| Ama... Acaba hiç kimse bunun bir bağlantısı olmadığını kanıtlamış mı? | Open Subtitles | ولكن هل أثبت شخص ما فعلياً إنه لايوجد علاقه بينهما ؟ |
| Eğer bunlardan biriyle ilgili olduğunu kanıtlamış olsaydım bu konuşmayı yapıyor olmazdık. | Open Subtitles | إذا أستطعت أن أثبت أنك المسؤول عن هذا لم نكن نتكلم الآن |
| Hem en azından editör olacak yaşta olduğunuzu kanıtlamış oldum. | Open Subtitles | أجل، لكني على الأقل أثبت أنكِ كبيرة كفاية لتكوني محررة |
| Her biriniz bu akşam buraya gelerek bu gerçeği çoktan kanıtlamış oldunuz bile ve birer milyoner olmak üzeresiniz. | Open Subtitles | كل شخص منكم يملك مسبقاً برهن على هذه الحقيقة. فقط بوجودكم هنا الليلة وانتم على وشك أن تكونوا مليونيرين |
| Hem altıncı ilçenin hem de kendi mükemmeliyetinin varlığını kanıtlamış oldun. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ وُجُودُ كِلاَ الأمرين "وجود "الحيّ السادس ووُجُودُ بَراعَتُكَ الخَاصَّة |
| Yani yerçekimi kanununu mu ne kanıtlamış, öyle bir şey. | Open Subtitles | لذلك أثبت قانون الجاذبية أو شيئا ما لا أعرف. |
| Sonuç olarak da chuninliğe fazlasıyla yeterli olduğunu kanıtlamış oldu. | Open Subtitles | لقد أثبت بالفعل بأنه يملك من مؤهلات ليكون أكثر من شونين |
| Carlos er geç anlayacaktır. O zamana kadar, işi yapabileceğimi kanıtlamış olurum. | Open Subtitles | في ذلك الحين، سأكون قد أثبت أنني أستطيع القيام بهذ العمل |
| Leslie, duruşmada iyi eğlenceler. Yaşasın! Sanırım kanıtlamış oldum ki, Ben'le benim çiğnediğimiz tek kural birbirimizle çıkmaktı. | Open Subtitles | ليزلي أستمتعي بمحاكمتك أظن بأنني قد أثبت بأن القاعد الوحيدة التي أنا وبينّ ،كسرتها |
| Ama balistik raporları tüfeğin yıllardır ateşlenmediğini kanıtlamış. | Open Subtitles | لكن مخبر المقذوفات أثبت انه لم يستخدم منذ سنين |
| 8612, tüm mahkumlara ne kadar kötü bir örnek teşkil ettiğini ve yapayalnız olduğunu kanıtlamış oldun. | Open Subtitles | 8612، لقد أثبت بأنك مميزا وتأثيرك رهيب على جميع السجناء من حولك. |
| Binlerce kez bunu kanıtlamış olması bir şey ifade etmiyordu. | Open Subtitles | آلاف المرات التى أثبت فيها ذلك " " كانت لا تعنى شيئا |
| Yumurtadan çıktıklarını kanıtlamış oldum. | Open Subtitles | انا أثبت بأنهم يجيئون من البيض. |
| Eski meslektaşının annesinin sırf onu geçmişte hayal kırıklığına uğrattığımız için gittiği başka bir hastanede kötü bir ameliyat geçirdiğini kanıtlamış oldun böylece. | Open Subtitles | -جميل . لقد أثبت لتوك أن والدة زميلك السابق أجريت لها جراحة سيئة في مستشفى آخر |
| Çünkü kendimi kanıtlamış olmam yetmiyor. | Open Subtitles | لأنّني أثبت أنّني غير جدير بالثقة. |
| "Serserin" diyerek kanıtlamış oldu. | Open Subtitles | لقد أثبت أنّه المُرسل بتوقيعه "حبيبكِ الضال". |
| Yüksek-dereceli bir muhbirden. Güvenilirliğini kanıtlamış. | Open Subtitles | مخبر من مستوى عالٍ أثبت أنه موثوق جداً |
| Eğer güneş sistemi 2 gezegenden oluşmuş olsaydı Newton bunların uydularının dengeli olacağını kanıtlamış olurdu. | Open Subtitles | أو يتبدد بعيداً دون سابق إنذار. إن كان للنظام الشمسي كوكبان، فعندها قد برهن (نيوتن) بالفعل |
| Bambaşka bir şeyi kanıtlamış oldun. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ شيئاً جديداً تماماً |
| En azından dövüş sanatında aralıksız çalışmanın hikmetini kanıtlamış oldun. | Open Subtitles | بأقل تقدير هذا يثبت حكمة تدريب مستمر في فن المعارك |
| Eğer işe yararsa, beni kontrol edebileceğine inanıyorsun eğer işe yaramazsa, beni gerçekten kontrol edebileceğini kanıtlamış oluyorsun. | Open Subtitles | هو انها تنجح تظن انه يمكنك التحكم بي ان فشلت فستكون قد اثبتت فعلا انه يمكنك التحكم بي |
| Öldürürsen sadece yanıldığımı kanıtlamış olursun. | Open Subtitles | إذا فعلت, أنت فقط ستثبت أني مخطئ |