ويكيبيديا

    "küçücük" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الصغيرة
        
    • صغير
        
    • الصغير
        
    • صغيراً
        
    • ضئيل
        
    • صغيرا
        
    • ضئيلة
        
    • صغيره
        
    • الصغيرتين
        
    • الصغيره
        
    • صغيرة
        
    • الضيق
        
    • الصغر
        
    • البسيطة
        
    • الضئيلة
        
    Doktora öğrencileri küçücük odaya doluştu ve bana hızlıca sorular sormaya başladılar, en sonunda sirkte gibi hissetmeye başlamıştım. TED وتجمع الدكاترة في هذا الغرفة الصغيرة وكانوا ينهالون علي بالأسئلة وفي النهاية، شعرت نوعاً ما وكأنني في سيارة مهرج.
    Oğullarınızın kan damarları küçücük musluklar gibi ancak kaybedilecek çok kan var. Open Subtitles الأوعية الدموية لطفليكما مثل الحنفيات الصغيرة مع الكثير من الدم الذي سينزف.
    küçücük bir hata her şeyi mahvedebilir ve BAE de yürür gider. Open Subtitles فقط شق صغير فوق يمكن أَن يخرب كُلّ شيء ومشي بي أي
    Şu anda Başkan Yardımcısı'nı ve ekibini gözlerden uzak küçücük bir yerde tutuyorlar. Open Subtitles الآن، يقوموا بوضع نائب الرئيس وفريقه بعيدأً عن الأنظار، في مكان واحد صغير.
    Ama farkettim ki, o küçücük yaşında çoktan şu mite inanmıştı: Eğer bir şey iyi yapılmışsa onu biz yapmış olmalıyız. TED ولكن خطر ببالي، كيف أنه في عالمه الصغير قد صدق الأسطورة : أن كل ماصنع بدقة وإتقان، فإنه بالضرورة من صنعنا.
    Eskiden küçücük elleriyle parmağımı tutar o kocaman gözleriyle bana bakardı. Open Subtitles كان يُمسكَ اصبعي بيده الصغيرة. و ينظر إليّ بهاتين العينين الكبيرتين.
    Hâlâ benim küçücük kızım iken onunla son bir gece daha geçirmek istiyorum. Open Subtitles اريد ليلة واحدة اضافية مع فتاتي الصغيرة بينما هي لا تزال فتاتي الصغيرة
    Bu proje bize minicik küçücük siyah yelkovan kuşlarının tüm okyanus havsasını kendilerine ev yaptıkları bilgisini verdi. TED الذي زودنا بمعلومات كهذه عن جلوم الماء القاتمة اللون الصغيرة التي تأخذ من كامل حوض المحيط موطناً لها
    Sadece aç kapa kameram ve küçük bir tripodum var ve küçücük geniş açılı bir lense yatırım yaptım. TED لدي فقط كاميرا فْلِيبْ ومِرْجَل صغير ثلاثي القوائم واستثمرت في هذه العدسة الصغيرة الواسعة الزاوية.
    Fakat beni en çok şaşırtan şey, beni neden bu denli rahatsız ettiği; küçücük, mini minnacık bu kızın çok iyi heceleyebilmesi... TED لكن ما حيّرني أكثر كان لماذا أزعجني جدّا كون تلك الفتاة الصغيرة، تلك الفتاة الصغيرة جدا، تجيد التهجئة جيّدا؟
    O yumurta beyazlarını küçücük, sinir edici veletlermişçesine nazikçe ez. Open Subtitles اخلط هذا البيض بلطف كما لو كانت طفل صغير مزعج
    Bu, küçücük bir paspas başlığına sığdırılmış... büyük miktarda emici pamuk demek. Open Subtitles ‫هذه كمية ضخمة من القطن لامتصاص السوائل ‫على رأس ممسحة صغير جدا
