Gezegenin kabuğunu delmeye başlamadan önce bu sebep neymiş öğrenmeye çalış. | Open Subtitles | دعنا نحاول ان نكتشف السبب قبل البدء فى إختراق قشرة الأرض |
Ayak ve el görevi gören tentaküllerinin esnekliği sayesinde bu hindistan cevizi kabuğunu taşıyarak yürüyor. | TED | ويسير وهو يحمل قشرة جوز الهند بفضل مرونة مجساته، التي تعمل كأرجل وأيدي. |
Ellerimdeki elmayı tatmak için Yumuşak kabuğunu kopardığında, | Open Subtitles | عندما تنزع القشرة الرقيقة لتذوق التفاحة من يدى |
kabuğunu ve antenini ayırdım. Anteni kim yer? | Open Subtitles | بالطبع فمن يريد ان يأكل القشرة أو الخياشيم؟ |
Sonuç olarak her yengeç kabuğunu çıkarmalı ve daha büyük bir tane üretmeli. | Open Subtitles | لذا يتعيّن على كلّ سرطان في النهاية أن ينزع صدفته ويكوّن أخرى أكبر. |
'Ve sonra kendini teselli etmek için küçük çayırda bir yukarı bir aşağı dolandı' 've ağaçların kabuğunu oyarak yazılar yazdı' 've doldurdu birçok dizeyi ince kumlara.' | Open Subtitles | وهو سلي نفسه ويكتب وينحت على لحاء الاشجار وعلى الرمال من بيوت الشعر المتعددة |
Bu türün kabuğunu kestiklerinde, koyu kırmızı bir reçine buldular. Bu reçine giyim kuşam yapımında kullanılan kumaşların renklendirilmesi için çok iyi idi. | TED | عند قطع اللحاء من هذا النوع ستجد مادة صمغية حمراء داكنة جداً, هذه المادة ممتازة للطلاء ولصباغة الالبسة. |
Korkularınla yüzleşip kabuğunu kırabilirsen en sonunda inekler kazanır der. | Open Subtitles | وتقول انه لو بوسعك مواجهة مخاوفك والخروج من قوقعتك حينها .. سيربح المهووسون بالعلم في النهاية |
Kerry'nin de kabuğunu kırmasını istiyorduk. | Open Subtitles | و ايضاً من ناحية أخرى أردنا لكيتي ان تخرج من قوقعتها |
Fıstık ye, kabuğunu yere at. | Open Subtitles | تأكل الفول السوداني و ترمي القشر على الأرض |
Benzer şekilde su ile itilen kuyrukları, virüsün kabuğunu oluşturan lipitlerle yer için rekabet eder. | TED | ذيولها التي تَنفر أيضًا من المياه، تنافس الدهونَ على الحيز الذي يشكل قشرة الفيروس. |
İnsanlarda olduğu gibi maddenin de sadece kabuğunu görüyoruz. | TED | بالمادّة، كما بالناس، نرى فقط قشرة الاشياء. |
Pardon, bu muz kabuğunu kimin attığını söyler misiniz? | Open Subtitles | عفوا , من فضلك قل لي من رمى قشرة الموز هذه؟ |
Ama gezegen kabuğunu o kadar mil geçebilecek kadar enerjiyle üretilmiş olmalarının tek bir yolu var. | Open Subtitles | لكن هناك طريق واحد فقط لكي تنجح العملية بطاقة الكافية لإختراق عدّة أميال من قشرة الكوكب. |
Fıstık kabuğunu farkettin mi? Bükülerek açılmıştı. - Tıpkı suç mahallindekiler gibi. | Open Subtitles | هل لاحظت قشرة الفول، فتحها بالتواء فقط مثل مسرح الجريمة |
Yumurtanın kabuğunu getirmeyi başardım ancak öncesinde hiç kimse bundan bahsetmemişti. | Open Subtitles | كان يمكنني ان احضر القشرة فقط لكن احدا لم يقل لي ذلك |
Söylentiye göre elmanın kabuğunu bile emerek çıkartabilirmiş. | Open Subtitles | التقول الإشاعة هي يُمْكِنُ أَنْ تَمْصَّ القشرة تفاحةَ. |
kabuğunu, kırıntılarını, tost makinesinde kalan küçük kırıntıları bile sevmelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن تحب القشرة والحشوة والمحمص |
Biliyorum, pek konuşkan biri değil ama ufaktan ufaktan bence onun kabuğunu çatlatıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنه لايحب التفهم لكن شيئا فشيئا أعتقد بأني سأكسر صدفته |
Daha sonra vücudunu gererek kabuğunu sırt hizasından çatlatır ve yavaşça içinden çıkar. | Open Subtitles | ثم يثني جسده ليدفع صدفته على أن تنشقّ على طول ظهره.. قبل أن يتراجع للخارج بحذر. |
O ve aşçı, gingko kabuğunu iyice karıştırdılar ... | Open Subtitles | هو و الطاهي خلطوا لحاء الجينكو بالسم |
Olney'e kadar gitmek zorunda kaldım ama aksöğüt kabuğunu buldum. | Open Subtitles | تحتّم أن أذهب إلى (أونلي) لكني وجدت لحاء الصفصاف الأبيض. |
Bileklerindeki salgı bezleri sıyırdığı ağaç kabuğunu iyice ıslatır ve bu keskin kokulu sıvı onun bölgesini belirler. | Open Subtitles | الغُدد على معاصمهم تُعلّم اللحاء المشقوق برائحة حاّدة تقوم بدور التحديد الإقليمي. |
Korkularınla yüzleşip kabuğunu kırabilirsen en sonunda inekler kazanır der. | Open Subtitles | وتقول انه لو بوسعك مواجهة مخاوفك والخروج من قوقعتك حينها .. سيربح المهووسون بالعلم في النهاية |
Olivia bizimle yaşamaya başladığından beri kabuğunu kırdı, gülüyor, okumayı öğrendi. | Open Subtitles | منذ انتقال اوليفيا للعيش معنا استطاعت الخروج من قوقعتها إنها تضحك، تعلمت القراءة |
-O portakalı öylece yiyip kabuğunu atamazsın! | Open Subtitles | لا يمكنك أن تأكل البرتقالة وترمي القشر! |
Hayır, muz kabuğunu niye buza koyasın? | Open Subtitles | لا، لماذا أنا من شأنه أن يضع قشر الموز على الجليد؟ |