küreselleşme, yeni fikirler üretmeye dair teşvikleri ve talepleri artırmaktadır. | TED | العولمة تزيد الطلب على الأفكار ، والحافز لخلق أفكار جديدة. |
Bu şartlar altında fark ettik ki mali küreselleşme faydalı olabilir. | Open Subtitles | نجد أنه في ظل هذه الظروف العولمة المالية قد تكون مفيدة |
İkincisi, son yirmi yıl içinde, küreselleşme sayesinde, pazar ekonomisi sayesinde, orta sınıfın yükselmesi sayesinde, Türkiye'de, benim tanımımla İslami çağcılığın yeniden doğuşunu gördük. | TED | كما انه في العقدين الأخيرين .. وبفضل العولمة واقتصاد السوق وبفضل نمو الطبقة الوسطى رأينا في تركيا ما اسميه انا اعادة ولادة الحداثة الاسلامية |
Ve bu iletişim, dünya içindeki bu bağlantı, küreselleşme şimdi bir sorumluluk ortaya çıkarıyor. | TED | وهذا التواصل، الاتصال بنواحي العالم، تلك العولمة تحمل عبئاً. |
Son birkaç nesil için Amerikanlaşma ve küreselleşme esasen aynı şey oldu. | TED | في نظر الأجيال الحديثة، الأمركة والعولمة هما شيء واحد. |
Birinci sebep; değişim mürşitleri beni mest etti, değişiklik adına yenilik dinine ve küreselleşme, açık sınır ve sürekli değişen ayrımcılık dinine tapınan birisi oldum. | TED | سبب واحد أنني أصبحت مفتوناً بصانعي التغيير، وأصبحت عبداً لدين كل جديد بحق الحداثة. والعولمة والحدود المفتوحة والتنوع المتلون. |
Anlamımız çok önemli, teknoloji nedeniyle ve küreselleşme, alt tabakadan yukarı çıkan toplumlar nedeniyle. | TED | اعتقد انه شيء يجب فهمه بسبب التقنية وبسبب العولمة المجتمعات من القاع الى الاعلى |
Bu küreselleşme görüşü küreselleşmenin olumlu etkilerini tanımakla başlamalı. | TED | رؤية العولمة هذه يجب أن نستهلها بالتعرف على الفوائد الإيجابية للعولمة. |
Kapsayıcı küreselleşme 2008'de yenilikçi yönetim üzerine birçok Avrupa ülkesinin liderinin katıldığı bir konferansta yeniden canlandı. | TED | فكرة العولمة الشاملة تلك تم إحياؤها في العام 2008 في مؤتمر عن الحكم التقدمي شمل عدداً من قادة الدول الأوروبية. |
Ama küreselleşme taraftarları bence şunu görmüyor, ya da görmek istemiyor: etnik çeşitlilik, sosyal sermaye ve güveni kısıtlıyor. | TED | ولكن ما لا يراه أنصار العولمة في إعتقادي، ما لا يريدون رؤيته، هو أن التنوع العرقي يقلّص رأس المال الإجتماعي والثقة. |
Ve onların yeni gündemi de, serbest ticaret, küreselleşme ve eğlence. | Open Subtitles | وجدول أعمال الصحف هو التجارة الحرة و العولمة و الترفيه |
Deneysel olarak, bu, güzel bir kuruluş ve 3. dünya ülkelerinin küreselleşme meyvelerini toplamalarına ve onlardan faydalanmalarına olanak sağlayan bir hükümet niteliği. | Open Subtitles | بشكل يديهي ، المؤسسات الجيدة والحكومات القوية ستسمح لدول العالم الثالث أن تستفيد من ثمار العولمة |
Tabii, küreselleşme sayesinde iletişimin altın çağını yaşıyoruz. | Open Subtitles | وبطبيعة الحال، نحن نعيش في العصر الذهبي للاتصالات بسبب العولمة. |
İsteseniz de istemeseniz de, küreselleşme iyi bir şey. | Open Subtitles | الأن سواء أن أعجبك هذا أو لا العولمة شيء جيد |
Hayatımızı ve küresel ekonomiyi değiştiren ikiz ekonomik dönüşümler küreselleşme ve teknoloji devrimi hayatımızı ve küresel ekonomiyi değiştirirken süper zenginlerin yükselişine de olanak sağlıyorlar. | TED | العولمة وثورة التكنولوجيا، التحولات الاقتصادية المزدوجة التي تغير حياتنا وتحوِّل الاقتصاد العالمي، هي أيضا المحرّك لصعود الثراء الفاحش. |
Çünkü, eş-dost kapitalizminin aksine, küreselleşme ve teknoloji devriminin ortaya koyduğu pek çok sonuç bir haylı olumludur. | TED | وذلك بسبب، أنه على النقيض من الرأسمالية المحسوبية، الكثير جدًا مما فعلته العولمة و ثورة التكنولوجيا كان إيجابياً للغاية. |
Şu anda yaşadığımız zaman itibariyle, küreselleşmeye rağmen veya belki de küreselleşme sebebiyle vatandaşlık her zamankinden daha güçlü ve açık bir şekilde yerelleşmiştir. | TED | نعيش الآن حيث على الرغم من وجود العولمة أو ربما بسبب العولمة، فإن كل الجنسيات أصبحت أكثر من أي وقت مضى محلية بشكل قوي ومدو. |
ve hayata geçirilebilir sonuçlar sağlar. Ama küreselleşme ve her tarafa nüfuz eden bilgi teknolojileri arasında çalışma şeklimiz çarpıcı şekilde değişti. | TED | لكن بين العولمة وتغلغل تكنولوجيا المعلومات . تغيرت طريقة عملنا في السنوات الأخيرة الماضية بشكل جذري . |
Küresel ısınma, küreselleşme ve daha niceleri nereye giderseniz gidin her şey aynı görünüyor! | Open Subtitles | كما تعلم الاحتباس الحراري .. والعولمة... كل شئ يبدو كما هو , واينما كنت |
şu altı etkenin-- İnsani sermaye olarak nufus kavramının dogması, Hindu girşimcilerin artmasi, istenen dil olarak İngilizcenin yukselişi, teknolojinin gülendiren olarak algılanışı, olumlu bir etken olarak küreselleşme, ve demokrasinin derinleştirilmesi bugun Hindistanın daha önce hiç görülmedigi oranlarda büyümesine katkı sagladıgına inaniyorum. | TED | وأعتقد أن هذه العوامل الستة صعود مفهوم السكان على أساس رأس مال بشري صعود رجال الأعمال الهنود اعتبار الانجليزية لغة إلهام اعتبار التكنولوجيا وسيلة للتطور والعولمة بوصفها عاملا إيجابيا وتعميق الديمقراطية قد أسهمت في تطور الهند اليوم بمعدلات لم تشهدها من قبل |