| Hayır. Fırlatmayacağım. Bu kabustan uyanmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | لا, لن أفعل, هناك طريقة واحدة لأهرب من هذا الكابوس |
| Bağışlayıcılık adına sana bu kabustan kurtulmanı sağlayacak bir çare sunabilirim. | Open Subtitles | وبمناسبة المسامحة.. ربما لدي طريقة لأساعدك حتى تخرجين من هذا الكابوس |
| Böyle düşünmene sevindim; ama tek istediğim bu kabustan kurtulmak. | Open Subtitles | أحبكِ لتفكيركِ بذلك ولكن أريد فقط أن ينتهي هذا الكابوس |
| Bir kabustan uyanıyorsun ve hayatının kabustan daha kötü olduğunu görüyorsun. | Open Subtitles | استيقظت من كابوس و وجدت بأن الحياة الحقيقة أسوء من الحلم |
| Moğol belasının gerçekten uzak bir kabustan başka bir şey olmadığı bir ülke hatırlıyorum. | Open Subtitles | لا زلت أذكر البلد يوم جاء المغول لم يكن سوى كابوس بشع |
| Hala uykuda mıyım, bu kabustan uyanabilir miyim diye anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ربما أنا ما أزال نائم وانا سوف أستيقظ من هذا الكابوس |
| Sevgilim, benimle birlikte olunca bu... bu kabustan uyanacaksın! | Open Subtitles | حبيبتى, عندما تكونين معى سوف أستيقظ من هذا الكابوس |
| Bu yüzden, hepimizin birlikte işe koyulmasını teklif ediyorum iyi bir şeyler yapabiliriz ve bu kabustan kurtulabiliriz. | Open Subtitles | لذلك اقترح ان نعمل سويا فلربما بالصدفه أستطعنا الخروج بشئ جيد من هذا الكابوس |
| Doğru an geldiğinde, özgürlük işaret fenerimizi tutuşturacağız ve bu korkunç kabustan kurtarılacağız! | Open Subtitles | عندما يحين الوقت المناسب، سنشعل مشعل الحريّة وسيكون المنقذ من هذا الكابوس السيئ ما رأيك؟ |
| Beni bu kabustan çıkarmalısın yoksa ben hemen şimdi giderim. | Open Subtitles | كنت فلدي أخرجني من هذا الكابوس وإلا ذهبت صباحا ، في الوقت الراهن. |
| Bu kabustan uyanmak, yeniden nefes almak istiyorum. | Open Subtitles | أرغب بأن أستيقظ من ذلك الكابوس أتعلمين؟ أريد أن أتنفس مجدداً |
| Fakat gökyüzünden gelen o kabustan sonra, ölmek için evlerine gittiler. | Open Subtitles | لكن عندما أتى الكابوس من السماء عادوا إلى منازلهم ليموتوا |
| Her bir kişilik bu kabustan bir parça alıp kendi içine atıp senden saklamış. | Open Subtitles | كل شخصيه أخذت جزءاً من هذا الكابوس و خبأته عنك |
| O kabustan bir türlü uyanamamıştım. | Open Subtitles | ولم أستطع من أن أوقظ نفسي من ذلك الكابوس الذي كان يحصل |
| Sanık suçlu bulunmadığına ve onun bu kabustan kurtulmasına. | Open Subtitles | و أن تجدوا المتهم ليس مذنباً و تخرجوه من هذا الكابوس |
| Şu anda yaşadığımız kabustan daha kötüsü olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن ان يكون أسوأ من الكابوس الذي نحن في الان |
| Ve bir adam, bir kabustan uyanmışçasına Yunanlıların Aziz Stefan gününde Kızıl Ordu şehre girerken Odessa'dan nasıl kaçtıklarını anlatmaya başladı. | Open Subtitles | وكما لو انه يعيش في كابوس مجدداً بدأ الرجل يصف، الرحلة من اليونان.. إلى أوديسا. |
| Demem o ki Monica ve çocuklarımızla olan kabustan daha yeni uyandık ve pek de hoş bir tecrübe değildi. | Open Subtitles | هؤلاء الناس متخلفون بسبب انا اخبرتك نحن فقط نعيش من خلال كابوس مونيكا واطفالنا |
| Bu, kabustan uyanmak gibi mutluluk kabusundan. | Open Subtitles | حسناً، هذا أشبه بـ كابوس من السعادة أريد أن أحصل على بعض الورود |
| Tehlikede olduğunu gördüğüm bir kabustan uyandım... ve rüya olmadığını, görü olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | أستيقظت من كابوس وكأنكِ فى خطر وأعرف أنه لم يكن حلم بل كانت رؤية |
| kabustan uyanmak gibi. | Open Subtitles | استيقاظ من حلم مزعج |