Aslına bakarsan, iletişim kurulmadan önce herkesin ayrılmasına sen izin verdin. | Open Subtitles | في الحقيقة , انت تركت كل شخص ينفصل قبل وضع الاتصالات |
Bir psikopatın dışarı çıkıp azman bir tavşanla etrafta dolaşmasına izin verdin. | Open Subtitles | لقد سمحت لمريض نفسى بالخروج من هنا ليتجول مع أرنب أبيض كبير |
Sadece görünüşünden dolayı değil onu korumasına izin verdin ama o kendini koruyamadı. | Open Subtitles | لكنّك تركته يذهب لحمايته فقط هو لا يستطيع أن إحم نفسه. تعتقد ذلك؟ |
Sanırım bu konuda endişe etmeme izin verdin. Salona gidelim mi? | Open Subtitles | ماذا لو تركتني أتدبر هذا الأمر هلا نذهب لغرفة المعيشة؟ |
TV'de, aptalca sözlerine nasıl izin verdin? | Open Subtitles | لماذا تركتها تقول هذه الأشياء على التليفزيون؟ |
O öfke yüzünden beni bu kahrolası yere tıkmalarına izin verdin. | Open Subtitles | تركتهم يضعونني في هذا المكان المزري بسبب هذا الغضب |
Annenin Izzy hakkında neden öyle kötü konuşmasına izin verdin? | Open Subtitles | لماذا تركت أمك تقول كل تلك الأشياء الفظيعة بخصوص ايزي؟ |
Birinin sokakta ölmesine izin verdin, diğerini de soğutucuda çürüttün. | Open Subtitles | لقد تركت المرأة تموت في الشارع وأخرى متعفنة في الثلاجة |
Musa'nın oğlumu öldürmesine izin verdin. Hiçbir tanrı onu getiremez. | Open Subtitles | أنت تركت موسى يقتل إبنى لا يوجد إله يمكنه أن يعيده |
Bakanın, şu aptal Iselin hakkında talihsiz açıklamalar yapmasına izin verdin. | Open Subtitles | لقد سمحت للوزير أن يتفوه بعبارات غير لائقة لهذا الأحمق آيسلين |
Karanlık tarafı seçtin, öfkeni ve güç arzunu beslemesine izin verdin. | Open Subtitles | لقد اخترت الجانب المظلم و سمحت لان تغذي غضبك ورغبتك للقوة |
Bu evin, daha iyi olan seni almasına izin verdin. | Open Subtitles | لقد سمحت لهذا المكان بأن يستنزِف كل شيء جيّد فيك |
- Hayır, yapmadım. - Onun bir pusuya düşmesine izin verdin. | Open Subtitles | ـ كلا , لم أفعل ـ لقد تركته يسير الى الكمين |
Dün gece onu ele geçirdin ve kaçmasına izin verdin. | Open Subtitles | كان بين يديك الليله الماضيه و تركته يذهب |
Geri çekildin ve onun kazanmasına izin verdin. Savaşmadın bile. | Open Subtitles | تراجعت و تركته معها ، ولم تكافح من أجلها |
Benim inanmama izin verdin. | Open Subtitles | و تركتِ عائلته يصدقون ذلك و تركتني اصدق ذلك |
Tüm suçu bende bulmalarına izin verdin ama hepimizin o odada intörnleri vardı. | Open Subtitles | تركتني أتلقّى اللومَ كلّه لكنّ الحقيقة هي أنّنا كلّنا لدينا مستجدّون في تلك الغرفة |
Erkek arkadaşımdan hoşlanmadı diye onun beni evden kovalamasına izin verdin. | Open Subtitles | عندما تركتها تطردني من المنزل لان صديقي لم يعجبها |
Beni almalarına izin verdin. Orada durdun ve seyrettin. | Open Subtitles | تركتهم يأخذونني، وقفت تشاهد دونما تحرّك ساكنًا. |
Sen buna izin verdin ve birlikte bir adım attık. | Open Subtitles | لقد جعلتني أقوم بهذا معك وبسبب هذا أخذنا قرارنا معاً |
Benimle olmayı istediğin için bunların olmasına izin verdin. | Open Subtitles | تركتِ هذا يحدث لأنكِ تريدين أن تكوني معي |
Tanrım, felaket olacak. Buna nasıl izin verdin? | Open Subtitles | يا الهى , ستكون مريعة كيف سمحتِ لهذا بالحدوث ؟ |
Müşterilerini burada sakladın. Arkadaşlarının burada kalmasına izin verdin. | Open Subtitles | أنت تقوم بإخفاء عملاؤك هنا و تدع أصدقاءك يقيمون هنا |
Ve sen Frank'in kontrolü eline almasına izin verdin. Buna müsaade ettin. Projemi çalmasına göz yumdun. | Open Subtitles | وانت , جعلت فرانك يتحكم بنا انت جعلته يستولي على بحثي |
Neden ona 15 ila 20 dakikada tamir edebileceğimi söylememe izin verdin? | Open Subtitles | اذان لماذا تركتيني اخبره انه يمكننا اصلاح هذا خلال عشرون دقيقة؟ |
İç gücünün havuzunda onun ayaklarını yıkamasına tamamen izin verdin. | Open Subtitles | نعم لقد تركتيه يغسل قدميه فى بركه طاقتك الداخليه |
Ama içeri girmesine izin verdin, ve cep telefonumu aldın. | Open Subtitles | لكن تركتيها تدخل واخذتى هاتفى الخلوى أيضاً |
Neler yaptığını bilmene rağmen gitmesine izin verdin ve o da karısını öldürdü. | Open Subtitles | ومع ذلك، أنت تعرِف ما الذي فعله وتركته يذهب، وقام هو بِقتلِ زوجتِه |