Yani, onun kurtardığı hayatlar seninkiler kadar iyi olmadığı için ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | تكرهه لأن الحيوات التي ينقذها ليست جيدة كالتي تنقذها؟ |
Ya, Aşk ve Gurur kadar iyi olmadığı düşünülürse? | Open Subtitles | ماذ لو ظنوا أنها ليست جيدة مثل الهوى و الكبرياء؟ |
O çok yetenekli, iyi kalpli ve güzel, ama yeterince iyi olmadığı hissini hep taşıyor. | Open Subtitles | لديها الموهبة قلب وهي رائعة، لكن لديها دائما ذاك الشعور أنها ليست جيدة بما يكفي. |
Görünüşe göre Peyton'ın iyi olmadığı bir şey bulduk. | Open Subtitles | يبدو أننا عثرنا على شيء (لا تجيده (بيتون |
Bildiğim tek şey iyi olmadığı ve benimle bunun hakkında konuşmadığı. | Open Subtitles | ،كل ماأعلمه هو أنها ليست بخير ،لكن ماعدا ذلك فإنها لا تأمنني على أسرارها |
Onu timsah olduğu halde seviyorlar her zaman iyi olmadığı ya da çocuklara nazik davranmadığı halde bile. | Open Subtitles | لقد أحبوه بصرف النظر عن أنه تمساح حتى أنه لم يكن لطيفا دائما وليس جيدا مع الأطفال |
Yüzünden, haberlerin iyi olmadığı anlaşılıyor. | Open Subtitles | أستطيع الاستنتاج من وجهك أن الأمور ليست جيدة |
Jane'nin sağlığının iyi olmadığı aklıma geldi ve onlara araba vermeyi teklif ettim. | Open Subtitles | و ايضا كما توقعت . وصدمني ان جين ليست جيدة وستقدر العودة للمنزل لذا عرضت عليها عربتنا |
Ben de sağlığı iyi olmadığı için hiçbir yere gelmiyor herhalde, diyordum. | Open Subtitles | هذا رائع. كنت أتساءل لم ليس معنا. ظننت أن حالته الصحية ليست جيدة. |
Maaşı çok iyi olmadığı için üzgünüm. Zor zamanlar. | Open Subtitles | اسف الاجور ليست جيدة انت تعلم انها اوقات صعبة |
Her neyse, yani ben alternatif bir ilköğretim teklif ediyorum, her ne alternatif isterseniz, okulların olmadığı, okulların yeterince iyi olmadığı, öğretmenlerin olmadığı ya da öğretmenlerin yeterince iyi olmadığı durumlarda ya da her ne nedenle olursa olsun ihtiyaç duyulan bir alternatif. | TED | على أي حال، أنا أقترح تعليم أساسي بديل، مهما كان البديل الذي تريد، فهو مطلوب حيث لا توجد مدارس، حيث المدارس ليست جيدة بما يكفي، حيث لا يوجد معلمين أو حيث المعلمين ليسوا جيدين بما يكفي، لأي سبب كان. |
Gerçekte ona söylediğiniz şeylerin, kendini zorlamaması gerektiği, gerçekten yeterince iyi olmadığı, korkması gerektiği anlamlarına geldiğini hatırlayın. | TED | وتذكروا عادةً أن ما تقولونه لها فعلًا أنه لا يجب عليها أن تجهد نفسها، وأنها ليست جيدة بما فيه الكفاية، وأنها عليها أن تشعر بالخوف. |
Yunancam pek iyi olmadığı için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف لأن لغتي اليونانية ليست جيدة جداً |
Başkalarından duyduğuma göre diğer mekânlarımızdaki turtanın buradaki kadar iyi olmadığı düşünülüyormuş. | Open Subtitles | سمعت من أشخاص آخرين أنهم يعتقدون أن فطائرنا في المواقع الأخرى - ليست جيدة بقدر الموجودة هنا |
Ajan May'in iyi olmadığı bir kulvar. | Open Subtitles | شيئ لا تجيده العميلة (ماي). |
Bunu, Sam'le aranızın pek de iyi olmadığı şeklinde algılıyorum. | Open Subtitles | اظن ان الامور ليست بخير مع , سام |
Kiliseye saygı duyduğunu biliyorum fakat bu noktada, ben bir yabancı olduğum için görüşüme saygı duymuyor kızı iyi olmadığı için onu doktora gitmeye zorluyorum çünkü ve bu konuda bana destek olmanızı umuyordum. | Open Subtitles | لكن بهذا الوقت و بما أنني دخيل على المنطقة هو لا يحترم رأيّ , كنتُ أحاول إقناعه ليأخذها للطبيب لأنها ليست بخير , لقد تأملت مساعدتك |
Bonnie nasıl? Görünmek için rol yaptığı kadar iyi olmadığı kesin. | Open Subtitles | ليست بخير كما تتظاهر، كيف حال (ريك)؟ |
Onu timsah olduğu halde seviyorlar her zaman iyi olmadığı ya da çocuklara nazik davranmadığı halde bile. | Open Subtitles | لقد أحبوه بصرف النظر عن أنه تمساح حتى أنه لم يكن لطيفا دائما وليس جيدا مع الأطفال |