subtitles | ربما يشير التقرير إلى دليل مادي لإثبات التهمة أو عدم إثباتها |
Bu yüzden deneklerimizi, bulgularımızı ispatlayacak oranda ayarlıyoruz. | Open Subtitles | بما يكفي لإثبات النتائج التي توصلنا إليها |
Kanıtlar sizlere Bay Stampler'ın bilinçli bir şekilde, tuzak kurduğunu ve yüce bir şahsı hayvanice öldürdüğünü ispatlayacak. | Open Subtitles | الأدلة ستثبت أن "آرون - -ستامبلر" هرب, و تم الإيقاع به |
Suçsuz olduğunu ispatlayacak bazı belgeler var. | Open Subtitles | لدىّ بعض الوثائق التى ستثبت براءتكِ |
- Bunu ispatlayacak belgen var mı? | Open Subtitles | هل لديك الوثائق الرسميّة لكي تُثبت ذلك؟ |
-Eldiven takıyordum. Bu neyi ispatlayacak? | Open Subtitles | كنت أرتدي قفاز , كيث سيثبت هذا شيئاً ؟ |
Evet, sizi. Şiddet yanlısı biri ve bunu ispatlayacak hükümleri mevcut. | Open Subtitles | نعم ، أنتِ لديه مزاج عنيف ، والعديد من الإدانات لإثبات ذلك |
Kadında bunu ispatlayacak yatak fotoğrafları bile varmış. | Open Subtitles | وحتّى أنّ لديها لقطات لغرفة النوم لإثبات ذلك |
Kendimi ispatlayacak bir şans vermedin hiç. | Open Subtitles | لم تعطني الفرصة أبداً لإثبات قدرتي على ذلك |
Şimdi onun suçsuz olduğunu ispatlayacak bir kanıt bulmalıyız. | Open Subtitles | الآن علينا إيجاد دليل لإثبات برائته |
Bazı uzun hesaplamalardan sonra gedik teorisini ispatlayacak çözümü bulduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | بعد بعض، اه، حسابات مطولة، أعتقد أنني قد اكتشفت مفتاح لإثبات نظرية خرق المقترحة . |
Muhtemelen Farragut'ı o öldürdü ve şerifi de ama bunu ispatlayacak delil falan yok. | Open Subtitles | ربّما يكون قد قتل (فرغت) وذلك الشريف، لكن لن يكون هناك أيّ دليل أبداً لإثبات ذلك. |
Claire'in kürtaj hakkında yalan söylediğini biliyorum, ve bunu ispatlayacak kanıtlar elimde. | Open Subtitles | أعرف أنّ (كلير) كذبت بإجهاضها ولدي مذكراتها لإثبات ذلك |
Suçsuz olduğunu ispatlayacak bazı belgeler var. | Open Subtitles | لدىّ بعض الوثائق التى ستثبت براءتكِ |
Suçsuz olduğunu ispatlayacak bazı belgeler var. | Open Subtitles | لدىّ بعض الوثائق التى ستثبت براءتكِ |
Odamıza da ne yaptığımı ispatlayacak bir delil sakladım. | Open Subtitles | وخبأت أدلة في غرفتنا ستثبت ما فعلته. |
-Bunu nasıl ispatlayacaksın? -Kürsüde o ispatlayacak. | Open Subtitles | هي ستثبت هذا على المنصه |
Bunu ispatlayacak belgen var mı? | Open Subtitles | هل لديك الوثائق الرسميّة لكي تُثبت ذلك؟ |
Dougie değerli olduğunu ispatlayacak, beraber kaçıp, sonsuza kadar mutlu yaşayacağız. | Open Subtitles | (دوجيو) سيثبت جدارته .. ومن ثمّ أنا وهو سنهرب بعيداً لنحيا حياة سعيدة بعد ذلك .. |
Jack ve ben, emanet sandıklarınızdan birinin içinde... ağabeyimin cinayetinin arkasında kimin olduğunu ispatlayacak... bir kanıt olduğuna inanıyoruz, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | جاك) وأنا نعتقد أن هناك دليل داخل أحد صناديق الودائع) سيثبت من يكون وراء قتل أخي؟ |