Ama başka çocuklar gibi limonata içmeme izin verilmezdi. | Open Subtitles | لكن لم يُسمح لي إطلاقا بالجري نحو بقالة عصير الليمون مع الآخرين |
Evden dışarı çıkmama izin verilmezdi. İster Ray de bana, ister Jay de... Eskiden radyo dinlerdim. | Open Subtitles | لم يُسمح لي بالخروج من المنزل أبداً كنت أستمع إلى جهاز الراديو |
Senin yaşındayken, büyükleri konuşmadan çocuğun konuşmasına izin verilmezdi. | Open Subtitles | عندما كنت بعمرك, لم يكن مسموحاً للأطفال بالحديث حتى يتحدث الكبار اليهم |
Aşırı sıcaklarda, kız kardeşim ve benim evden dışarı çıkmamıza asla izin verilmezdi. | Open Subtitles | في الحرارة الشديدة، لم يكن مسموحاً لي ولأختي بالخروج من المنزل |
Küçükken buraya gelmemize izin verilmezdi. | Open Subtitles | لم يكن مسموحاً لنا بالذهاب هنا عندما كنّا صغاراً. |
...bir aile olmamıza asla izin verilmezdi. | Open Subtitles | لكن لم يكن مسموحاً لنا أن نصبح عائلة. |
Ed Nygma ve Barbara Kean'in Don Falcone ile aynı masaya oturmalarına bile izin verilmezdi. | Open Subtitles | (إد نيغما)، (باربرا كين) لم يكن مسموحاً لهم بالجلوس نفس الطاولة مع الدون (فالكون) |