Çünkü sana o kadar kızgın olacak ki birkaç gün boyunca ben aklına bile gelmeyeceğim. | Open Subtitles | لإنها ستكون غاضبة جداً جداً منا هي حتى لن تستطيع التفكير بي لعدة أيام |
Bu konuda neden bu kadar kızgın olduğunu ancak annem bayılınca anladım. | Open Subtitles | لقد تطلب الأمر من أمي أن تفقد وعيها حتى تدرك لماذا كنتِ غاضبة جداً من ذلك |
Bu kadar kızgın görünüyor ama arkasında kanlı olay yerleri bıraktığı için tuhaf biçimde özür diliyor. | Open Subtitles | لانسانة غاضبة للغاية هذه المجرمة تبدو أسفة للغاية لانها تترك مسرح جريمة دموي |
Şimdi o kadar kızgın ki, şakalaşma anları ona acı veriyor. | Open Subtitles | الآن هو غاضب جداً, لحظات من الطيش . تسبب له الألم |
Verdikleri ilacın işe yaraması gerekiyordu, ama niye bu kadar kızgın olduğunu anlayamıyordum. | Open Subtitles | الدواء التي أعطاها ينبغي أن يكون قد تساعد، لكنني لم أستطع أن أعرف ما يجعلها غاضب جدا. |
Ne yaptın da Bay İri sana bu kadar kızgın? | Open Subtitles | ما الذي فعلته لجعل السيّد (بيغ) غاضب منك هكذا؟ |
Babanı hiç bu kadar kızgın görmemiştim. | Open Subtitles | لم أر والدك غاضباً هكذا من قبل |
Benimle konuşamayacak kadar kızgın ve haklı sebepleri var, tamam mı? | Open Subtitles | إنّها غاضبة جداً للتحدّث معي الآن، وإنّ لديها أسبابها، إتفقنا؟ |
Sadece neden ona bu kadar kızgın olduğunu anlamadım. | Open Subtitles | أظنني لا أفهم تماماً لماذا أنتِ غاضبة جداً منه |
Yarın evdeyim, ne kadar kızgın olduğuma inanamazsın. | Open Subtitles | "سأعود غداً ،لن تصدقي كم أنا غاضبة جداً" |
Bana o kadar kızgın ki. | Open Subtitles | إنها غاضبة جداً مني. |
Evet, insanlar özel düşüncelerinde özgürdür ve bu kadar kızgın olmamam lazım ama ben Latin'im, bu yüzden de istediğimi hissederim. | Open Subtitles | و نعم ، يسمح للناس أفكار خاصة بهم ولا يجب أن أكون غاضبة للغاية لكنني "لاتينية" لذا يحق لي بأن أشعر بما أريد |
Evet, insanlar özel düşüncelerinde özgürdür ve bu kadar kızgın olmamam lazım ama ben Latin'im, bu yüzden de istediğimi hissederim. | Open Subtitles | و نعم ، يسمح للناس أفكار خاصة بهم ولا يجب أن أكون غاضبة للغاية لكنني "لاتينية" لذا يحق لي بأن أشعر بما أريد |
Onun neden bu kadar kızgın olduğunu anladım. | Open Subtitles | أنا أتفهم لم هي غاضبة للغاية |
Bana ve babasına o kadar kızgın ki. | Open Subtitles | أن حالته العقلية ليست على ما يرام الآن إنه غاضب جداً مني ومن أبيه ويريد أن يؤذينا فحسب |
- Onunla konuşamayacak kadar kızgın olduğumu bil yeter. | Open Subtitles | أتعلمين؟ أنا غاضب جداً الآن لدرجة أنني لا أستطيع التحدث معها |
Bu kadar kızgın olmasının sebebi bu. | Open Subtitles | ولهذا فإنه غاضب جدا |
Onu daha önce hiç bu kadar kızgın görmemiştim. | Open Subtitles | لكني لم أره غاضباً هكذا من قبل |
Seni gerçekten özledim. Ne kadar kızgın olursan ol, abinle konuş. | Open Subtitles | لقد اشتقت لكِ حقاً، بغض النظر عن مدى غضبكِ عينا نتحدث |
Pekala, bak, onun ölmesini isteyecek kadar kızgın olmadığımı söyleyemem, ama her zamanki gibi inşaatçılığın eski yasaları gereği bunu yapmam. | Open Subtitles | حسناً أنظر لا أستطيع القول أني لم أكن غاضب كفاية حتى أريد الرجل ميت ولكن كالعادة تراجعت وفق قانون البناة |
Ne kadar kızgın olduğunu biliyorum, çünkü fotoğrafları gördüm. | Open Subtitles | أعرف أنكى كنتى غاضبة لأنى رأيت هذه الصور |
O kadar kızgın ve korkmuştum ki, Gerçekten birini öldürmeye çalıştım. | Open Subtitles | كنت أتميّز غضبًا وخائفًا، حاولت فعليًا قتل شخص. |
İyi işte; ne kadar kızgın, o kadar iyi. | Open Subtitles | نعم, حتى الان يُبلي جيداً |