ويكيبيديا

    "kalan tek" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الوحيد المتبقي
        
    • الوحيدة المتبقية
        
    • الوحيد الباقي
        
    • الوحيد الذي تبقى
        
    • الوحيدة الباقية
        
    • كل ماتبقى
        
    • الوحيد الذي بقي
        
    • الوحيد المتبقى
        
    • الوحيد المتبقّي
        
    • كل ما تبقى
        
    • الناجي الوحيد
        
    • الوحيد الذي سيتبقى
        
    • الوحيد على
        
    • الوحيد في
        
    • الوحيدة في
        
    Geriye izlenmek için kalan tek şey, senin o adamı kovman. Open Subtitles فالشيء الوحيد المتبقي لدينا هو رؤيتك و أنت تطرد ذلك الشاب
    Geriye kalan tek soru, bununla ne yapacağımız. Merhaba. Bakar mısınız? Open Subtitles السؤال الوحيد المتبقي هو ما الذي سنفعله بخصوص هذا الأمر؟ المعذرة
    Ve zamanın dışında bir yerde düşünebiliyor; elimizde kalan tek sonsuzluk. Open Subtitles وبذلك يستطيع أن يتأمل من نقطة خارح الوقت الأبدية الوحيدة المتبقية
    Karısı bunu öğrendiğinde geriye kalan tek çocuğunu kaptığı gibi kaçtı. Open Subtitles عندما اكتشفت زوجته الأمر هربت مع طفلها الوحيد الباقي بين ذراعيها
    Onun için kalan tek akrabası çocuk. Hey. Tamam. Open Subtitles القريب الوحيد الذي تبقى لديها هو أبنها حسناً, هذه الصورة الوحيدة التي لدينا له
    kalan tek gizlilik kafandan geçenlerdir. Open Subtitles السرية الوحيدة الباقية داخل رأسكِ , ولَرُبَّمَا ذلك كافيُ.
    Onları alıp gittiklerinde köyümden geriye kalan tek şey küller olmuştu. Open Subtitles بمجرد أن غادر معهم، كان الشيء الوحيد المتبقي من قريتي الرماد.
    Bugün, sınır hakkında konuşarak başladık. Ama eğer bu sınırı kaldırırsak, geriye kalan tek sınır hayallerimiz olur. TED اليوم، بدأنا بالحديث عن الحاجز، لكن إن أزلنا هذا الحاجز، الحاجز الوحيد المتبقي هو مخيلتكم.
    Bu noktada geriye kalan tek seçenek enfeksiyonun yayılmasını önlemek için bacağı ameliyatla kesip almak. TED إذن في هذه المرحلة، عادةً، الخيار الوحيد المتبقي هو بتر الساق لمنع الالتهاب من الانتشار أكثر.
    13 metrelik bu devler, geri kalan tek tür konumundalar. Open Subtitles وهذا العملاق ذو الثلاثون مترا هو الوحيد المتبقي منها
    Şeytani cinin dileğini yerine gerçekten getirir de ben, yok olursam, buralarda didişebilmen için kalan tek kişi kendin olacak. Open Subtitles لأنه أن وفر لك جني الشر أمنيتك حقاً واختفيت الشخص الوحيد المتبقي لتتشاجر معه هو نفسك
    O, hayatıma serpiştirilmiş işaret ışıklarından geriye kalan tek şey. Open Subtitles إنها المنارة السكرية الوحيدة المتبقية لي في حياتي
    Büyük bir ihtimalle her hangi yerde geriye kalan tek insanlarız. Open Subtitles الحياة البشرية الوحيدة المتبقية, و على الأرجح بأي مكان
    {C:$9C8B7C}Ama ondan sonra kalan tek kötü sen olacaksın. Open Subtitles إن فعلت هذا، ستكون مختل العقل الوحيد الباقي
    Resmi kayıtlara göre, Shadaloo'nun hayatta kalan tek yöneticisiyim. Open Subtitles رسميآ انا الشريك الوحيد الباقي على قيد الحياة من منظمة شادالو
    Olmaz! O tablo annemden kalan tek şey. Open Subtitles مستحيل, إنه الشي الوحيد الذي تبقى لي من أمي
    Bu, babamla aramda kalan tek bağ. Open Subtitles أنه الوصلة الوحيدة الباقية لي لتربطني بأبي
    Benim eski eşimden kalan tek şey oğlum ve ülser. Open Subtitles كل ماتبقى لي من طليقي هو ابني و القرحة المعدية
    Orada geriye kalan tek şey pozitif ışığın kalıcı gölgesi. TED الشيء الوحيد الذي بقي الآن هو الظل الدائم للضوء إيجابي.
    Çok üzgünüm beyler ama elimde kalan tek oda hizmetçinin odası. Open Subtitles انا آسف يا سادة, الشئ الوحيد المتبقى هو غرفة الخادمة
    Yaşamları için bir tehdit almaksızın, Senato geriye kalan tek silahı kullandı. Open Subtitles دوناً عن تهديد حياتهم، استخدم مجلس الشيوخ السّلاح الوحيد المتبقّي.
    Her şey bittikten sonra bize kalan tek şey, bu eski ev oldu. Open Subtitles لذا، بعد نفاذ المال كان كل ما تبقى هو هذا البيتِ العائلى القديم
    - Şu an kayıplardan hayatta kalan tek kişi ile görüşeceğim. Open Subtitles إنني أتحدث الآن مع الناجي الوحيد بين كل المفقودين والضحايا
    Onları atlatamazsak, bizden arta kalan tek şey o borular olacak. Open Subtitles إنْ لم نتجاوزهم، فإنّ الأنابيب هي الشيء الوحيد الذي سيتبقى من السفينة.
    Pekala Homer, son gösterimimiz, hayatta kalan tek aktörümüzsün, ve salonda kimse yok. Open Subtitles حسناً هومر انها اخر فرصة لنا أنت الممثل الوحيد على قيد الحياة ولا يوجد أي متفرج
    Tamam, nükleer bir patlama olsun. Dünyada kalan tek erkek benim. Open Subtitles حسناً، لنقل إن محرقة نووية وقعت وأمسيت الرجل الوحيد في العالم
    yara almadan kurtuldu, ve şimdi öldürülen muhasebecinin hayatta kalan tek görgü tanığı o. Open Subtitles نجت من الموت بأعجوبة والآن هي الشاهدة الوحيدة في قضية قتلِ المحاسبَ

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد