KızıI Haç'ın bir daha gelene dek elimizde kalan son çayı. | Open Subtitles | أخر ما تبقى من الشاى حتى يعبر الصليب الأحمر مرة آخرى |
Konuşmak istediğim kişi ayakta kalan son adam. | Open Subtitles | حسناً آخر الباقين أريد التحدث معه |
Sadece sevdiğin birinden kalan son şeyi öldürmek istemiyorsun. | Open Subtitles | لكنّكِ فقط لا تريدين قتل الشيء الوحيد الباقي ممّن تحبّين |
Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
Efendim sadece dipte kalan son damlaları çıkarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | روسل، أَنا فقط مُحَاوَلَة للحُصُول على آخر يَلُومُ خارج. |
Bence sen, ben ve Luke bu ailenin kalan son fertleriyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنك، لي و لوقا هي الوحيدة المتبقية في هذه العائلة. |
Neden nişanlını kalan son cannoli pizzası gibi tutuyor. | Open Subtitles | ما الذي تفعله بمسكها بخطيبك كأنه آخر فرد في أسرتها؟ |
Halk kütüphanelerinin arta kalan son bedava kamusal alan olması dikkat çekiciydi. | TED | وكان الاعتراف بأن المكتبات العامة هي آخر ما تبقى من المساحة الحرة العامة |
Babamdan bana kalan son bağlantı bu. | Open Subtitles | الرابط الأخير المتبقي لي بوالدي |
Babamdan kalan son parçayı yok etmeni önlemenin bir yolunu. | Open Subtitles | طريقة لإقافك من التخلص من اخر ما تبقى من أبي |
Anlaşılan ayakta kalan son adam benim. | Open Subtitles | يبدو أنّي آخر الباقين |
Anlaşılan ayakta kalan son adam benim. | Open Subtitles | يبدو أنّي آخر الباقين. |
Sen, kalan son umutsun. | Open Subtitles | أنت الأمل الوحيد الباقي |
Bu geri kalan son şey. | Open Subtitles | هذا هو الوحيد الباقي. |
Bu yayın izlenemez, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
Geriye kalan son kahveli keki kaptım. | Open Subtitles | حصلت لك على آخر فطيرة بالشوكولا |
Ama elimde kalan son koz buydu. | Open Subtitles | ولكنّها كانت ورقة المساومة الوحيدة المتبقية لديّ |
Şövalye François'nın üç oğlu varmış. Sadece bizim soyumuz devam etmiş. Ben kalan son Haddock'um! | Open Subtitles | السيّد (فرانسيس) كان لدية ثلاثةُ أبناء جميعهم ماتوا عدا سلالتي ،أنا آخر فرد فى عائلة (هادوك). |
Fakat tanrı beni korusun, maç izlemek hayatımda kalan son birkaç zevkten birisi. | Open Subtitles | لكن مشاهدة المباريات الرياضية هي آخر ما أضحيت أستمتع به في حياتي |
Onun kalan son akrabası. | Open Subtitles | دمها الأخير المتبقي |
kalan son kişiler biziz.bu günlerde kimse canlılık göstermiyor. | Open Subtitles | نحن آخر من تبقّى. فلا أحد لديه قوة احتمال هذه الأيّام. |
Yükselen kıl yumağı akımına karşı kalan son birkaç iyi polisten birisin. | Open Subtitles | اتعلم , انت واحد من آخر رجال الشرطه الجيديين تقاتل ضد المد الصاعد من اكياس الشعر |
Geçen sene ölmüş ve kıza kocasından kalan son şey bu. | Open Subtitles | توفي السنة الماضيه , و ذلك كل ما تبقى لها منه. |
Elinizde kalan son parçayı mı savunacaksınız? | Open Subtitles | سوف تدافع عن قطعتك الصغيرة التي تبقت لك ؟ |
Yani anlaşmaya göre ayakta kalan son 7 kişi olduğumuza emin olana kadar müttefikiz. | Open Subtitles | حسنا، إذاً الاتفاق نحن حلفاء حتى نتأكد من أننا آخر سبعة باقين. |