- Kurbanların cesetlerine bakın. Bacaklar düz, birlikte. Kollar kafalarının üstünde birleştirilmiş. | Open Subtitles | حسناً، أنظر إلى جثث الضحايا الأرجل مستيقمة معاً، الأذرع ممتدة فوق رؤوسهم |
kafalarının içinden gelen seslerle, dışından gelenleri ayırt edemezler. | TED | الذين لا يستطيعون التمييز ما إذا كانت الأصوات قادمة من داخل أو من خارج رؤوسهم. |
kafalarının üstünde bir kerede 80 tur dönebiliyorlardı. | TED | يمكنهم أن يدوروا على رؤوسهم 80 مرة على التوالي. |
..kocaman bir kuyruğu vardı Kral Cobra akrebiniki gibi .. ..yılan kafalarının üstüne doğru | Open Subtitles | وذيله مريع، وفك كوبرا عملاقة فوق رؤوس الأسود الثلاثة |
Onlar her anlamda, timsahların kafalarının üstündeler. | Open Subtitles | إنهم الأن في الماء وفوق رؤوس التماسيح أثناء كل ثانية |
Çünkü akşam bir saat bile olsa büyüklük taslamayıp, hayatlarında hatta belki de diğerlerinin hayatlarında neler olduğunu anlatırsak kafalarının şişeceğine inanmıyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أظن بأن عقولهم ستنفجر لو توقفت عن تدليلهم لساعة كل ليلة، وأخبرتهم ماذا يجري في حياتهم، |
kafalarının arkasından, insafsız ve duygusuz mermilerle, tıpkı oğlumu öldürdükleri gibi. | Open Subtitles | بلا رحمةٍ, وبطلقاتٍ خلف رأسهم ,مثل الطريقةِ التي قتلوا بها ابني |
Sadece üç kişinin öldürüldüğünü ve kafalarının vücutlarından ayrı olarak bulunduğunu anlattılar. | Open Subtitles | فقط بأن هناك ثلاثة مقطوعى الرأس فى الخلاء رؤوسهم وجدت مفصولة عن أجسادهم |
kafalarının zerinde bir kürk yığını olmadığı için, çocukların acı çekeceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | أشك في أن الأطفال ستعاني لعدم وجود ذيل من الفرو على رؤوسهم |
Anlamı, bağırıyorlar demek. kafalarının içinde çığlık atıyorlar. | Open Subtitles | هذا يعني انهم يصيحون يصرخون بداخل رؤوسهم |
Üç tane pompalı fişeğim kaldı ve dünya kafalarının içindeki yaratıklar tarafından yönetilen ölü insanlarla dolu ve tüm bu olanlar kuyruklu yıldızın çarpmasıyla ilişkili. | Open Subtitles | بقى لدينا 3 طلاقات والعالم مليئ بالبشر الميت من الواضح سيطره المخلوق فى رؤوسهم |
Yani, tatlarından hoşlandığını biliyorum. Bazı çocuklar kafalarının yalanmasından hoşlanmazlar. | Open Subtitles | أعلم أنك تحب تذوق مذاقهم ، لكن بعض الأطفال لا يحبون أن يتم لحس رؤوسهم |
Boş hayatlarında onlara yardımcı olacak, en üstün bilgisayar kafalarının içine yerleştirilecek. | Open Subtitles | في قمّة حاسوباتهم الشخصية في رؤوسهم بُرمجت لكي تجيب عن أي من حاجات حياتهم السخيفة |
kafalarının içindeki reklam yerlerini trilyarlara satacağız. | Open Subtitles | وسنبيع مساحات إعلانية في رؤوسهم بالترليونات |
150 kilolar ama koca kafalarının içinde gram beyin yok. | Open Subtitles | يبلغ وزنهم 300 باوند لكنهم لا يمتلكون غراما واحد من العقل في رؤوسهم السمينة تلك |
Ön kapıya yönelmelerine izin verelim ve sonra kafalarının arkasına silahlarımızı sıkıştırırız. | Open Subtitles | ندعهم يعبرون الباب الأمامي. وثمّ نهرس مسدساتنا في خلفية رؤوسهم. |
Ama sanırım diğer polislerin kafalarının içinde neler olduğuyla daha çok ilgileniyordum. | Open Subtitles | لكن أعتقد أنني كنت مهتمة أكثر بما يجري داخل رؤوس رجال الشرطة الآخرين |
Ateşleseler bile düşmanlarının kafalarının üstüne nişan alırlardı. | Open Subtitles | وإن فعلوا، كانوا فقط يطلقون النار فوق رؤوس أعدائهم. |
Bak, balık kafalarının ve ıstakoz kabuklarının arasından bakıyor. | Open Subtitles | انظر إلى الخارج من رؤوس السمك والصدف المحار |
Bütün o insanları düşünsene, kendi kafalarının içinde hapsolmuş, kimi incittiklerini sorguluyorlar. | Open Subtitles | تخيل كل هؤلاء الأفراد منغلقين داخل عقولهم, و هم يفكرون فيمَنْأو ماذاسيؤلمهم! |
Birçok insan konuşmayıp kafalarının içinde yaşıyorlar. | Open Subtitles | .... الكثير من أولئك القوم يعزلون أنفسهم عن العالم ويعيشون بداخل عقولهم |
Tüyleri daha uzundur ve kafalarının üzerinde şu kırmızı şeyden vardır. | Open Subtitles | ريش أطول. لديهم ذلك الشئ الأحمر المطاطي الذي ينمو من رأسهم. |