Hayır, efendim, şu anda her yönden küstah ve kibirli olsa da. | Open Subtitles | لا يا سيدي، في الوقت الحاضر أيضاً إنه فى كل جزءُ متغطرس |
küstah olduğumu kabul edebilirim ama yalnızca kışkırtıldığım zamanlarda. | Open Subtitles | أعترف أنه يمكنني أن أكون وقحة لكن فقط لو كنت مستفزة |
küstah bok çuvalı. Demir pençeyi logosuna bile koymuş. | Open Subtitles | ذلك المتغطرس التافه اللعين وضع مباشرة المخلب الحديدي للياكوزا على الشعار |
O küstah gence söyle, yaşamımın sonuna dek yetecek kadar çok Grandüşes Anastasya gördüm ben. | Open Subtitles | أخبري الشاب الوقح أني قابلت ما يكفي من الدوقات الأناستازيون يكفوني مدي العمر |
küstah! Ne siktiriboktan bir demokrasi. | Open Subtitles | ياله من وقح هذه هي الديمقراطية بكل هراءها |
Onlar için küstah, bilimdışı bir saçmalıktı. | Open Subtitles | لقد بدا ذلك بالنسبة لهم أنه هراء غير علمي متعجرف |
Ama çok kendini beğenmiş. Bayağı biçimde küstah. | Open Subtitles | و لكنه مغرور جداً يظن أنه متفوق بشكل دنيء |
Bay Grey'in, aşırı derecede küstah, ciddi bir soruna dönüşebilecek, bir baş belası olduğunu, düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن السيد رمادي متغطرس ومزعج جدا ويمكن أن يتحول الى مشكلة |
Sana dalkavukluk ederek övenlerle... beslenen küstah bir piç kurususun; | Open Subtitles | سافلٌ و متغطرس يتغذى على المديح من أولئك الذين يتوددون فوقك |
O kadar kendini beğenmiş, küstah ve umursamazdın ki çok kolaymış gibi geldi. | Open Subtitles | أنت متغطرس ومتسلط ومراعي تستطيع جعلها سهلة |
Öfkeli, küstah kaba, hoyrat, çekilmez, mantıksız biriydi on altı yaşındaki tipik kız modeliydi. | Open Subtitles | هي كَانتْ متحدّيةَ غاضبةَ فظّة، وقحة غير معقولة، بغيضة فقط إبنتكَ بعمر 16 سنةً المثالية |
Hiçbir zaman kadın olamayacak küstah, sinir bozucu bir çocuksun. | Open Subtitles | أنت طفلة وقحة و مزعجة لن تصبحي أمراة أبداً |
Bir daha asla beni öpmeye kalkışma küstah sersem! | Open Subtitles | لا تُقرب شفتيك منى أبداً بعد الآن منى ايها الغبى المتغطرس |
Öğrencilerimi uzak durmaları için uyardığım küstah tiplerden biri. | Open Subtitles | النوع المتغطرس الذي أحذر طلابي منه دائما |
Lütfen ulusumuza karşı olan küstah saldırı fiilinizi açıklayın. | Open Subtitles | اشرحوا لنا سبب هذا العدوان الوقح على أمتنا |
Şimdiyse, hala aynı olduğunu görebiliyorum... her zaman olduğun gibi, aynı kaba ve küstah şehvet düşkünüsün. | Open Subtitles | أرى الآن أنك مازلت . نفس الوقح , متعالى الرغبة . لقد كنت دائماً كذلك |
-Küstahlığının hesabını vereceksin. -Komik olmaktansa küstah olmayı tercih ederim! | Open Subtitles | أنت ستدفع الثمن انت وقح من الأفضل أن يكون وقح من مضحك |
Baloya vardığı zaman bir baktı, küstah korsanlar etrafını sarmış. | Open Subtitles | عندما هبطت على الكرة وجدت نفسها محاطة كثيرا و بشكل وقح من قبل القراصنة |
Ben onu küstah bulurdum, o da benim şirret olduğumu düşünürdü. | Open Subtitles | اعتقدت انه متعجرف وهو كان يعتقد انني حقيرة |
- küstah Fransız. | Open Subtitles | سأعطيك مساءا جيدا أنت قبيح تمام , فرنسي مغرور |
Bana bu kıyımın gerekli olduğunu söyleyebilecek kadar küstah mısınız? | Open Subtitles | ولديك الجرأة لتخبرنى بأن هذا التقتيل ضروري؟ |
Hayır, haklı olduğumu biliyorsam... ..bunlar beni sadece daha küstah yapar. | Open Subtitles | لا، كل هذا يجعلني أكثر وقاحة عندما أعرف أنني على حق |
Şu sinsi, küstah, sürekli yolumuza çıkan, küstah demiş miydim, Berkut mu? | Open Subtitles | المتعجرفون الذين يقفون في طريقنا دوما ؟ اذكرتي مجموعة بيركت المتعجرفة ؟ |
İster burada, ister dışarıda, bana göre hava hoş o küstah suratına bir yumruk atayım yeter. | Open Subtitles | أنا لا أهتمّ كثير سواءً كان هنا أم بالخارج طالما سأحصل على لكمة واحدة في وجهك المغرور ذلك |
- Benimkini de dün tamir ettiler. - Nasıl böyle küstah olabilir? | Open Subtitles | ـ لقد أصلحوا تليفوني بالأمس ـ كيف يمكن أن يكون وقحاً إلي هذه الدرجة؟ |
Dostum şu grafiğe bir bak! Bir kız küstah olduğu kadar güzeldir. | Open Subtitles | انها انيقة , انها قياسية وهي أيضا متغطرسة |
Kudretli ve küstah kibirli yaratıklar dibe insin. | Open Subtitles | ليعلم القوى المتكبر أن المتعالين مآلهم إلى الهاويه |
Ama bilir elbette, senin gibi küstah günahkârları cezalandırmayı. | Open Subtitles | لكنّه يعرف أيضا كيف يعاقب المذنبين المتغطرسين مثلك |