Ve bu yüzden doğdun günkü kadar sıkı diktirmelisin onu, | Open Subtitles | وبعد ذلك يَجِبُ أَنْ تُخيّطَيه ...بإحكام كما كان يومَ وُلدت |
Geldiğimde ev kale kadar sıkı kilitlenmişti. | Open Subtitles | لقد كان المنزل موصد بإحكام حين وصلتُ إلى هنا |
Çok isterim. O kadar sıkı çalıştım ki çabamın takdir görmesi hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | انا احبه ،لقد عملت بجد ، إنه يمنحني شعوراً طيباً بأن اُقدر لمجهودي |
Bu piçi yakalamak için kimse benim kadar sıkı çalışmazdı. | Open Subtitles | لم يكن احد ليعمل بجد ليمسك بهذا الوغد أكثر مني. |
Ama, sadece... bilmeni isterim ki senin adına çok mutluyum çünkü bu iş için ne kadar sıkı çalıştığını biliyorum ve senin için neler ifade ettiğini de biliyorum. | Open Subtitles | لكن ، فقط.. فقط أريدك أن تعلم كم أنا سعيدة من أجلك لأني أعلم كم إجتهدت بجدّ من أجل تلك الوظيفة |
Biz de onlar kadar sıkı çalıştık öyle değil mi? | Open Subtitles | نحنُ نَعْمَل بجدٍّ مِثلهم تمامًا، أليس كذلك؟ |
- JT. Sadece anlamıyorum. O taşı o kadar sıkı bandajlamıştım ki kangren olacağını sanmıştım. | Open Subtitles | أنا لا أستوعب فحسب أنّي ربطت ،تلك الجوهرة عليه بإحكام شديد |
Şehir kilitlendi, 11 Eylül kadar sıkı halde. | Open Subtitles | والمدينة مغلقة بإحكام كيوم الـ11 من سبتمبر |
O kadar sıkı değil, boynunu koparacaksın. | Open Subtitles | لكن ليس بإحكام للغاية أنت تعضين رقبته |
Kapatmak için bu kadar sıkı hale getirmelisin. | Open Subtitles | عليك ربطها بإحكام لتبقيه مغلقاً |
Tasmamın bu kadar sıkı olacağını sanmamıştım. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنني مُقيد بإحكام! |
Hâlâ, şu bir Rus'u anlamış değilim, üstü çıplak çalışıyor, ama demek ki o kadar sıkı çalışıyor. | TED | ما زلت لا أفهم هذا الرجل الروسي يشتغل بصدر عار، لكن ذلك يخبركم كيف كان يعمل بجد. |
Senin kadar sıkı çalışan kimse yok diyorlar. | TED | غايل: يقول الناس أن لا أحد يعمل بجد مثلك. |
Dün, tam da bundan kaçınmak için o kadar sıkı çalıştım ki. | Open Subtitles | لقد عمِلتُ بجد البارحة لأتجنّب الحصول عليه |
Tom, Martin'e Hasat Festivali için ne kadar sıkı çalıştığımı anlat. | Open Subtitles | توم , أخبر مارتن كم عملت بجد على مهرجان الحصاد |
Hiç eğlenemeyeceksem bu kadar sıkı çalışmamın anlamı ne? | Open Subtitles | ما هي الفكرة من العمل بجد طالما أنك لا تستطيع أن تحظى ببعض المرح ؟ |
Ne kadar sıkı çalışırsam çalışayım, ya da, o işleri ne kadar batırırsa batırsın. | Open Subtitles | لا يهم كم إجتهدت في العمل أو كم أخفق هو |
Masaya otu koymak ve hapları almak için bu kadar sıkı çalıştıktan sonra dışarı çıkıyorsun ve at yarışına bağımlı mı oluyorsun? | Open Subtitles | تذهبين وتدمنين على سباق الأحـصـنة بعدما عملتُ بجدٍّ لأضع الحبوب والحشيش ببيتنا؟ |
O hepsine sahipti. Çok sınırlı Tanrı vergisi yeteneğimle ne kadar sıkı çalışıyorum." | Open Subtitles | أعتقد أنها كانت تفكر:"انظر كم عملت بجدٍّ |