    Tutumluluk senin için bir öncelik, bu aşikar küçücük mutfağının büyüklüğüne bakıldığında. Open Subtitles خفض التكاليف هو من الأولويات لكِ أنظري إلي حجم مطبخكِ صغير جداً
    20 tane kayıp şey yüzünden çıkan tartışmada o küçücük çocuk daha ilk defa saçlarını kestirmeden gözüne mermi yedi. Open Subtitles كانا يتجادلان حيال 20 كبسولة مفقودة بدلاً من أن يحظى ذلك الفتى الصغير بأول قصة شعر أصيب برصاصة في عينه
    küçücük bir yaratığın bu kadar büyük bir kabı doldurabileceği kimin aklına gelirdi? Open Subtitles من كان ليفكر ان هذا المخلوق الصغير يمكنه ان يملأ شيء بهذا الحجم؟
    küçücük aklından milyonlarca karanlık, kötü fikirler dolaşan zeki ve çekici birisin. Open Subtitles مع الكثير من الأشياء المعقّدة المظلمة تستحوذ ذلك الرأس الصغير الجميل خاصتك
    Zaten küçücük olan bir gezegeni, çok daha küçük adacıklara bölünce ne olduğunu gördük. TED لقد رأينا ما يحدث عندما نقسّم كوكباً صغيراً إلى جُزر أصغر.
    Astronomlar uzun zamandır evrenin muazzam genişliğinde, küçücük yerimizi anlamaya çalışıyorlar. Open Subtitles لطالما حاول رواد الفضاء فهم مكاننا كركن ضئيل في الكون الفسيح
    - İster inan ister inanma ama... küçücük bir öğrenci. Open Subtitles من الذي فعل هذا لك يا عزيزتي؟ صدقي او لا تصدّقي كان طالبا صغيرا جدا
    küçücük bir seçmen kitlesine anket yaparız ve ulusal seçimlerin sonucunu öngörürüz. TED فنحن نستطلع آراء نسبة ضئيلة من الناخبين ونتوقع نتائج انتخابات وطنية.
    Çünkü ben... büyük bir havuzdaki küçücük bir balığım. Çok büyük bir havuz, yani okyanus. Open Subtitles لأنني سمكه صغيره بقِدر كبير كبير جداً حقاً
    Aranızda Kuzey Pennsylvani'dan olan var mı bilmiyorum. Fakat burası benim küçücük ciğerlerimle ilk 19 yılımı geçirdiğim yerdi. TED لا أعرف إن كان أي شخص ينحدر من شمال شرق بنسلفانيا. لكن هنا حيث قضيت أول 19 عاماً مع رئتي الصغيرتين.
    küçücük keçiler peşinden gelebilir, ama bu çok hoş olur. Open Subtitles قد تتبعك بعض العنزات الصغيره و لكن هذا سيكون لطيفاً
    Ufacık, küçücük adımlarla çıkın. Unutmayın ufacık, küçücük bir kalp krizi geçirdiniz. Open Subtitles الآن خطوات صغيرة جدا ، تذكر أننا عانينا من أزمة قلبية صغيرة
    Hiçbir şeye sahip olamadığım bu küçücük alanda iki ayrı hayat yaşıyorum. Open Subtitles كنتُ أعيش حياةً مزدوجة في هذا الحيز الضيق حيث لا يحدث شيء
    Deneyler gösterdi ki her bir atomun çekirdekten de ufak olan ve elektron bulutu tarafından çevrilmiş küçücük ve yoğun çekirdeği var. TED وجدت التجارب أن لكل ذرة نواة صغيرة جدًا وكثيفة، محاطة بسحابة إلكترونات تفوقها في الصغر.
    Bütün gerzekler onun hakkında konuşup duruyor gürültüleri Sonja'dan bana kalan küçücük hatırayı bastırıyor. Open Subtitles ‫كل الحمقى الذين ثرثروا عنها ‫ضجيجهم أغرق تلك الذاكرة البسيطة ‫عن صوتها الذي تبقى لي
    Ancak bu küçücük şeyleri nasıl gösterebilirdik. TED ولكن كيف يمكن أن نعرض هذه الأشياء، الضئيلة و الصغيرة؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد