ويكيبيديا

    "kafeye" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • المقهى
        
    • مقهى
        
    • للمقهى
        
    • لمقهى
        
    • المقاهي
        
    • الكافيه
        
    • للمطعم
        
    • كافتريا
        
    • بالمقهى
        
    Geçen sefer kafeye gittiğimde Aniden bu düşünce aklımda beliriverdi. Open Subtitles ذهبت إلى المقهى آخر مرة وكان لدي هذا التفكير المفاجئ
    O gece kafeye geldiğinizde, size çok kaba davrandım, değil mi? Open Subtitles عندما جئت إلى المقهى هذه الليلة لقد كنت وقحة جداً ، أليس كذلك ؟
    Kötü birşey yapmazdık, o zamanlar filmler bitince, sohbet için kafeye gider, sonrada bankta oturup bir ayyaşı dinlerdik. Open Subtitles لم نفعل شيئاً خاطئاً ولكن عندما كانت الأفلام تنتهي كنا نذهب إلى المقهى ونتحدث ثم نجلس على المقاعد
    Kendini en yakın kafeye atacak kadar yorulana dek başıboş gez bir veya iki kadeh şarabın yanına yiyecek şahane bir şey al. Open Subtitles تجول في الشوارع حتى أنت حتى ضعيفة بشكل رهيب أن لديك أي خيار سوى التوقف عند أقرب مقهى والنظام شيء رائع لتناول الطعام
    12 gibi çay içmeye bir kafeye gittik... Open Subtitles لقد ذهبنا للمقهى لشرب الشاي حواليالساعةالثانيةعشرة..
    Arabayı çalıştırınca, kafeye varıncaya kadar durma, hatta yavaşlama. Open Subtitles عندما تبدأ القيادة، لا تتوقّف ولا حتّى تُبطيء من سرعتك حتى تخرج من المقهى
    Taku, aşağıda kafeye gelebilir misin? Open Subtitles مورساكي، هل يمكنك الحضور الى المقهى بالاسفل؟
    Aşağıdaki kafeye kadar uzun bir yoldu. Open Subtitles كان طريقاً طويلاً الى ذلك المقهى الذي بالاسفل
    Evet, evet, ima, çünkü kafeye gidebilirim. Open Subtitles بلى، البقاء، لأنني سأظل قادراً على الذهاب إلى المقهى.
    -Polis kafeye geldi Open Subtitles لقد جائت الشـُرطة إلى المقهى قبل أن نقوم بالإغلاق
    Hep Montmartre'de bir kafeye takıIırdım. Open Subtitles و كنت أذهب دائماً إلى ذلك المقهى في مونمارتر
    Hep Montmartre'de bir kafeye takılırdım. Open Subtitles و كنت أذهب دائماً إلى ذلك المقهى في مونمارتر
    Bir kafeye gidelim. Open Subtitles اسمعي إذا وافقتي على الحديث معي سنذهب للأسفل عند المقهى
    Bir kahve içmek için küçük bir kafeye girdim ve Norman'ın arkada oturduğunu gördüm. Ama yalnız değildi. Open Subtitles توقّفت في هذا المقهى لشرب القهوة ورأيت نورمان جالساً في الخلف
    Çok sayıdaki elektronik aygıtımı şarj edebilmem için uzatma kabloları ve şarj cihazları bulunan, civardaki bir kafeye varan ilk kişi olmak da benim için aynı ölçüde önemliydi. TED لقد كان عصيبا بالنسبة لي لأكون أول شخص في مقهى قريب مع امدادات أسلاك و أجهزة الشحن لتغذية آجهزتي المتعدّدة.
    Birlikte internet kafeye gittik ve birçok siteyi ziyaret ettik. TED فذهبت معه إلى مقهى الانترنت، وتصفحنا العديد من المواقع.
    Kanadalı albay bir kafeye gider. Nasıl olsa aksanımı çakmazlar diye düşünür. Open Subtitles ضابط كندى يذهب إلى مقهى ويتحدث , ينسى لهجته
    Annen bugün kafeye bir silahla geldi. Open Subtitles امك احضرت معها مسدس للمقهى اليوم اووه, وأُطلق النار
    Hayır, benim değindiğim nokta eğer nasıl arkadaş edinildiğini öğrenmek istiyorsan bir kafeye ya da müzeye git. Open Subtitles لا.. لا،ما أعنيه هو أنه إذا أردت تعلم كيفية عقد صداقات فاذهب خارجا لمقهى
    Seni bir kafeye bırakayım mı? Open Subtitles لمَ لا أقلّك إلى إحدى المقاهي وسأعاودك بعد 15 دقيقة.
    - Hayır, maalesef. Biriyle buluştuktan sonra kafeye gelmesi gerekiyordu. Open Subtitles كان من المفترض أن تأتي إلى الكافيه بعد ان تقابل أحدهم،
    Dün gece konuştuktan sonra Ninja Raporu'mu da bitirmek için kafeye gittim. Open Subtitles بعدما انهينا حديثنا بالأمس ذهبت للمطعم لأنهي التقرير
    İstersen seni bir kafeye falan bırakayım. Open Subtitles دعينى أقلك إلى كافتريا أو أى مكان
    Sadece kafeye bir şey bırakacağım zaman görüyorum. Open Subtitles انا فقط اراه عندما اقوم بالتسليم بالمقهى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد