Eve gitmeden önce kahvaltılık bir şeyler yesek diye düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت افكر في تناول الفطور قبل أن أذهب إلى البيت |
Gidip kahvaltılık bir şeyler alacağım ve bunu unutacağım. | Open Subtitles | ساذهب لاحضر بعض الفطور وسننسى هذه التفاهه |
Gidip ikimize kahvaltılık bir şeyler alacağım. | Open Subtitles | أوم، وأيضا سأذهب الاستيلاء على بعض الفطور. |
kahvaltılık ürünlerin satışının bitmesine 1 dakikadan az kaldı. | Open Subtitles | لم يتبقى سوى دقيقة على إغلاق قائمة وجبات الإفطار |
Tahminimce kapanışa kadar sahnedeydin sonra eve gidip kahvaltılık gevreğe sakladığın otu içtin. | Open Subtitles | أظنّك غنّيتَ حتّى وقت الإقفال ومن ثمّ رجعتَ لمنزلك ودخّنتَ الحشيشة التي تحتفظ بها في علبة حبوب الإفطار |
Bu çizgi filmde belirtmek istediğim şiddetin her yerde olduğu toplumumuzda, ...bilirsiniz, bu, aynı, kahvaltılık mısır gevreklerimizde bile var. | Open Subtitles | أحاول أن قول من خلال هذا الكرتون، أن العنف متفشّي في مجتمعنا. حتى أنه في حبوب الافطار. |
Düşünüyordum da kahvaltılık bir şeyler mi getirsek? Evet. | Open Subtitles | أعتقد أنه ربما ينبغي أن نحضر للجميع وجبة إفطار |
Ve bu bir gerçek, şehirdeki o sevdiğin, maasalarını çizebildiğin kahvaltılık hazırlayan yerin hemen yanında. | Open Subtitles | إنه حقيقة , إنه بجانب مكان الفطور الذي تحب في المدينة حيث يمكنك أن ترسم على الطاولة |
Viagra karıştırılmış kahvaltılık gevrekle falan mı? | Open Subtitles | أتبيعهم حبوب الفطور المخلوطة بالفياغرا المجمدة ام ماذا ؟ |
Konuşmalıyız. kahvaltılık... | Open Subtitles | اعتقد أنك لم تتناولي الطعام لذا أحضرت لكِ طعام الفطور |
kahvaltılık dürüm, jelibon solucan, Wing-Wang çikolata... | Open Subtitles | على الفطور بوريتوس ، سكاكر الديدان .. الشوكولا ، و الوينج وانج |
Evet ketçap ve spagetti, Haitililerin kahvaltılık öğünüdür. | Open Subtitles | سباغيتي بالكاتشاب هو الفطور التقليدي للهايتيين |
Brigitte'i biraz kahvaltılık almasını için göndereyim. | Open Subtitles | سوف أرسل لكِ بريجيت لتحضر لكِ بعض الفطور |
Hayır. Çünkü kahvaltılık gevrek reklamında olacak kişi değilim. | Open Subtitles | كلا، بل لأننا لسنا في إعلان لحبوبِ الإفطار. |
Cezbedici kahvaltılık gevrekleri şekerle doldurduk ve içecekleri banyo küvetleri boyu kadar yaptık. | Open Subtitles | علب حبوب الإفطار و مفاجات داخلها تسبب السكري و الكؤوس الكبيرة للصودا |
Bazen, kahvaltılık gevrek yediğim kaseyi durulamıyorum. | Open Subtitles | أحياناً أنا لا أغسل أطباق حبوب الإفطار خاصتي |
İçinde ekmek, kek gibi kahvaltılık şeyler var. | Open Subtitles | بها حلوى ملفوفة، كعك و أشياء تصلح لوجبات الافطار |
Bir kutu kahvaltılık gevrek gördüm. Bir de kahve makinesi. | Open Subtitles | .. رأيت علبة حبوب إفطار وجهاز صنع القهوة |
İşte. 20,000 dolar için, kahvaltılık birşeyler alayım bari dedim. | Open Subtitles | تفضل، مقابل العشرين ألف، أود أن أقدم لك فطوراً. |
kahvaltılık gevrek reklamı! | Open Subtitles | هذا اعلان للحبوب الغذائية للفطور. |
Şey, ben en iyisi gidip, adamlara biraz kahvaltılık ayarlayayım. Peki, Frank. | Open Subtitles | حسناً , من الأفضل أن أذهب لأعد الأفطار للرجال |
Evet, Julia ile kafeye gidip kahvaltılık bir şeyler almaya ne dersin? | Open Subtitles | أجل لم لا تذهبي مع " جوليا " للكافيه وتحضروا إفطاراً |
Bayana, kahvaltılık bir şeyler getirin. | Open Subtitles | اجلبوا قهوة وإفطار للسيدة |
Ben markete kahvaltılık almaya gidiyorum. | Open Subtitles | سوف اذهب إلي البقاله لإحضار طعام للإفطار. |
Altı ay sonra bebeklere havuç suyu ile karıştırılmış kahvaltılık gevrek sunulmuş ve yerlerkenki yüz ifadeleri gözlenmiş. | TED | بعد ستة أشهر، تم إعطاء الرضع خليطا من الحبوب وعصير الجزر، وتمت مراقبة تعابير وجوههم بينما كانوا يتناولونه. |