Sheila'yı takıntı mertebesinde kıskandığı izlenimine kapılmıştım. | Open Subtitles | كان لي الإنطباع على أنه أصبح يغار بشكل شديد من شيلا |
Kendisini arkadaşları için tehlikeye atabiliyor sonra da gidip Jason'ı kovdurtuyor sence kıskandığı için mi? | Open Subtitles | يمكن أن يكون مجرداً من الأنانية ويخاطر بحياته لأجل أصدقائه ثم يتصرف بغرابة كالتسبب بطرد جايسن مثلاً لماذا لأنه يغار |
Büyük olasılıkla Shelley karısını kıskandığı için pek çok kadınla ilişki kurmuş olabilir. | Open Subtitles | ربما كان السبب في شيلي حتى الشؤون عديدة مع الكثير من النساء، ربما فقط يغار منها. |
Bailey saçmalığı derken uygar dünyanın kıskandığı muhteşem İngiliz yapımı köprüden bahsettiğini sanıyorum. | Open Subtitles | عند الإشارة إلى بيلي الاحمق أنا أعتبرتك تقصد أنه جيد الصنع كالبريطانين الذين بنوا الجسر وهو موضع حسد من العالم المتحضر |
Aynı zamanda İtalya'nın kıskandığı kadınsın. | Open Subtitles | و أنت أيضاً موضع حسد أيطاليا |
Birinin kıskanıyor gibi görünmesi, onun, gerçekten kıskandığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | لمجرد أن أحداً يبدو غيرواً لا يعني أنهم كذلك |
Evelyn Biscuit ile ilişkisini kıskandığı için. | Open Subtitles | اوه، لانه كان يغار من علاقته مع ايفيلين بيسكت |
Oh Soo'yu kıskandığı zaman onu öldürmemi istemişti. | Open Subtitles | ارادني ان اصبح قاتل لانه يغار من أوه سو |
Gördüğün gibi, Tanrı'nın çok kıskandığı sır bu. | Open Subtitles | أترى , هذا هو السر الذي يغار منه الإله |
kıskandığı için. | Open Subtitles | لأنّه يغار منهم. |
Beni kıskandığı, bizi kıskandığı için olabilir mi? | Open Subtitles | لانه يغار مني , يغار مننا |
Bir Fishkill Bailey* palası bile bütün Oxford Eskrim Klubü'nün kıskandığı kılıçtan daha iyi hizmet veremez. | Open Subtitles | السيف المقوس لـ(فيشكيل بايلي) سيجعل حتى أحقر الموظفين موضع حسد من قبل نادي أوكسفورد) للمبارزة بأكمله) |
lago, Othello'yu kıskandığı için aldattı. | Open Subtitles | (ليجو) خان (اوثيلو) ، لأنه كان غيرواً |