Senin için endişeleniyorum... ve sana benim yüzümden... kötü birşey olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أجل أنا أهتم بك ولا أريد أن يحدث لك أي شيء سيء بسببي |
kötü birşey yapmandan korkmuyorum, birilerinin sana kötülük yapmasından korkuyorum. | Open Subtitles | لا تقلقني عليك يقلقني ان يفعل احد ما بك شيء سيء |
Onun kafasında, kötü birşey yapmıştım... ama benim kafamda kötü birşey yapmadım. | Open Subtitles | في تفكيره، قد إرتكبت شيئاً سيئاً لكن في تفكيري لم أرتكب أي شيئ سيئ |
Önsezime önem versen kötü birşey olmazdı. | Open Subtitles | حَسناً، لا شيء سيئ كَانَ سَيَحْدثُ إذا أنت تَدْفعُ إنتباهَ إلى هاجسِي. |
Dövüşemem ya da silah kullanamam ama kötü birşey olursa... | Open Subtitles | لايمكنني أن أتعارك أو أطلق الرصاص ولكن لو حدث أمر سيء |
İnsanlar ortada kötü birşey yoksa asla "konuşmamız lazım" demezler. | Open Subtitles | الناس لا يقولون اننا نريد ان نتكلم إلا كان هناك شئ سئ |
Bu da harika birşey, çünkü hayatta sıradan olmak kadar kötü birşey yoktur. | Open Subtitles | و هذا عظيم، لأن ليس هناك شيء أسوأ في الحياة من كونك عادية. |
Em, birlikte çalıştığım adamlar... çok kötü birşey yaptılar. | Open Subtitles | الرفاق الذين اعمل معهم لقد فعلوا شيء سيء للغاية |
Onlara kötü birşey olmasını istemem ama biraz zaman vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | و لا أريد أن يحدث أي شيء سيء لهم أيضا لكن عليك أن تعطيني بعض الوقت |
Keşke 23 yaşında olsaydım ve başıma bir daha kötü birşey gelmez diyeceğim günler daha gelmedi. | Open Subtitles | لا تزال هناك أيام أرغب لو كنت في 23 من عمري لأقنع نفسي بأنه لم يحدث لي شيء سيء |
Birkaç yıl önce "Bir Dilek Tut" kampanyası çalışanlarını kötü birşey yapmıştım. | Open Subtitles | " قبل سنوات قليلة , فعلت شيء سيء لناس " تمنى أمنية |
Ben gittiğimde orda kötü birşey olmuştu. | Open Subtitles | لقد قال بان شيء سيء قد حدث وانه علي المجيء |
Eğer kötü birşey bulursan, lütfen pozitif yanlarını söylemeye çalış. | Open Subtitles | إن وجدتي شيئاً سيئاً جداً فحاولي أن تدوري حوله بشكل إيجابي |
Belki de düşündükleri kadar kötü birşey değildir. | Open Subtitles | ربما ليس شيئاً سيئاً كما يعتقدون |
Buraya gelmeseydin, kötü birşey olmayacaktı. | Open Subtitles | حَسناً، في الحقيقة، لا شيء سيئ سَيكونُ عِنْدَهُ حَدثَ إذا أنت مَا ظَهرتَ. |
Kesinlikle gördüm. Sana Nervosa'ya gidersen, kötü birşey olacağını söyledim, dizini incittin. | Open Subtitles | أخبرتُك إذا ذَهبتَ إلى عصبيِ شيء سيئ يَحْدثُ، |
Özelleştirilmiş bir evde kötü birşey olduğunda kim sorumlu olacak? | Open Subtitles | فكري بالأمر إن حدث أمر سيء في منزل مخصخص، |
Oğlumuz kötü birşey yaptığında senin yaptığın kafanı diğer tarafa çevirmek. | Open Subtitles | ابننا فعل أمر سيء وأنت تغاضيت عنه |
Çünkü kolay da o yüzden aptal. Benim başıma asla kötü birşey gelmez! | Open Subtitles | لان الاعتناء بى سهل ايها الغبى لا يحدث لى ابدا شئ سئ |
- Sıradan olmak kadar kötü birşey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد هناك أيّ شيء أسوأ من أن يكون الشخص عاديا. |
Çünkü bu şarkı senin başına gelecek kötü birşey anlamına geliyor. | Open Subtitles | لأن تلك الأغنية تعني شيء فظيع بالنسبة لك |
Çalılıkların yaptığı kesik ve çiziklerden başka onu öldürecek kadar kötü birşey göremiyorum. | Open Subtitles | أرى بعض التشققات و الخدوش من الدفع ولكنني لا أرى شيئا سيئا حتى يتسبب في موته |
Fakat kötü birşey olduğunu ve ... annemle babamın boşanmasından sorumlu olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | ولكني عرفت انه شئ سيئ جدا وكان هذا مسببا لطلاق والداي |
Bana yapışıp kaldığına göre gerçekten çok kötü birşey yapmış olmalıyım. | Open Subtitles | لا بدّ أنني فعلت أمراً سيئاً للغاية لأعلق معك |
M.J., başından kötü birşey geçti, ve bununla ilgili sinirlenmeye başladığın her anda, bunu dondurma yada video oyunlarıyla örtbas etmek istedim, ama gerçek şu ki örtbas etmemeliyiz. | Open Subtitles | ام جي شيء رهيب حصل لك و كل مرة تبدأ بالشعور بالغضب بشأنه ارغب بتغطيته بالبوظة او العاب الفيديو |