Size karşı ayrımcılık yapıldığında, bunu her zaman kanıtlayamazsınız. | TED | عندما تتعرض للتمييز، لا يمكنك دائمًا إثبات أنك كنت تتعرض للتمييز. |
Ben iyi bir aileden geliyorum! Onlardan biri olduğumu kanıtlayamazsınız! | Open Subtitles | لا يمكنك إثبات أننى واحدة منهن لا يمكنك ، لا يمكنك |
kanıtlayamazsınız! kanıtlayamazsınız! Onlardan biri olduğumu kanıtlayamazsınız! | Open Subtitles | لا يمكنك إثبات أننى واحدة منهن لا يمكنك ، لا يمكنك |
Bu da başka bir yalan. Bunu kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | وهذه كذبة اخري ولا يمكنك اثبات اي من ذلك |
O filmi ben çarpmadım, ve yaptığımı kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | أنا لم اسرق هذا الفيلم ولن تستطيع إثبات أنني الفاعل |
Suç kanıtı olmadan, daha başından cinayet işlendiğini kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك سواه إثبات جريمة مرتكبة من الأساس |
Ne yazık ki, bunu kanıtlayamazsınız, Mr.Monk. Cesedi yakıldı bile. | Open Subtitles | لحسن الحظ لايمكنك إثبات ذلك ياسد مونك لقد تم حرق جثتها |
Yapsaydım bile, kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | .. وحتى إن كنت أنا فعلت ذلك فلا يمكنكم إثبات ذلك |
Öldü. Bunu kanıtlayamazsınız. Cesedi bulamadılar, bulamazlar da. | Open Subtitles | لايمكنك إثبات ذلك، لم يتمكنوا من إيجاد الجثة بعد، ولن يجدوها |
Eğer orada bir kaçış olduğunu kanıtlayamazsanız bir kaçan olduğunu da kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | إن لم نقدر على إثبات أنّه كان هُناك حالة هروب، لا نقدر على إثبات أنّه كان هُناك هارب. |
Ne konuştuğunuz bilmiyorum. Bu dediğinizi de kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | لا أعلم ما تقصدين لن يمكنك إثبات شيء من هذا |
Kasıt olduğunu kanıtlayamazsınız. Silahlar indi. | Open Subtitles | وقلت لايمكنك إثبات أنهُ .تعمّد إطلاق النار عليه , لقد انطلق المسدس فحسب |
Orijinali olmadan aslına uygun olduğunu kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | بدون الأصول لا يمكن إثبات المصداقية |
Ama onu öldürmüş olduğumu kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | لكن لا يمكنكَ إثبات قيامي بقتلها |
Bunların hiçbirini kanıtlayamazsınız, değil mi? | Open Subtitles | انت لاتستطيع اثبات اي شيء أليس كذلك؟ |
Elinizdekiyle bir suçu kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك اثبات اي شئ خاطئ بما لديك |
kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | ـ لا أظن يمكنكِ فعل ذلك |
"Siz bunun valinin menisi olduğunu kanıtlayamazsınız." 'ı da kabul ederdim. - Tamam. | Open Subtitles | ولكنت قبلت أيضا * لا تستطيع أن تثبت أن ذلك المحافظ سيمن * |
Ne yazık ki, bunu kanıtlayamazsınız, Mr.Monk. Cesedi yakıldı bile. | Open Subtitles | لسوء الحظ، أنت لا تَستطيعُ إثْبات ذلك، السّيد Monk. جسمها حُرِقَ. |
Bunu kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | لا يوجد لديك دليل على أي شيء من هذا. |