İstanbul'daki soğuk savaş uzun süre soğuk kalmayacak. | Open Subtitles | الحرب البارده فى أسطنبول لن تظل بارده لأكثر من هذا |
...İstanbul'a 101 nolu uçuş için son çağrı. | Open Subtitles | النداء الاخير للرحلة رقم101 المتوجهة إلى أسطنبول |
Bir Ankaralı için İstanbul, başkasının çocuğu gibidir derdi. | Open Subtitles | اعتاد أن يقول لاي شخص من أنقرة أسطنبول تعتبر مثل طفل شخص آخر |
Ve gelenek gereği, babasının ölümünden sonra tahta oturan Süleyman, dostu İbrahim'i de kendisiyle birlikte İstanbul'a getirmişti. | Open Subtitles | وكما جرت العادة وعندما وصل سليمان للحكم بعد موت أبيه أخذ أبراهيم المأتمن معه إلى إستانبول |
İstanbul'un stratejik ve ekonomik olarak büyük önemi vardı. | Open Subtitles | كانت قسطنطينية من الناحية الإستراتيجية والتجارية على قدر كبير من الأهمية |
Sabah Cemal abinlen İstanbul'a gideceksen. | Open Subtitles | ستغادرين أنتِ وجمال لاسطنبول غداً صباحاً |
- Buranın şampanyası berbat. İstanbul'dan baş ağrısıyla ayrılmayı istemem. | Open Subtitles | الشمبانيا هنا رديئة جدا لا اريد مغادرة اسطنبول وعندى صداع |
İstanbul'da bizimle birkaç güzel gün geçir ve sonra... sonra evine git. | Open Subtitles | يجب أن تقضى معنا بعض من الأيام الجميله فى إسطنبول ثم تعود |
Sonrasında İstanbul ipek üretiminin aktarım merkezine dönüşmüştür. | Open Subtitles | ، و من ثم هذا المكان ، أسطنبول أصبحت مركز إنتاج الحرير عالميا |
Patlama İstanbul'u mahvedecek, ve Boğaz'ı da asırlar boyunca kirletecek. | Open Subtitles | "الانفجار يستطيع تدمير "أسطنبول ويلوّث البسفور لعقود |
Paris, Roma, Londra, Prag, İstanbul, Fas. | Open Subtitles | باريس, رما, لندن براغ, أسطنبول, فاس |
Sermaye diye diye düşman olduğun o bahçe, o mal mülk okutacak seni istanbul'da. Haberin var mı? | Open Subtitles | وهذه "الرأسمالية" هي جعلتك تدرس في أسطنبول هل نسيت هذا؟ |
İstanbul'dayken izlemek için mürettebatın resimlerini çekmiştik. | Open Subtitles | أخذنا شرائط المراقبة عندما "رسى الطاقم في "أسطنبول |
Her neyse, bu güne kadar beraber İstanbul'da hiç olmamıştık. | Open Subtitles | وعلى أي حال, هل ذهبنا الى (أسطنبول) معا من قبل؟ |
Ölmeden önce İstanbul'a gelip restoranda bir şeyler yemişti. | Open Subtitles | كان قد أتى الى إستانبول قبل أن يتوفى وتناول شيئاً فى المطعم ..نظر حوله |
Dervişler, Galata Mevlevihanesi İstanbul, TÜRKİYE | Open Subtitles | دراويش الدوامة: الطريقة المولوية معبد غلطة إستانبول - تركيا |
Burayı kapatabilirse İstanbul onun merhametine kalacaktı. | Open Subtitles | لو إستطاع أيقافها ستكون قسطنطينية تحت رحمته |
Biz İstanbul'dan ayrılana kadar annesi onun için gelmemiş olursa öldür onu. | Open Subtitles | إن لم تأتِ أمه من أجله بحلول وقت مغادرتنا لاسطنبول اقتله |
...Kabul ve İstanbul yolculuğundan sonra kendimizi Fransa, Paris'e giden bu uçakta bulduk. | Open Subtitles | كابول واخيرا اسطنبول لقد انتهى الأمر على هذه الطائرة كان لا بد أن |
Yirmili yaşlarımda İstanbul'a taşındım, aşık olduğum şehir. | TED | في منتصف العشرينات من عمري, انتقلت الى إسطنبول, المدينة التي أعشقها. |
And olsun ki kavga edin, hele bir gitsinler bu evden senden ötürü ben yemin verdim, gideceğim peşlerinden İstanbul'a. | Open Subtitles | هل هكذا يتصرف الأبناء إن تشاجرت معه أو خرجوا بسببك يمينا بالله سأغادر معهم لأسطنبول فراقب نفسك جيدا |
Schuman bunu 64'te Venedik ve 73'te İstanbul'da yaptı. | Open Subtitles | "شومان" فعل ذلك عام 64 فى فينسيا وفى اسطمبول عام 73 |
Ama İstanbul'da durduruldu. | Open Subtitles | ولكنه كان سيتوقف في اسطانبول أولاً |
Feribot Doğu Ekspresi bağlantısı için, birazdan İstanbul limanından ayrılacak. | Open Subtitles | السفينه بوسبورس ستغادر قريبا من محطة سيركيسى بإسطنبول للربط مع قطار الشرق السريع |
6 Ekim 1970'de İstanbul'da başladı. | Open Subtitles | تبدأ في 6 اكتوبر عام 1970 باسطنبول بتركيا |
Ben Jerzy Kulczycki. İstanbul'dan geliyoruz... Baş-Vezir Kara Mustafa'nın mektubunu getirdik. | Open Subtitles | أنا ياجي كوشيدسكي لقد جئنا من إسطانبول برسالة من الوزير الأعظم |
Dün, İstanbul'daki kuzenimden geldi bu. | Open Subtitles | في الأمس تلقبت هذه من ابن عمنا الموجود في القسطنطينية |