Üçüncüsü ve en önemlisi, bu kötü bir haber değil. | Open Subtitles | وثالثاً وهو الأهم إنها ليست أخبار سيئة لهذا الحد |
Bunun ne kadar kötü bir haber olduğunu anlıyorum ve saygı duyuyorum. | Open Subtitles | هذه أخبار سيئة جداً أفهم هذا، و أتعاطف معك |
Senatör, NAFTA ile ilgili görecekleri baskıyı düşünüyor ve şu anda kötü bir haber görmek istemiyorlar. | Open Subtitles | لتوسيع إتفاقيات التجارة الحرة لتضمن أمريكا الوسطى وهم لا يريدون أي أخبار سيئة الآن |
- Bayan Quested az önce kötü bir haber aldı da. | Open Subtitles | الآنسة كويستد تلقت للتو بعض الأخبار السيئة |
Dün gece kötü bir haber aldım da duyurmamda yardımcı olursun belki diyordum. | Open Subtitles | تلقّيت فقط بعض الأخبار السيئة بالأمس ورجوت أنّك ستعاونيني بنقلها. ماذا جرى؟ |
Ama aslında o kadar da kötü bir haber değildi. | Open Subtitles | و لكن أتعلمين فى الواقع لم يكن خبراً سيئاً |
Emlak piyasasındaki düşüş eğilimi devam ederken hızla yükselen faiz oranları, yatırımcılar için kötü bir haber oldu. | Open Subtitles | مع ارتفاع نسبة الرّبا، هذه أخبار سيّئة لمن يملكون بيتًا، إذ أنّ سوق العقارات تستمرّ بالإنخفاض. |
Serbest Ticaret Anlaşmasına Orta Amerika'nın eklenmesinde ısrarcı... ve şu anda, kötü bir haber çıkmasını istemiyorlar. | Open Subtitles | لتوسيع إتفاقيات التجارة الحرة لتضمن أمريكا الوسطى وهم لا يريدون أي أخبار سيئة الآن |
Ne zaman kötü bir haber verecek olsa durumu iyi bir şarkıyla yumuşatır. | Open Subtitles | كل ماكان لديه أخبار سيئة فهو يليّن الموضوع بأغنية جميلة |
Bu kötü bir haber tabii Ejder Savaşçısı'nın onu durdurabileceğine inanmıyorsan. | Open Subtitles | هذه أخبار سيئة إذا لم تكن تؤمن أن محارب التنين يمكنه أن يوقفه |
Hatırladığım kadarıyla, ne zaman kötü bir haber alsan, yüzün kaskatı kesilirdi. | Open Subtitles | كما أتذكر عندما تحمل أخبار سيئة , يصبح وجهك تمثال |
Belsoğukluğu değil. Ama bu çok kötü bir haber. | Open Subtitles | إنه ليس مرض السيلان، لكنها أخبار سيئة جداً. |
Bugün doğum günüm olmadığına göre kötü bir haber olmalı. | Open Subtitles | أنا أعرف انه ليس عيد ميلادى لذا لابد انها أخبار سيئة |
Ancak bir yerlerden kötü bir haber gelecek. | TED | لكن ستكون هناك أخبار سيئة في مكان ما. |
Sadece bir arkadaşım hakkında kötü bir haber aldım. | Open Subtitles | أنا فقط حصلت على بعض الأخبار السيئة عن صديق. |
- Şimdi kötü bir haber mi aldın? - En kötüsü. | Open Subtitles | - حصلت على بعض الأخبار السيئة على ذلك النداء؟ |
- Şimdi kötü bir haber mi aldın? - En kötüsü. | Open Subtitles | - حصلت على بعض الأخبار السيئة على ذلك النداء؟ |
Korkarım ona kötü bir haber verdim. | Open Subtitles | وأخشى أنّ لديّ بعض الأخبار السيئة لها |
Aslında buraya sana kötü bir haber vermeye geldim. | Open Subtitles | rlm; لقد أتيت إلى هنا في الحقيقة rlm; لأنقل لك خبراً سيئاً. |
Bunun kötü bir haber olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه خبراً سيئاً. |
Gerçekten çok kötü bir haber. | Open Subtitles | هذه أخبار سيّئة جداً في الواقع. |
Bu kötü bir haber. Eğer onu sakinleştirebilecek biri varsa o da Henry'dir. | Open Subtitles | هذه أخبار سيّئة (الوحيد الذي يستطيع تهدئتها هو (هنري |