Burada birkaç hafta kalmama izin verdiğiniz için teşekkür bayan G. | Open Subtitles | آه رائع ياسيدة جي شكرلك للسماح لي بالبقاء هنا الاسبوعيين الماضيين |
kalmama izin verdiği için babanıza teşekkür etme şansım olmadı. | Open Subtitles | لم أملك الوقت الكافي لأشكر والدك على السماح لي بالبقاء |
Nereye gideceğimi biliyorum. Lence'in oğlu yanında kalmama izin verecek. | Open Subtitles | .لديّ مكان لأذهب إليه ابن لينسي، سوف يدعني أبقى |
Hazır yalnız kalmışken, seninle kalmama izin verdiğin için teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | و بما أننا وحدنا أريد أن أشكرك على سماحك لي بالإقامة معك |
Evet, öyleydik ve kalmama izin verdiğin için sağ ol. | Open Subtitles | نعم نحن بالفعل وشكراً لك لسماحك لي بالبقاء |
Yalan söylemesem kalmama izin vermezlerdi. | Open Subtitles | ولكن لو اني لم أكذب، فإنهم لن يسمحوا لي بالبقاء. |
Kız kardeşim var, bodrum katında kalmama izin veriyor ancak yukarı kata gelmemi istemiyor. | Open Subtitles | لديّ شقيقة، إنها تسمح لي بالبقاء في القبو إنها توصد الأبواب لئلا أصعد إلى الأعلى |
Ve seninle kalmama izin verdiğin için sana bir hediye aldım. | Open Subtitles | ولقد جلبت لكِ هدية لتسمحي لي بالبقاء معكِ. |
Amanda, burada kalmama izin verdiğin için teşekkür etmek isterim. | Open Subtitles | أماندا , أود شكرك على السماح لي بالبقاء هنا. |
Geç saatlere kadar çalıştığım günlerde burada kalmama izin verirdi. | Open Subtitles | يدعني أبقى هنا في الليلة التي يعمل فيها متأخراَ |
Sevgili Tanrım, Corky'nin varlığı, bu evde kalmama izin verdiğin ve beni tedavi etme inceliğinde bulunduğun için teşekkür ederim, onun karısını kutsa, şimdi o hasta, ve onun yakında bizimle olması için yardım et. | Open Subtitles | أيها الرب العزيز , شكرا لك لجعل كوركي يدعني أبقى في هذا البيت وعاملني بلطف , وأبارك زوجته , التي هي مريضة الآن |
Hazır yalnız kalmışken, seninle kalmama izin verdiğin için teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | و بما أننا وحدنا أريد أن أشكرك على سماحك لي بالإقامة معك |
Hef ile konuşmam gerek, belki kalmama izin verir. | Open Subtitles | سأتكلم مع هاف وربما يجعلني أبقى |
Metropolis'te olduğum zamanlarda kalmama izin veriyor. | Open Subtitles | انه يتيح لي البقاء هنا كلما أنا في متروبوليس. |
Arkadaşımın evi ama kalmama izin veriyor. | Open Subtitles | إنه منزل صديقتي لكنها تسمح لي بالمكوث هنا |
Avukatın olarak kalmama izin verirsen karın yasak bölgede olacak. | Open Subtitles | إذا أبقيتني محامياً لك زوجتك ستكون محرّمة عليّ سيكون هو محاميي |
Bak, burada bir süre kalmama izin verirsen ablamın kucağına koyarım seni yine. | Open Subtitles | أنظر, يمكنني أن أعيدك إلى حضن اختي إذا تركتني أمكث هنا لبعض الوقت |
Burada kalmama izin verdiğin için tekrardan teşekkürler. | Open Subtitles | حسناً، شكراً لكِ مرة أخرى، على تركي أبقى هنا. |
Çiftlikte kalmama izin verirse ben de cesedi arayabilecektim. | Open Subtitles | توصلت معها أن تدعني أبقى في بيت المزرعة بحيث أتمكن من الاطلاع على الجثة عن كثب |
Seninle kalmama izin vermen yeter. | Open Subtitles | فقط دعيني أبقى هنا معك |
Hiçbirşey yapmayacağım. Sadece evimde kalmama izin ver, lütfen. | Open Subtitles | لن أرغب بأيّ شيء فقط دعني أبقى في بيتي، أرجوك |