Gecenin ortasında, su dökmek için kalktım, ve o orada, yere uzanmış yatıyordu. | Open Subtitles | و في وسط الليل استيقظت لأقضي حاجتي و كان هو مستلقي على الأرض |
Sırf senin için taze balık alabileyim diye erken kalktım. | Open Subtitles | لقد استيقظت مُبكرًا للحصول على أسمـاك طازجة، من أجلك أنت |
Ben de gecenin bir yarısı süt içmek için kalktım ve dolaba gittim. | Open Subtitles | لذلك نهضت في منتصف الليل لاحصل على كوب من الحليب وذهبت إلى الثلاجة |
Erken kalktım. Yapacak işler vardı. Önemli değil. | Open Subtitles | إستيقظت مبكراً, و كان لدي أشياء لأعملها أشياء غير مهمة |
4'de kalktım ve şimdiden ormanda 6 mil yürüdüm. | Open Subtitles | أنا مستيقظ منذ الرابعة صباحا و قد قطعت ستة أميال داخل الغابات |
İyi ya o zaman O'na herhangi bir şey vermediğimi siz de biliyorsunuz, kalktım ve uzaklaştım. | Open Subtitles | جيّد، جيّد إذاً تعرف أني لم أمنحها شيئاً البتّة، ثمّ نهضتُ وغادرتُ مباشرةً |
O sabah erken kalktım Cezayir'de Cezayir şehrinin kenar mahallelerinde bulunan, babamın dairesinde, ön kapının durmadan vurulmasıyla. | TED | استيقظت باكراً ذلك الصباح في شقة والدي في ضواحي الجزائر العاصمة، في الجزائر، على طرقٍ بلا هوادة على الباب الأمامي. |
Sabah kalktım, çadırımı topladım, kuzeye doğru yedi buçuk saat gittim ve çadırımı tekrar kuruduğumda başladığım yerin iki buçuk mil gerisideydim. | TED | استيقظت باكراً، وحزمت خيمتي، وتزلجت ناحية الشمال لمدة سبع ساعات ونصف. نصبت خيمتي، وكنت على بعد ميلين ونصف عندما بدأت |
Bu sabah kalktım ve evi hallettim. | Open Subtitles | استيقظت هذا الصباح وأنجزت عمل المنزل بأكمله. |
kalktım, onu havaalanına götürdüm ve United Airlines terminalinde kustum. | Open Subtitles | لقد استيقظت قدت به إلى المطار و انزلته فى محطة الخطوط الجوية المتحدة |
Bu sabah erken kalktım, Onları takip ettim ve bitirdim. | Open Subtitles | لقد استيقظت مبكرا اليوم وتتبعتهم, حتى بعتها |
Erken kalktım ve kapıyı açar açmaz yere saplanmış bu mızrağı gördüm. | Open Subtitles | نهضت مبكراً وحالما فتحت الباب دانيل مبرمج كومبيوتر رويالتون فوجئت بوجود هذا الرمح أمامي |
Jessie'yle Chicago'ya gitmeden kısa süre önce bir sabah bir polis beni uyandırdığında kalktım ve hiç soru sormadım. | Open Subtitles | وذلك عندما أيقظنى رقيب الشرطة في صباح أحد الأيام قبل انا اغادر أنا و جيسي الى شيكاغو نهضت سالونى يعض الأسئلة |
Gecikmenin ona parmağına mal olacağını biliyordum kalktım ve adamın üzerine yürümeye başladım. | Open Subtitles | كنت أعلم أن أي تأخير سيكلّفها خنصرها لذا فقد نهضت وإتجهت نحوه |
Bu sabah erken kalktım, çıkarken onu takip ettim ve eyalet senatörü ile öğle yemeyi yiyordu. | Open Subtitles | إستيقظت باكرًا وتتبّعته من باب منزله ..إلى اجتماع غداء مع سيناتور الولاية |
Sabah kalktım ve kiliseye gittim; çünkü çok kızgındım. | Open Subtitles | إستيقظت وذهبت الى الكنيسة لأنّني كنت غاضبة جداً |
Bu sabah çok erken kalktım. Güneş doğuyordu. | Open Subtitles | إستيقظت مبكراً هذا الصباح كما تعرف الشمس كانت مشرقة |
kalktım anne. Deli alarmı çalmaya başladı. | Open Subtitles | انا مستيقظ المنبة المختل عقليا أيقظنى |
kalktım, orospu çocuğu arkadan beni yakalamaya çalışıyor. | Open Subtitles | و من ثمّ نهضتُ فإذا بذاك الحقير يُمسك بي من الخلف |
- Sabah 4:00'te kalktım. | Open Subtitles | لقد أستيقظت منذ الرابعة صباحاً الرابعة صباحاً ؟ |
Stadyumdaki o gün, akıllı bir korkak olarak ayağa kalktım. | TED | ذلك اليوم في الملعب، الذي وقفت فيه كجبان ذكي . |
Erken kalktım ve Kiki ile beraber kahvaltımızı yaptık. | Open Subtitles | لقد صحوت مبكراً.. و جهزت لـ كيكي فطورها |
Bu sabah kalktım, kızımı okula gönderdim, oğlumun öldürüldüğü aynı okula. | Open Subtitles | نَهضتُ اليوم وأرسلتُ بنتي لتَعَلّم نفس المدرسةِ حيث قُتِلَ إبني |
İşemeye kalktım, inleme sesleri duydum. | Open Subtitles | ماذا يحدثُ هنا؟ استيقظتُ لأتبوّل وسمعتُ أنيناً. |
Ertesi gün erken kalktım ve onun dışarı çıkmasını bekledim. | Open Subtitles | اليوم التالي إستيقظتُ مبكراً وإنتظرته حتى يخروج |
Ben gidip biraz kestireyim. Sabah çok erken kalktım. Al. | Open Subtitles | سوف أقوم بأخذ قيلولة لقد كنت صاحية منذ العشاء |
Tamam kalktım. | Open Subtitles | حسناً. لقد وقفتُ. |
Çekiçle birlikte saatlerce oturdum, o eve geldiğinde, ayağa kalktım ve ardı ardına deflarca ona vurdum ta ki beynini görene kadar. | Open Subtitles | أجلس بصحبة المطرقة لساعات وعندما يأتي للمنزل ، سأنهض و أقوم بضربه مرة تلو الآخرى |
Doğı yapacağım uçuş için erken kalktım, 3:30 civarında. | Open Subtitles | استيقضت ذات صباح لرحله للجانب الشرقي قرابه الساعه والثالثه والنصف |