ويكيبيديا

    "kılar" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يجعل
        
    • يجعلنا
        
    • يجعله
        
    • يَجْعلُه
        
    • ويجعل
        
    • التي تجعل
        
    • يجعلها
        
    • تتيح
        
    Evrenimiz daha büyük bir çoklu evrenin parçası olur, olağanüstü sonsuz genişleme hızı komşu bir evrenle karşılaşmamızı olanaksız kılar. TED وكوننا سيكون جزءًا من عدة أكوان أكبر منه وتواجد التضخم الأبدي الرائع فيها يجعل فرصة لقائنا بكون مجاور أمرًا مستحيلًا.
    Diğer taraftaki iyi olan şeyi görememek diyaloğu imkansız kılar. TED الفشل في رؤية أي شيء جيد في الطرف الآخر يجعل الحوار مستحيلاً
    Birbirimize yardım edebilmemiz için bizi bir süre güçlü kılar. Open Subtitles إنه يجعلنا أقوياء فقط لفتره حتى يمكننا مساعدة بعضنا البعض
    Don Kişot'a göre hayal gücümüz hareketlerimizi yön verir, bizi değişim yapma gücüyle donatır ve gerçekten de bizi insan kılar. TED يناقش دون كيخوتي بأن مخيلتنا تشكّل أفعالنا بالمجمل وبشدة، مما يعني أننا قابلون للتغيير، مما يجعلنا بالتأكيد بشراً.
    Ayrıca dört yıllık vergi ödemeleri için zaten imza atmış durumdaydı ki bu da onu federal bir suçtan suçlu kılar. Open Subtitles من بين الاشياء التي وقع عليها اربع سنوات من ضريبة دخل سابفة بالخطا ,حيث يجعله مذنب بعدد من الجرائم الفيدرالية
    Tedbiri elden bırakırsınız ki bu da sizi düşman saldırılarına açık kılar. Open Subtitles دفاعاتك منخفضة و الذي يجعله وقت جيد للهجوم من طرف عدوك
    Noel'e inanmak onu sihirli kılar Open Subtitles الإيمان بعيد الميلادِ يَجْعلُه سِحرَ
    Vatandaşları hayati sosyal hizmetlere ulaşmaktan alıkoyar, ve insan hayatını değersiz kılar. TED فهو يسرق الخدمات الحيوية للمواطنين ويجعل حياة البشر بلا قيمة.
    Hayır, hayır, hayır. Aslında olmayan farklılıklar, aynılığı eşsiz kılar. Open Subtitles كلا ، إنها الاختلافات الوهمية التي تجعل التماثل استثنائياً
    Anlık bir deneyimdir ve farketmeksizin meydana gelir bu ise bilim adamlarının kayıt alıp incelemesini neredeyse imkansız kılar. TED التجربة سريعة و مختصرة و تحدث دون سابق إنذار مما يجعل من المستحيل تقريباً للعلماء تسجيلها ودراستها.
    Bunlar hayvanlara uyarlanmak için güçlü evrimsel baskılar koyabilirler, bu da yaşlanma sürecini türler arasında farklı kılar. TED هذه يمكنها أن تضع ضغوطًا تطورية قوية على الحيوانات للتكيّف، والذي بدوره يجعل عملية الشيخوخة مختلفة باختلاف الأنواع.
    Örneğin oksitosin gibi, bu hormon sarılmayı huzur verici kılar. TED مثل هرمون الأوكسيتوسين، الذي هو هرمون يجعل الاحتضان يخالجه شعور كل الدفء والغموض.
    Birbirimize yardım edebilmemiz için bizi bir süre güçlü kılar. Open Subtitles الرب يجعلنا أقوياءا لفترة وجيزة فحسب حتى يمكننا مساعدة بعضنا البعض
    Herşeyin bir yeri vardır ve buna inanmak bizi masum kılar. Open Subtitles كل شيئ له مكان والإيمان بذلك يجعلنا أبرياء
    Bu da takımınızı ne pahasına olursa olsun korumayı öncelikli kılar. Open Subtitles مما يجعله مهم جداً أن تحمي فريقك بكل الوسائل
    Tarafgirlik yapıp yapmadığını bilemem ancak bu bilgiyi saklamış olması bile onu dava için uygunsuz biri kılar. Open Subtitles لا أستطيع معرفة إن كان مُنحازا لكن مجرد حقيقة أنه تم إخفاء هذه المعلومات فهذا يجعله غير مناسب كقاضي لهذه القضية
    Noel'e inanmak onu sihirli kılar Open Subtitles الإيمان بعيد الميلادِ يَجْعلُه سِحرَ
    Noel'e inanmak onu sihirli kılar Open Subtitles الإيمان بعيد الميلادِ يَجْعلُه سِحرَ
    Şiddet, ahlaka aykırıdır, çünkü sevgiden değil, nefretten doğar. Toplumu yıkar ve kardeşliği imkansız kılar. Open Subtitles إنه يحطّم المجتمعات ويجعل من الأخوّة أمر مُحال؛
    Gerçeklik bunu da eğlenceli kılar. Open Subtitles الواقعية هي التي تجعل الأمر مسلياً أيضاً
    Gözenekli yaprakları, karbona ve diğer kirletici maddelere set çekerek havayı temizler, bu da, iklim değişikliğine karşı onları elzem kılar. TED تنقّي أوراقها المسامية الهواء من خلال حبس الكربون والملوثات الأخرى، مما يجعلها ضرورية في مكافحة تغير المناخ.
    Aşkı böyle yorumlamak, nasıl görüneceğine karar vermemizi mümkün kılar. TED هذه النسخة من الحب تتيح لنا نحن أن نقرر ما يبدو عليه.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد