Yemek yemeyen istisnasız hiç kimse hayatta kalamaz. | Open Subtitles | أجزم بحقيقة أن من لا يأكل يفشل في النجاة دون إستثناء |
Bugüne kadar görmüş olduğu istisnasız en iyi teklif olduğunu söyledi. | Open Subtitles | .. أخبرني أنه كان أفضل عرض مكتوب قد رآه من قبل ، بلا إستثناء |
Sen istisnasız eğittiğim en kötü adaysın. | Open Subtitles | أنت فزت بدون جهد ، بدون إستثناء أسوأ مرشح دربته من قبل |
Sonuçta bu insanlar, köyde tek bir aile bile istisnasız olarak bir tuvalet ve bir duş odası yapmaya karar veriyorlar. | TED | لذلك قرر جميع الأشخاص ومن دون أي استثناء في القرية، بناء مرحاضٍ وحمام. |
Kısaca, istisnasız olarak herkes bu işin içine girdi. | Open Subtitles | باختصار , الجميع اشتملهم الامر دون استثناء |
Gelemem. Herkes çalışmak zorunda. İstisnasız. | Open Subtitles | لا, لا أستطيع أنت تعلمين الجميع عليهم أن يعملوا, لا استثناءات |
Okuldan sonra bir saat ceza alır, istisnasız herkes. | Open Subtitles | الحجز .. ساعة كاملة بعد المدرسة بدون إستثناءات |
Ancak istisnasız her büyük prodüksiyon çok önemli bir miktarda "sebebi olmayan" şeyler içerir. | Open Subtitles | جميع الأفلام العظيمة دون إستثناء تحتوي على مواد هامة مِن اللا عقلانية. |
Ancak istisnasız her büyük prodüksiyon çok önemli bir miktarda "sebebi olmayan" şeyler içerir. | Open Subtitles | جميع الأفلام العظيمة دون إستثناء تحتوي على مواد هامة مِن اللا عقلانية. |
Eğer bu dalavereyi yapacaksak en ufak detaylarına kadar benim emirlerime uyacaksın... İstisnasız. | Open Subtitles | ثانياً, إن قمت بهذه الخدعة سوف تقوم بإتباع أوامري بدون أي إستثناء |
İstisnasız herkes. | Open Subtitles | ويسمح للوقت بتنفيس ما بداخله دون أي إستثناء |
Ve başka bir ırka mensup biri olarak istisnasız kabul edildim. | Open Subtitles | حسنًا حاول وضعها بالحفرة و كعضو في عرقّ أخر بدون إستثناء تم قبولي و إشتمالي |
Bunlar, istisnasız, katlanmış, bir kitap gibi. | Open Subtitles | كل هذه الخطابات ,بلا استثناء, اُخذت من اوراق كتاب مطوية مزدوجة |
Her zaman, neredeyse istisnasız olarak... 10.000 saatlik bir çalışma ve ön hazırlık yaptıkları ortaya çıktı. | Open Subtitles | لديهم دائما تقريبا من دون استثناء وضع 10,000 ساعة من التدريب الموزون ,أولا. |
Bu istisnasız ailem için de geçerlidir. | Open Subtitles | سواء كنت انا او حتى عائلتى .. ليس هناك اى استثناء |
Neredeyse hiç istisnasız, UNIAIDS'in tahminleri ölüm oranlarıyla hesaplanandan çok daha yüksek. | TED | يمكنكم أن تروا تقريباً بدون استثناء أن تقديرات برنامج الأمم المتحدة المشترك المعني بالإيدز والعدوى بفيروسه أعلى بكثير من التقديرات المستنده إلى معدلات الوفيات |
İşte: Bütün bilinçli durumlarımız, istisnasız hepsi, beyindeki alt seviye nörobiyolojik süreçler tarafından oluşturuluyor, ve bu, beyinde üst seviye ya da sistem özelliği olarak görülüyor. | TED | سوف أعطيكم إياه هو كالتالي: كل حالات الوعي، بدون استثناء تتسبب بها العمليات العصبية الدنيا في الدماغ و يتم إدراكها في الدماغ كخواص عليا أو خواص النظام |
Ancak benim için, istisnasız, işi ne kadar bana ait ve kişisel bir çalışma olarak görürsem, iş de o kadar başarılı, tatmin edici, ilginç ve kendisini satar hale geliyor. | TED | لكن وجدت ذلك في نفسي بدون استثناء كلما تعاملت مع العمل على كونه شيئ خاص بي وانه شيئ شخصي كلما كان ناجحا كأنه شيء طاغي مثير للاهتمام وصامد |
İstisnasız herkesin kimliğini takmasını istiyorum. | Open Subtitles | اريد من كل الاشخاص ارتداء هوياتهم ، دون استثناءات |
Ama dediğim gibi. Ben iki bin alırım. İstisnasız. | Open Subtitles | لكنني أجني ما أطبخه، ألفين، لا استثناءات |
Fedakarlık etmemiz, uzlaşmamız, istisnasız birlikte çalışmamız gerekecek. | Open Subtitles | فيجب علينا ان نضحي نقبل بالحلول الوسط ,العمل معاً. بدون استثناءات. |
Garanti ya da değil bu akşam buraya gelen herkes istisnasız sorgulama için alınacak. | Open Subtitles | مع وجود أو دون عدم وجود تسوية ، جميع من سيظهر الليلة سيتم إحضاره للإستجواب ، لا إستثناءات |